Gri liste, Mehmet Şimşek, Süleyman Soylu…

Elif Çakır

Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini teslim aldıktan sonra yaptığı ilk açıklamalardan biri de “Ülkemizin hak etmediği gri liste sürecinden en kısa sürede çıkarılması sağlanacaktır” olmuştu.

Mehmet Şimşek’in yukarına aldığım açıklamasından birkaç gün sonra FATF 21-23 Haziran tarihlerinde toplandı, Türkiye’nin durumunda bir değişiklik olmadı elbette, ülkemiz hala Gana, İzlanda, Jamaika, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Panama, Suriye, Ürdün, Yemen gibi az gelişmiş ülkelerin yer aldığı o gri listedeki yerini koruyor.

Bu kadar kısa sürede tabii Şimşek listeden çıkmak için gereken icraatı yapamazdı. Bunun altını özellikle şunun için çiziyorum, muhalif kimi medyada “Şimşek çıkacak demişti, Türkiye gri listeden çıkamadı” başlıklı haberler yer aldı.

Şimşek haklı, ülkemiz gerçekten böyle bir listede olmayı hak etmiyor. Gri liste demek utanç listesi demek, itibar kaybı demek… Kara para aklama, yolsuzluk ve terörizmin finansmanına ilişkin yeteri kadar mücadele etmeyen, hassasiyet göstermeyen, gerekli önlemleri almayan ülkelerin ilan edildiği bir uluslararası bir listedir bu.

2000 yılından bu yana “terörizm finansmanı ve kara para aklamaya karşı” FATF kara liste ülkelerini yayınlıyor. Bir de riskli gördüğü, ‘gözlem altına’ aldığı ‘gri listeler’ ülkelerini yayınlıyor. Her ne kadar OECD ve Avrupa Birliği’nin ayrı gözlem listelere olsa da Avrupalı yatırımcıların özellikle FATF’ın bu raporlarını dikkate aldıkları bir gerçek.

Ekonomiyi düzeltmek isteyen Şimşek’in Türkiye’yi bir an önce gri listeden çıkartmak için adımlar atması bu yüzden önemli ve ekonominin düzelmesi için hayati öneme sahip.

***

Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koordinasyonunda ilgili bakanlıklar ve kurumların yöneticileriyle 10 Temmuz günü FATF tarafından belirlenen eksikliklerin giderilmesi için bir toplantı yapmış. Ve, FATF tarafından belirlenen 7 eksiklikten 5’i hemen giderilmiş, kalan 2 eksikliğin giderilmesi için çalışmalar sürüyormuş.

Nedir bu çalışmalar?

AA’nın haberine göre “kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele için” bütün illerde ihtisas Cumhuriyet savcılıkları ve görevli mahkemeler oluşturulmuş, kolluk tarafında soruşturma yapılma süreciyle ilgili rehberler hazırlanmış.

Bir ülkede kara para, yolsuzluk ve terörizmin finansmanı konusunda mücadele savcıların bireysel çabaları ile olmaz. Savcıların kişisel çabaları yeterli de olmaz. Siyasi irade gerekiyor, iktidar şeffaflık noktasında ve denetim konusunda ciddi bir karar verdiğinde gerekli adımların atılabilmesi mümkün olabilir ancak.

Zorlu ancak Türkiye’nin yerine getirmesi gereken iki önemli husus, yargının ve adli kolluğun birlikte gerçekleştireceği iki önemli ödev.

Önümüzdeki günler hareketli bir döneme gebe: Türkiye’nin kara para aklanmasıyla ilgili soruşturmalar ve kovuşturmalar başlayacak. Bu soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin bol bol haberler göreceğiz.

Yine terörizm davalarında daha fazla mali soruşturmalar gerçekleşecek. Türkiye bu bağlamda da Birleşmiş Milletlerin belirlediği gruplarla ilgili terörün finansmanı soruşturmalarına öncelik vermesi gerekiyor.

AA’nın bu haberi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda kararlı olduğunu gösteriyor.

