Bugün ‘bütün milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmayı’ planlayan yasa tasarısı oylamasının ikinci turu yapılmış olacak. Umalım ki, TBMM çatısı altındaki milletvekilleri, haklarında fezlekeleri olan 138 milletvekilinin ‘dokunulmazlıklarını’ değil, Türkiye’nin kaderini oylamış olacaklarının farkında olmuş olsunlar.
AK Parti milletvekillerinin tamamının oy verdiği düşünülürse ki, başka ihtimal sözkonusu değil, başından itibaren ‘Anayasa’yla çelişiyor ama destek vereceğiz’ diyen CHP Genel Başkanı ve milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunun ‘evet’ oyu vermediği, MHP’nin ise destek verdiği ortaya çıkıyor.
Peki, bu tabloyu nasıl okumak gerekiyor?
Peki CHP, HDP ile ortak hareket etmeye mi başladı? Kılıçdaroğlu yine çark mı etti? AK Parti’yi dokunulmazlıklar konusunda yarı yolda mı bıraktı? Tipik CHP, tipik Kılıçdaroğlu mu?
***
Dokunulmazlıkların kaldırılması meselesi, Güneydoğu’da PKK’nın kazdığı hendekler ve HDP’nin o kazılan hendeklere sahip çıkmasıyla birlikte Ağustos-Eylül ayı gibi Türkiye’nin gündemine girdi.
Hatırlayın, o dönem neredeyse her gün kah AK Parti yönetiminden kah Cumhurbaşkanı’ndan ‘dokunulmazlıklar’a yönelik açıklamalar geliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘görevlerini yapmaları’ konusunda ‘savcıları’ ve ‘Meclis’i’ uyaran, dahası Kasım seçimlerinden hemen sonra ‘bu Meclis daha neyi bekliyor’ minvalinde konuşmaları olduğunu unutmayalım.
***
Nitekim, Davutoğlu liderliğindeki AK Parti hükümeti ‘dokunulmazlıklar’ meselesini gündemine aldı.
***
MKYK, Bakanlar Kurulu, Adalet ve Anayasa komisyonları toplantılarına katılan haber kaynağıma göre, ‘dokunulmazlıklar’ konusunda ortaya çıkan sonuçtan Cumhurbaşkanı pek memnun kalmadı!
Haber kaynağımın iddiasına göre, dokunulmazlıkların görüşüldüğü MKYK toplantısında ortak çıkan karara “niye birkaç kişiyle sınırlı tutuyoruz, neden cömert davranmıyoruz. Hepsini kaldıralım” gibi itirazlar gelmiş!
***
Şimdi madalyonun öteki yüzüne geçelim.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gittiği her yerde her platformda AK Parti hükümetine ‘bütün dokunulmazlıkları kaldıralım’ diye seslendiği malumunuz.
Başbakan Davutoğlu, Mart ayının ikinci haftasında (arka planı hala muamma olan) bir çıkışla Kemal Kılıçdaroğlu’na seslendi ve ‘hodri meydan’ deyiverdi. Kabul edelim ki, hepimizi şaşırtan bir açıklamaydı!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetini ‘köşeye sıkıştıracağını’ düşünerek, “Gel ilkeli davranalım, 83. maddeyi değiştirelim, kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkları kaldıralım, hodri meydansa hodri meydan” diyor.
Haber kaynağımın iddiasına göre, AK Parti içindeki ‘bir grubun’ zaten üzerinde çalıştıkları HDP, CHP, MHP, AK Parti’li milletvekillerinin ‘dokunulmazlıklarını’ topyekun kaldırmayı planlayan bir ‘geçici Anayasa değişikliği’ hazırlığı vardı!
Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu arasında uzunca bir süre ‘dokunulmazlıklar’ polemiği yaşandı.
***
Sonuçta gelinen tablo ortada.
CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na ne kadar kızarsak kızalım ama bu kez sanırım durum farklı?
Eğer, son dönemde yargının devletle farklı bir bağı olduğu algısı oluşmasaydı…
Eğer, son dönemde AK Parti içinden ‘oğlan bizim kız bizim’ gibi açıklamalar olmasaydı…
Eğer, zirvede yüksek siyaset hattında bir pazarlık görüntüleri oluşmasaydı…
Eğer, MHP’nin mahkemelik olan kongresi, doğal seyrinde yürüseydi, yargı karmaşıklığa sebebiyet vermeseydi…
CHP sırf AK Parti’yi köşeye sıkıştırmak için Anayasa manayasa dinlemez hepsi ‘evet’ oyunu basardı.
Şimdi çok haklı olarak şöyle düşünüyor olabilirler:
‘Oğlan da kız da’ bunların. MHP’nin durumu ortada. Bu yargıya güven olmaz…
AK Parti şu eleştirilere yanıt vermeli: Dokunulmazlıkların kaldırılmasını gerçekten ‘terörle mücadele’ için mi istiyorlar, yoksa dokunulmazlıklar üzerinden yüksek siyaset hesabı mı yapılıyor?