İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendiği basın toplantısında net olarak “adayım” demeden, “İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum” diyerek yeniden İBB Başkanlığına “aday” olduğunu açıkladı. İmamoğlu CHP’deki “değişim” ve “yenilenme” taleplerinin öncülüğünü yapan ve ismi CHP genel başkanlığı için de geçen bir şahsiyet.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu her sorulduğunda İmamoğlu’nu çok başarılı bulduğunu, yeniden belediye başkanlığına aday olmasını arzu ettiğini ifade ediyor. Dolayısıyla 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul adayının Ekrem İmamoğlu olduğu netleşmiş gibi.
Böylece 28 Mayıs seçimlerinden bu yana, kamuoyunda ismi CHP Genel Başkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip olduğu söylenen İmamoğlu, hedef saptırdı, kendi ifadesiyle “İstanbul ve Türkiye’ye” seslendiği konuşmasında “siyasi yol haritasına” rakip olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı koyduğunu açıkladı.
Aslında, 28 Mayıs akşamı, sonuçların netleşemeye başladığı saatlerde Kısıklı’daki evinin önünde yaptığı zafer konuşmasında “Şimdi önümüzde 2024 var. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Üsküdar’ı da İstanbul’u da yerel seçimlerde kazanmaya hazır mıyız?” meydanı okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “rakibin benim” cevabı vermiş oldu.
Yazıma “Erdoğan’ın sınavı” başlığı koymamın sebebi bu.
***
İmamoğlu’nun kendi sözleriyle, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi iktidarın baskılarına karşı direnişin simgesi” oldu. Erdoğan da bunun farkında olduğu için, (ama ayrıca İstanbul Erdoğan için ayrı bir öneme sahip elbette) 14-28 Mayıs seçim zaferinin mutluluğunu yaşamadan, neredeyse nefes bile almadan, “İstanbul, Üsküdar” dedi.
14-28 Mayıs seçimin yorgunluğunu üzerinden atmadan, 2019’da CHP’ye kaptırdığı 11 büyükşehir belediyesini geri almak için kolları sıvadı. 11 Büyükşehir de CHP’li belediye başkanlarının karşısına illerinde sevilen, sözü geçen, muhalif seçmenin gönlünü çelecek aday arayışına girmiş durumda.
Erdoğan, yerel mahkeme tarafından siyasi yasak cezası verilen ve dosyası İstinaf Mahkemesi’nde bekletilen İmamoğlu’nun İBB Başkanlığına aday olacağına ihtimal vermiyordu muhtemelen.
Şimdi İmamoğlu hem de AK Parti adayını açıklamadan kendisinin aday olduğunu açıkladı.
Erdoğan ne yapacak? Kamuoyu araştırmalarında kendisine en güçlü gözüken rakibinin karşısına kendi en güçlü adayını çıkartarak rakibini seçim sahasında yarışarak mı alt edecek?
Yoksa İstinaf Mahkemesi’nde aylardır bekletilen dava dosyasının yargıçları kararlarını açıklayacaklar ve İmamoğlu siyasi yasaklı olduğu için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na zaten hukuken aday olamayacak duruma mı gelecek?
Böylece AK Parti’nin adayı da İstanbul seçimlerini ferah feza kazanmış mı olacak?
Demokratik bir siyasi yarış mı olacak?
Yoksa AK Parti’nin adayının kazanması için “yol temizliği” mi yapılacak?
Ne olur peki İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse? AK Parti seçimi kazanabilir mi, belki kazanır. Ama belki.
Ama ya sonrası, böyle bir hikayenin neticesinin ne olacağı ortada. 1997’de “okuduğu şiirden dolayı” mahkûm edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hikayesi neyse, “ahmak davası”ndaki hikâyenin neticesi de o olur.
***
Madalyonun öteki yüzüne gelelim.
İmamoğlu’nun bu kez işi o kadar da kolay değil. Konjonktür, hava, moral, motivasyon muhalefet açısından 2019 yerel seçimlerindeki gibi değil.
Şu anda her biri bir yere dağılmış, kaybedilen seçimin moral motivasyon bırakmadığı bir muhalefet var.
İmamoğlu’nun dediği gibi “Cumhuriyet Halk Partisinin önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin yerel seçimleri kazanması” bir zorunluluk ama bunun başarılı olması bir hayli zor.
İmamoğlu, İstanbul’un yeniden kazanılması için muhalefet partilerinin aradaki tartışmaları bir kenara bırakarak yeniden bir araya gelmesi ve parti ayrımı yapmadan birlikte hareket edilmesi gerektiğini, tıpkı 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi bir İstanbul ittifakı kurulması gerektiğini söylüyor. Bunun için de kendisinin elinden geleni yapacağını ifade ediyor, sözünü veriyor ve muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine inandığını söylüyor.
Bu mümkün olabilir mi, bu isteği, temennisi gerçekleşebilir mi?
Muhalefet partilerini bir araya getirebilir mi? CHP’nin önderliğinde bir İstanbul İttifakı kurabilir mi?
Zor ancak mümkün, bu mümkün olacaksa ancak İmamoğlu’nun adaylığında mümkün olabilir. Zira İmamoğlu geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bütün muhalefetle iyi diyalog kormuş, hakkındaki yargı kararı üzerine Saraçhane mitinginde 6’lı Masa partileri de İmamoğlu’na destek vermişti.