Bunlar güzel gelişmeler ama insan düşünmeden edemiyor; Türkiye’nin böyle bir sorunu olmayabilirdi, almamalıydı, değil mi?

***

Türkiye yaklaşık on yıl önce, 2014 yılında, yine Şimşek’in koordinasyonuyla, o listeden çıkmıştı. Fakat, FATF, Türkiye’yi o çirkin, o utanç verici listeye tekrar aldığını 21 Ekim 2021 günü açıkladı.

Dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Türkiye’nin FATF’ın kara listesine alınması kesinlikle söz konusu değildir” demişti ama Türkiye o listeye tekrar alınmıştı.

Aradaki yedi yılda neler olmuş, neler bozulmuştu ki, tekrar bu listeye alınmıştı ülkemiz?

***

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ertesi gün, HAK İŞ Konfederasyonu’nunda yaptığı konuşmada Türkiye’nin gri listeye alınma kararının siyasi olduğunu söylemiş, sebeplerini şöyle açıklamıştı: “Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye Türkiye’yi gri listeye aldılar.” (22 Ekim 2021)

Gerçek böyle mi değil elbette. FATF 21 Kasım 2021’de Türkiye’yi “kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele yöntemlerinin yetersiz” olduğu gerekçesiyle kara listeye aldığı halde Soylu dış güçler edebiyatı yapmıştı.

Oysa İçişleri Bakanı olarak hamaset, popülizm yapmak yerine yapması gerekenleri yapmış olsaydı Türkiye belki de gri listeye girmeyecekti. Soylu neden ülkemizin “kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele yöntemlerinin yetersiz” kaldığını, Türkiye’nin yapması gereken ödevlerini neden yapamadığını anlatmak yerine yine dış güçler demişti.

“Gri liste” ile Osman Kavala davası arasında ne ilişki var?!

Mehmet Şimşek’in ağzından bir kere böyle dış güçler lafını duydunuz mu? Ekonomist olduğu için ekonomik olaylara ve ekonomiyle ilgili olumlu ya da olumsuz gelişmelere ekonomi gözüyle bakıyor.

Dış güçler edebiyatı bizi nasıl körleştiriyor, görüyor musunuz? “Gri liste” ye bizi dış güçler aldıysa kavgadan başka yapacak bir şey yok! Kavga da bir çözüm değil… Onunla bununla kavga etmenin faturası ortada zaten…

Ama Şimşek “gri liste”ye gerekçe olan 7 sorunun varlığını kabul ediyor, giderip ülkemizi bu utanç listesinden çıkarmaya çalışıyor?

Hangisi “rasyonel”, hangisi demagojik ,belli değil mi? Soylu zaten demagojileriyle de siyaset tarihimize yerini almış bir isim...

***

2014 yılında Türkiye’nin gri listeden çıktığını açıklayan Mehmet Şimşek yine böylesi bir müjdeli haberi verir umarım.

Çünkü Türkiye’nin bir an önce toparlanması gerekiyor, “rasyonel zemin”e dönmekten başka çıkış yolu yok. Çünkü ülkemizin gri listede olması, yabancı bankalar ve yatırımcılarla olan ilişkilerini zorluyor.

Ülkemiz ile ticari ilişkilerini sürdüren devletler, ülkemizin bankalarıyla çalışmanın risklerini göz önünde bulundurarak işlem yapıyorlar. Girişimde bulunuyorlar.

Ülkemiz yabancı yatırımcılar için ne kadar cazip olursa olsun, yabancı şirketler gidecekleri, yatırım yapacakları ülkelerin risk analizlerinde FATF’ın bilgilerini, raporlarını dikkate alıyorlar.

Öyle hamaset, popülizm yapılacak, “alırlarsa alsınlar, bizim de şu listemiz” var denilecek bir konu değil gri liste.

O listeye girmiş olmanın maliyeti var ve o maliyet her geçen gün ağırlaşıyor. Gri listede kalmaya devam eden ve o listeden çıkmak için mücadele etmeyen Türkiye ekonomisinin, ağırlaşan ekonomik sorunlarıyla mücadele etmesi mümkün değil.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (22)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.