Yüksek makamlarda göreve gelenlerin birkaç ayrı yerden maaşlar almış olmasını nasıl bulursunuz?
Ahlaki bakımdan kulağa çok da hoş gelmiyor.
Birkaç aydır gün geçmiyor ki yüksek bürokraside görev alan falanca kişilerin kaç çifter maaş aldıklarına dair muhatapları tarafından da tekzip edilmeyen haberler yer almasın.
En sonuncusunu evvelsi gün iki ay önce RTÜK üyeliğine seçilen Faruk Bildirici açıkladı. Sayın Bildirici’nin açıkladığı isim politik yozlaşmanın ayyuka çıktığı son günlerde ‘yüksek bürokraside çifte maaş’ sorununa yeni bir boyut getirdi. Bildirici’nin yaptığı açıklama ile RTÜK gibi “bağımsız bir düzenleme ve denetleme” kurumunun başkanlık makamında olan kişinin o makamda birleşmemesi gereken 2-3 görevi yüklendiğini öğrendik.
Faruk Bildirici kavramın tam anlamıyla “medya ombudsmanı”ydı. Hakkını teslim edelim ki TBMM’de yaptığı basın açıklaması yeni görevini de tam bir etik titizlikle yürüttüğünün göstergesidir.
Bildirici yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“RTÜK’e başladıktan sonra da her zaman yaptığım gibi yasalar ve etik kurallar çerçevesinde oranın nasıl yürütüldüğünü inceledim.
Ve maalesef bu iki ay içerisinde orada yönetimle alakalı bazı sorunlar gördüm.
Bugün size anlatacağım öykü aslında son dönemlerde maalesef duymaya alışık olduğumuz ‘bürokratların çifte maaş’ alma öyküsü değil.
Biraz daha farklı bir öykü.”
Gerçekten de Bildirici’nin anlattığı hadise hayret etme duygusunu kaybedenleri yeniden hayret ettirecek boyutta…
Sayın Bildirici’nin TBMM’de yaptığı basın açıklamasını maalesef iktidara yakın medya kamuoyuna duyurmadı, görmezden geldi.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in 30 Ağustos 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Basın İlan Denetim Kurulu temsilciğine atandığını hatırlatan Bildirici, Ticaret Sicili Gazetesi’nde Şahin’in başka kişilerle birlikte TÜRKSAT Yönetim Kurulu Üyeliğine de atandığını belirterek şöyle diyor:
“Bunu saptadım. İlginçtir TÜRKSAT’ın kendi resmî web sitesinde yönetim kurulu listesi yok. Yönetim Kurulu listesinin TÜRKSAT’ın web sayfasında ilan edilmemesi de dikkat çekicidir.
Burada hem etik hem de yasa ihlali var. Etik ihlali var, çünkü anayasa ve yasalara göre Radyo Televizyon Üst Kurulu bağımsız tarafsız ve özerk bir kuruluştur.”
Şahin’in aynı zamanda Basın İlan Kurulu’nda da ‘hükümet grubunda’ üye olduğunu belirten Bildirici şöyle devam ediyor:
“RTÜK gibi tarafsız bir kurumun başkanı olacaksınız bir tarafta tarafsız olacaksınız öbür tarafta gidip hükümeti temsil edeceksiniz.
Basın İlan Kurumuyla RTÜK aynı alanlarda görev yapan iki kurum. Neden aynı alanlar? Medya gruplarının basılı organlarına Basın İlan Kurumu bakıyor onlar denetliyorlar, Radyolarını, internetlerini ve televizyonlarını ise RTÜK denetliyor. Bir çıkar çatışması var orada.”
Dikkat ederseniz sadece birkaç kurumdan maaş almak sorunu değil, aralarında çıkar çatışması olan kurumların yönetiminde görev almak gibi ciddi bir etik sorun da var.
Hem etik hem de yasa ihlali karşıyayız. Bakın 6112 sayılı RTÜK Yasasının 38. Maddesinin 2. Fıkrası şöyle diyor:
“Üst Kurul Üyeleri resmi veya özel nitelikte hiçbir görev alamaz, özel veya kamu medya hizmet sağlayıcılarının görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve bu konularda hiçbir maddi menfaat sağlayamaz, siyasi partiye üye olamaz. Bu maddede belirtilen esaslara aykırı davranan Üst Kurul Üyeleri görevlerinden çekilmiş sayılırlar. Bu husus Üst Kurul tarafından resen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanır.”
Gördünüz mü, yasa oldukça açık. TÜRKSAT ve Basın İlan Kurumu RTÜK’ün görev alanındaki kuruluşlar olduğunu söyleyen Bildirici bu kurullar arasındaki çıkar çatışmasını şu sözlerle anlatıyor:
“TÜRKSAT’a bakalım. Radyo ve televizyonların uyduya çıkması için uydu lisansını veren kuruluş kim? RTÜK, uyduda yayını sağlayan kuruluş kim? TÜRKSAT. TÜRKSAT aynı zamanda kablo altyapı platform işletmecisi. Bu platformları kim denetliyor? Denetlemesi gereken kuruluş RTÜK. Ve hatta hizmet bedellerini ödemesi belirleyen onaylayan kuruluş da RTÜK?”
Bildirici RTÜK Genel Kurulu’nda bu sorunu dile getirerek sormuş. RTÜK Başkanı bu kuruluşlarda görev yaptığını kabul etmiş ancak hukuka aykırı bir durum olmadığını söylemiş ve Bildirici’nin sözlerini toplantı tutanağına geçirtmemiş.
Sadece etik ihlali değil yasa ihlali söz konusu. Ve yasa açık. Yasa böylesi durumlarda “Üst Kurul üyeliğinin kendiliğinden” düşeceğini belirtiyor.
Bildirici ile birlikte basın açıklaması yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e “bu durumda harekete geçecek bir kurul yok mu” diye sordum. Şunları söyledi:
“Kabine üyeleri, cumhurbaşkanı yardımcıları ve milletvekillerinin uyması gereken etik kurallara ilişkin geçtiğimiz günlerde bir kanun teklifi vermiştik. Bürokratların ve kamu görevlilerinin uyması gereken etik mevzuat zaten mevcuttur. Ancak mevzuata ne kadar uyulduğu da ortadadır. Bu konuya ilişkin olarak eski Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın başkanlığındaki Etik Kurul’un benzer durumlar ve iddialar üzerine harekete geçmesi gerekir.”
TBMM’de kamu görevlileri ile ilgili olarak bu tür etik ve yasa ihlali durumunda harekete geçecek bir kurul var: Kamu Görevlileri Etik Kurulu. Bu kurulun başkanı Köksal Toptan.
Ancak sorun şu ki, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Köksal Toptan 36 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 28 Haziran 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atanmış durumda.
Yani hem Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi hem de yine kamu görevlilerini denetleyecek olan tarafsız bir düzenleme ve denetleme kurulunun başkanı.
Bir kez daha şunu söyleyeceğim. Bizim kanunlarımızda, mevzuatlarımızda, yasalarımızda, ilgili düzenlemelerimizde eksiklik yok. Gördüğünüz gibi kamu görevlilerini denetleyecek bir etik kurulumuz var. Kamu görevlilerinin uyması gereken ilkeler belirtilmiş. Bu ilkelere aykırı davranıldığında neler olacağı yasalarda yazılı.
Ancak bütün bu yasalara, kanunlara ve etik ilkelere rağmen de bu sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Uyulmayan, uygulanmayan, saygı duyulmayan kanunlarımız var.