Partisinin MYK toplantısında kurmaylarına Gelecek Partisi ve DEVA Partisi için “Ölü doğdular, onlarla meşgul olmayın. Onları ademe (yokluğa) mahkûm edin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminden Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan hiç düşmedi.
O gün bugündür AK Parti tabanını Davutoğlu’nun ve Babacan’ın “Davutoğlu ve Babacan aslında hiçbir şey değillerdi, asıl aktör bendim, o dönemdeki artıların, yıldızlı pekiyilerin tamamı benimdi”ye ikna etmeye çalışıyor.
Tuhaf olan şu: Erdoğan AK Parti tabanında Davutoğlu ve Babacan’ı itibarsızlaştırmak için yaptığı açıklamalarla asıl kendisini itibarsızlaştırdığının, asıl kendisini sorgulattığının farkında olmuyor.
Mesela şu açıklamasını hatırlayalım. 25 Temmuz 2022 tarihinde katıldığı TRT ortak yayınında şöyle demişti:
“Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi.”
Erdoğan, Davutoğlu ve Babacan’ı “kıymet bilmezlikle” AK Parti tabanına şikayet ediyorum derken, aslında farkında olmadan “liyakat ve ehliyet benim için hiçbir zaman önemli olmadı” itirafında bulunup, Davutoğlu ve Babacan’a da yüzde yüz gollük pas vermişti.
Nitekim Davutoğlu da Babacan da verdikleri yanıtlarla ellerine gelen pası gole çevirmişlerdi.
Davutoğlu şöyle sordu: “Sayın Erdoğan, layık olmayan birini nasıl bakan yaptın, ülkeyi nasıl emanet ettin? İki kez bakanlık tekliflerini reddettim, niye ısrar ettin o zaman?” (26 Temmuz)
Babacan şöyle sordu: “Liyakat sahibi değildi de tam 13 yıl boyunca niye Ali Babacan’la çalıştın? 2019’da, 2011’de istifa etmek istediğimde niye vazgeçirdin, kal diye ısrar ettin?” (26 Temmuz)
***
Erdoğan’ın hedefinde önceki gün yine Gelecek Partisinin ve DEVA Partisinin liderleri vardı. Babacan’ı iş bilmezlikle suçladı, dedi ki:
“Sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Senin işin değil bu. 15 sene yanımda bulundu ama benden bir şey alamadın.”
Davutoğlu’nu usulsüzlükle suçlayan Erdoğan’ın sözleri şöyle:
“Bizden üniversite (Şehir Üniversitesi’ni kastediyor) istediler. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Biz bu tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bila bedel vakfına mülk edindi. Türkiye’de bunun başka örneği yok. Bila bedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok ama bunlar yaptı. Bunu milletimize anlat bakalım. Nasıl izah edeceksiniz?”
Şunu söylemeliyim ki, Ahmet Davutoğlu’nu seçmen nezdinde itibarsızlaştırmak için bin tane madde yazsan bininci sıraya bile usulsüzlük, yolsuzluk girmez. Davutoğlu’nun usulsüzlükle, yolsuzlukla itham edilemeyeceğini, böyle bir ithama ülkenin kargalarının bile katıla katıla güleceğini bu ülkede en iyi ama en iyi bilen Erdoğan’dır. Nokta.
Sosyal medya hesabından “Bekle Erdoğan, bekle! Hak ettiğin cevabı bu akşam alacaksın” duyurusu yapan Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Erdoğan’a hodri meydan dedi. Şu sözlerinin altını çizdim:
“Küçük bir yüzükle başlattığı yolculuğu büyük servetlerle sürdüren, devlet adına aldığı hediyelerin hiçbirini beyan etmeyen, kamu parasıyla yapılan yatırımlara, yollara, barajlara, stadyumlara, üniversitelere adına yazdıran, bütün akrabasını zengin eden, uluslararası mahkemelerde mal varlıkları dosyası ve ekonomik suçlarla ilgili adı geçen sen, başbakanlıkta hanesine gelen her lokmanın bedelini makbuzla ödemiş, devlet adına aldığı en küçük hediyeyi dahi beyan etmiş beni yolsuzlukla itham ettin? Öyle mi?”
Bu sözlerinin altını çizme sebebim şu…
Davutoğlu’ndan en ama en nefret eden AK Partililer bile, sevmiyorlar, kızıyorlar, öfkeleniyorlar, ama iş Erdoğan’ın bu suçlamasına gelince ‘burada durmak lazım’ diyorlar, hakkını teslim ediyorlar. Söyledikleri şu: “Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde yabancı devlet başkanlarından gelen pahalı hediyeleri, özel gelen şahıs hediyeleri dahil bütün hepsini envatentere kaydettiren belki de Cumhuriyet tarihinin tek başbakanı olabilir. Çocuklarına gelen özel, şahsen gelen hediyeleri bile hazineye kaydettirdi, uhdesine almadı. Özellikle Arap ülkelerine yapılan ziyaretler çok cazip oluyordu, bu ziyaretlere katılan milletvekillerine bile 10 bin 15 bin dolarlık saatler hediye edilir. Arap ülkelerine ziyaret olduğunda o ziyarette yer alabilmek, listeye girebilmek için milletvekilleri arasında yarışanlar oluyor. Bir ülkenin başbakanı, bakanını düşünün.
Davutoğlu özel, resmi gelen hiçbir hediyeyi almadı, hazineye kaydettirmiştir, bunu bütün AK Partililer bilir, hakkını teslim eder.”
Davutoğlu Erdoğan’a şu sözlerle hodri meydan dedi: “Gel istediğin gazetecileri al, pelikancılar da dahil, istediğin kanalda senin damadının, kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil, açık oturuma çıkalım. Sen promter kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin gazetecilerin sana hazırlanmış sorular sorsun, bana ne isterlerse sorsunlar, yüzleşelim.”
Bu satırları yazdığım dakikalarda Beştepe sessizliğini koruyordu.
Bakalım ne olacak?
Erdoğan Davutoğlu’nun restini görecek mi, hodri meydanına hodri meydan diyebilecek mi?
Ben merakla bekliyorum.