Bu sene de birkaç senedir olduğu gibi meslek öncesi eğitimlerini başarı ile tamamlayıp mesleğe kabul edilen hâkim ve savcıların kura töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde Beştepe’de yapıldı.
Bu tören Beştepe’de siyasetin gölgesinde, himayesinde değil, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine uygun olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kendi binasında yapılmalıdır.
Çünkü hukukta, yargının bağımsız ve adil olması yetmez, bunu kamuoyuna göstermesi de gerekir. Dönemin adalet bakanı Abdülhamit Gül tarafından açıklanan, Adalet Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan “Türk Yargı Etiği” bildirgesinde şu doğru ilke yer alıyor:
“Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürebilmesi için bağımsız olmak kadar, bağımsız görünmek de önemlidir, yargıçlar tarafsız hareket etmekle yetinmez, objektif bir bakış açısıyla tarafsızlıklarına ilişkin her türlü kuşkuyu bertaraf edecek bir duruş sergilerler.”
Aynı ilkeyi kuvvetli ifadelerle vurgulayan AYM ve AİHM kararları da mevcuttur.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun binası bu törenler için uygun değil, yetersiz denilebilir. Yüksek yargı kurumlarının geniş salonları var, onlardan birinde yapılmalıydı.
Bu ciddi ciddi bir sorundur ve asla normalleştirmemek, asla sıradanlaştırmamak gerekiyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada hakim ve savcılara şöyle bir tavsiyede bulundu:
“Adaleti sağlayan sizlersiniz. Sosyal medyada cübbe giyip ahkam kesenleri asla referansınız olamaz. Adaletin ölçüsü, sosyal medyadaki tepkiler değil, kanundur, nizamdır, maşeri vicdandır. Kararınızı verirken kimsenin sizi yönlendirmesine müsaade etmeyin. Parayı, pulu her zaman bulursunuz. Ama hak ve hukuk bulunmaz.”
Ne kadar güzel tavsiyeler ve ne kadar yerinde ikazlar değil mi? Böyle okuyunca çok güzel, devletin başına da yakışan nasihatler.
Ki, yargımızda böyle bir sorun da yok değil, bu tür problemler yaşanmıyor da değil. Özellikle kadına şiddet, kadın cinayeti, tecavüz gibi vakalarda tahliye kararları çıktığında sosyal medyada, kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine hakimler yeniden tutuklama, gözaltı gibi kararlar verebiliyor. Yok değil yani bu tarz sorunlar.
Sanırım Erdoğan’da bunu kastediyor olmalı.
Peki ama gerçekten yargıdaki asıl sorunumuz bu mu?
Bu tür hadiselerde hakimlerin davranışları değiştiğinde Türkiye’nin yargı sorunları çözülmüş olacak mı?
Türkiye hukuk devleti rayına oturmuş olacak mı?
Yargının siyasallaşmasını sağlayan faktörler bunlar mı?
Türkiye’ni uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde en gerilerde olmasının sebebi, “cinayet, tecavüz, şiddet” gibi dosyalarda hakimlerin sosyal medyadaki tepkilere bakarak karar değiştirmeleri mi?
Yoksa hakimler ve savcıların iktidarın yakından takip ettiği dava dosyalarında iktidarın hoşnut olacağı şekilde karar vermeli midir?
HSK’nın iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veren hakimleri başka şehirlere sürgün etmesi midir?
***
Yargının verdiği hukuksuz kararlara yıllardır sosyal medyada, kamuoyunda tepki gösteriliyor, yer yerinden oynuyor ama yargıçlarımız verdikleri hukuksuz kararlardan milim geri adım atmıyor.
Sosyal medyada, kamuoyunda AİHM kararlarını uygulamayan yerel mahkemelere tepki gösteriliyor ama bu tepkiler hiç sonuç vermedi, yerel mahkemeler kamuoyundaki tepkilerden çekinerek AİHM kararlarını uygulamadı.
FETÖ davalarında büyük mağduriyetler oluşmasının en önemli nedeni olan “irtibat ve iltisak” kriterine kamuoyu yıllardır en sert tepkiyi gösteriyor ama yargıçlar bu tepkileri hiç duymuyorlar bile.
***
Yargıçların kulaklarının duyduğu, gözlerinin gördüğü, baktıkları tek yer var. Kamuoyu yıllardır mahkemeler konjonktürel davranmasın diye tepki gösteriyor ama bu tepkiler henüz adliyelerin duvarlarını bile aşmış değil.
Ama Erdoğan yargı sorunu olarak, adaletin tecelli etmesiyle ilgili olarak mesleğe yeni başlayacak hakim ve savcılara “sosyal medyadaki tepkiler referansınız olmasın, kararınızı verirken onların sizi yönlendirmesine izin vermeyin” tavsiyesinde bulunuyor.
Beştepe’nin yargı sistemiyle ilgili gördüğü sorun sadece bundan ibaret…
Ama ben Erdoğan’ın bu sözlerinde şunu anlayamadım, kafam şuna takıldı. Sosyal medyadaki tepkiler ile “parayı pulu her zaman bulursunuz, ama hak hukuku bulamazsınız” sözü arasındaki bağlantıyı kuramadım.