CUMHURBAŞKANI Erdoğan, dün “halkın sarayı”nda ağırladığı muhtarlara konuşurken yine ‘dokunulmazlıklar’ konusuna değindi ve HDP’yi işaret ederek dedi ki:
“Eninde sonunda dokunulacaksınız!”
Eee… Hani, dokunulmazlığı kaldırılacak olan sadece HDP’li milletvekilleri değildi. Eee hani dokunulmazlığı kaldırılacak olan ‘topyekün’ tüm milletvekilleriydi. Eee, hani ne AK Parti ne CHP ne de MHP kimseye imtiyaz yoktu. Hepsi yanacaktı?
Eee… N’oldu?
Neden sadece HDP’li milletvekillerini konuşuyoruz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, Başbakan Davutoğlu’nun da MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de hedefinde neden HDP’li milletvekilleri var?
***
Sahi niye?
Madem ki, yargıçlarımız tarafından soruşturmaya değer görülmüş, kanunlarımıza göre suç sayılmış 100’ün üzerinde milletvekilimizin hakkında hazırlanmış fezlekeler vardı?
Madem ki, toplamda 112 milletvekilimizin dokunulmazlığı kalkacak, 112 milletvekilimiz yargıçlarımızın karşısında sanık sandalyesine oturacak… Çatır çatır hesap verecek, savunma yapacak…
O zaman neden?
Başbakan Davutoğlu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan da sabah akşam en az iki posta sadece HDP’li milletvekillerine “göreceksiniz gününüzü” parmağı sallıyor?
***
Öyle görünüyor ki, dokunulmazlık meselesi söylemde “topyekün”, gerçekte ise sadece HDP’yi ilgilendiriyor. HDP’li milletvekillerinin dışında kalanlar sadece dolgu!
Madem ki, amaç, maksat, murat sadece HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaktı.
O zaman bu kadar kargaşaya, ortalığı velveleye vermeye, Meclis’teki süreçleri “by-pass” etmeye, birçok açıdan hukuka aykırı olan geçici maddeye falan ne gerek vardı?
Anayasa’nın 83. Maddesi’ne ve İçtüzük hükümlerine uygun olarak, hemde hukuk ihlallerine sebebiyet vermeden dokunulmazlık meselesi çözülebilirdi.
AK Parti hükümeti neden mevcut Anayasa’nın 83. Maddesi’ne ve hukuka uygun olarak değil de… Meclis’ten geçebilmesi için 367 milletvekilinin desteğine ihtiyaç duyulan bir yöntemi tercih etmektedir?
“Topyekün bütün dokunulmazlıkları kaldıralım” diyerek “hodri meydan” çeken AK Parti hükümetinin B planı umarım, iki yılda dört kez seçim geçirmiş bir ülkeyi ‘referandum’ sandığına götürmek değildir.
Uzunca süredir gündemimizi işgal eden ve uzunca bir süre de işgal edeceğe benzeyen milletvekillerinin dokunulmazlığı meselesine dair cevaplanması gereken pek çok soru var.
“Dokunulmazlıkları kaldırılacak olan HDP’li milletvekillerinin, kendilerine bir mağduriyet çıkartmalarının ve bölgede gidip ağlaşmalarının” dahası “küllerinden yeniden doğmalarının” önünü keseceği düşünülen “süper formül” her geçen gün sarpa sarıyor.
***
Bu sorum Başbakan Davutoğlu’na:
Taa Strazburglar’dan bile dokunulmazlıklar deyip sadece HDP’li milletvekillerini işaret etmekle, HDP’lilere istedikleri “mağdur” argümanını ellerinizle altın tepsi de sunmuş olmuyor musunuz?
Başbakanım… Başbakanım… Bir de şunu merak ediyorum.
Türkiye’de 14 yıldır siz iktidarsınız. Meclis’in çoğunluğu sizin elinizde.
Peki, ama nasıl oldu da 506 fezlekeyi biriktirdiniz? Meclis’te sümenaltı ettiniz?
İyi ama Sayın Başbakanım…
Bu kadar fezlekeyi geçmiş hükümetlerden devralmadığınıza göre…
Sanki bu fezlekeler sizin zamanınızda birikmemiş gibi…
Nasıl oluyor da…Çıkıp “iş yükü” falan filan deyip şikayetlenebiliyorsunuz?
HAMİŞ:
Toplamda 112 milletvekilinin dokunulmazlığını tek seferde kaldıracak olan Anayasa değişikliği teklifi Meclis Başkanlığı’nın önünde.
Diyelim ki, AK Parti hükümeti kendisinin dışında bir destek aldı 367 sayısına ulaştı ve “geçici madde” oylandı.
Diyelim ki, TBMM’den bir tek milletvekili bile hukuka aykırıdır, hukuk ihlalleri içeriyor diyerek “geçici ek madde”yi Anayasa Mahkemesi’ne taşımadı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir tek yargıcı, yerel mahkemesi de çıkıp “durun burada bir şey var” demeyecek mi?
Diyelim ki, Anayasa Mahkemesi, hukuki çerçevede bir karar verdiği zaman… Yine Paraleldir Parelel mi diyeceğiz?
Merak işte?