Malumunuz Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dövize endeksli TL mevduat sistemi” politikasının ayrıntılarını, artılarını ve eksilerini anlatmak üzere Salı akşamı TRT 1 ve TRT Haber ortak canlı yayına katıldı.
Programın sunucusu canlı yayında Bakan Nebati’ye “Dövize endeksli TL mevduat sistemine talep nasıl?” diye sordu.
Sayın Nebati bu soruyu şu efsane cevabı verdi:
“Rakam vermeyim şimdi ama rakamlar çok iyi. Gözlerimin içine bakar mısınız Gülçin Hanım. Ne görüyorsunuz gözlerimde, ne görüyorsunuz gözlerimde?”
Sunucu Gülçin Üstün Can beklemediği bir cevapla karşılaşmış olmalı ki birkaç saniye ne diyeceğini bilemedi. Bakan Nebati’nin “Gözlerime bakın ne görüyorsunuz?” ısrarı üzerine sunucu “Eee, heyecanınızı görebiliyorum elbette ama rakamları duymayı da isterim, ekonomi rakam işi” dedi.
Bakan Nebati sunucu gözlerindeki ışıltıyı görebilsin diye başını biraz yaklaştırarak heyecanla dedi ki:
“Ekonomi rakam işi, ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi, ekonomi gözlerdeki ışıltıdır. Benim gözlerimdeki ışıltıyı arkadaşlarım görüyorlar.”
***
Bakan Nebati’nin “dövize endeksli TL mevduat sistemi”ne ilginin ne olduğuna dair neden rakam açıklamadığını merak ediyorum.
Halbuki başkası rakam verdi: Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Erdoğan’ın 20 Aralık’taki siyasi teknisyenler toplantısının ardından yaptığı açıklamadan 12 saat sonra “mevduattan 1 milyar dolar çözülme” var dedi. (21 Aralık saat 12.00)
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran Sayın Çakar’dan birkaç saat sonra çözülme rakamını “1,75 milyar” olarak açıkladı. (21 Aralık saat 17.00)
Bakan Nebati acaba nazar değmesinden korktuğu için “Gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz” diyerek rakam vermekten kaçınmış olabilir mi?
***
Gözlerindeki ışıltının görülmesini istiyor Sayın Nebati. Ben de bir vatandaş, bir gazeteci olarak Sayın Nebati’nin gözlerindeki ışıltıyı görmek istiyorum.
Mademki bu sistemin güvencesi Sayın Nebati’nin gözlerindeki ışıltı, yüzüne vuran heyecan…
O zaman “o ışıltıyı, o pırıltıyı” 85 milyona göstermesi lazım.
Elbette 85 milyona teker teker göstermesi sayın bakanın vaktini alacaktır. Ekonomiyi düzlüğü çıkartmak için çok çalışması, vakit israfında bulunmaması gerekiyor.
Dolayısıyla karşısında daha çok gazetecinin olduğu birkaç televizyon programına daha çıkmalı.
Ve bu gazeteciler sadece iktidara yakın gazeteciler olmamalı, bir nevi bu önemli husus için yedi-emin heyetleri oluşturulmalıdır.
Sayın Bakan gözlerindeki ışıltıyı göstermelidir. Yedi-emin gazeteciler, televizyoncular da hakkaniyetli bir şekilde “evet ışıltıyı gördük şahidiz, şahidiz, şahidiz” yemini etmeliler.
***
Sayın Nurettin Nebati bakanımız, ben gözlerinizdeki ışıltıya tanıklık etmeye ve gördüğüm o ışığı tarafsız bir şekilde kamuoyuna söylemeye talibim.
Buradan size şu daveti yapıyorum.
Karar Tv’de sizi ağırlamak istiyorum. Gazetemizden hangi yazarlarımızın size soru sormasını isterseniz, gözlerinizdeki ışıltıyı Karar Gazetesi köşe yazarlarından kimlere göstermek isterseniz listeyi siz oluşturun. Ama bir şartla, sizin belirlediğiniz isimler artı ben olacağım.
Elbette ki Karar Gazetesi dışından isimleri de dahil edebilirsiniz. Tercih sizin.
Eğer davetimi kabul ederseniz kendi adıma şu soruları yanıtlamanızı isteyeceğim:
l İktisatçılar bu programın başarılı olsa dahi hazine üzerinde ciddi bir yük oluşturacağını söylüyorlar, hazine üzerinde yük oluşturmaması için ne tür önemler aldınız?
l Yine ekonomistler “dövize endeksli TL mevduat” sisteminin örtülü bir faiz artırımı olduğunu söylüyorlar, iktidar örtülü faiz artırımına mı gitti?
l Bu model ile “faiz sebeptir enflasyon sonuçtur” tezinden vaz mı geçildi?
l Bu uygulama Anayasa’ya uygun mu?
l Bu sistem geçerken dövizin ve faizin artıp eksilmesinin ekonomiyi nasıl etkileyeceğinin hesaplamasını yaptınız mı, nasıl bir sonuca vardınız?
l CB sistemine geçildikten sonra iktidarınız değişik modeller uyguladı mesela bir yıl önce “faiz acı ilaçtır” diyerek yüksek faiz uygulamasını başlatmıştınız, bugünkü model ise bunun tam tersi, geçen haftaya kadar Çin Modeli gündemdeydi şimdi ise başka bir modele geçildi, yarın biz modelden vazgeçtik deme ihtimaliniz var mı?
l Mevduata kur farkı garantisinin verilmesi hazineye ne kadar yük getireceği hesaplandı mı, bu durumda bu yük hangi kaynaktan karşılanacak?
l Enflasyon düşmezse ne yapacaksınız?
l “Dövize çevrilebilir mevduat faizi” modeli 1970’lerde uygulanmış ve ciddi problemlere yol açmıştı. Bu uygulamanın bilançosunun ülkemiz için ağır olduğunu söyleyen merhum Turgut Özal “cehaletin vesikası 1984-89 arasında bu ödemeleri yapmak zorunda kalmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik, 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika açabilirdik” demişti. Bu sistemin ülkemize, vatandaşlara ağır maliyetlerinin olmaması için ne tür önlemler aldınız? 1970’te uygulanan model ile sizin uyguladığınız model arasında farklılıklar var mı?
l Sayın Nebati bu yeni model kullanma sebebini “aslında insanları gıdıklamak” olarak açıklıyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Vatandaşı gıdıklamak ne demek?
l Sayın Nebati ekonomi güven, istikrar diyorsunuz. El hak doğru. Ekonomiye güvenin nasıl sağlanacağının kuralları belli. Bildiğim kadarıyla bu kurallar içerisinde “şahıslar ilkesi” yok. Siz “güvence olarak ben varım” diyorsunuz? Ekonomiye güveni “şahsınızla” sağlamak mümkün mü? Bu nasıl olabilir?
Sayın Nebati sorularım bu kadar. Teşrifinizi bekliyorum.