Beştepe’de parti yemeği, MKYK’da devlet işi

Elif Çakır

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Çanakkale Köprüsü’nden geçmeyenlerin cebinden çıkacak paranın “vatandaş için ekstra imkan” olduğu konusundaki ısrarını devam ettiriyor. Kendisini bu konuda eleştirenleri eleştiriyor, kendisinin haklı olduğunu, eleştirenlerin ise meseleyi yanlış anladığını, hatta çarpıttığını söylüyor.

Sayın Turan’a göre “sözlerini yanlış anlayan, hatta sözlerini çarpıtanlardan” biri de benim. Mevzu malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart’ta açılışını yaptığı Çanakkale Köprüsü’nün temelini 18 Mart 2017’de “hazineden beş kuruş çıkmayacak, vatandaşımıza yük olmayacak” diyerek atmıştı.

Köprü 18 Mart’ta açıldı, köprüden geçen vatandaşlar “200 liracık ücret” ödeyecek, köprüden geçmeyen vatandaşlar da geçmedikleri, belki de hiç geçmeyecekleri köprü için para ödeyecekler.

Niye geçmediğimiz köprüsünün parasını cebimizden ödüyoruz, hem de bu kadar ağır ekonomik krizin içinden geçerken. 3,5 lira ekmek parası için zorlanan vatandaş neden Çanakkale’deki köprü için cebinden para ödeyecek?

***

AK Partili Bülent Turan diyor ki, sözlerinin tamamını alıyorum:

“Geçmediğimiz köprünün parasını niye veriyoruz. Ben de Malatya’nın Kömürhan Köprüsü’nden geçmiyorum ama parasını veriyorum. Her yatırımın parasını veriyoruz. Ne demek ‘geçmeden’. Geçmeden verilmesi ekstra imkandır vatandaş için.”

Sayın Turan bu sözlerini yine aynı sözlerle Kanal7’de Mehmet Acet’in programında savundu. Aslında tekrarlıyor demek daha doğru. Eleştirilere yanıt vermiyor, sorulan soruları cevaplamıyor.

Ben yine soruyorum, “Sahi mi Sayın Turan, geçmeyen vatandaşın para vermesi ekstra imkan” mı vatandaş için?

Kömürhan Köprüsü ile Çanakkale Köprüsü aynı şey mi? Geçmeden parasını ödediğimiz Kömürhan Köprüsü ülke yararına yapılmış bir kamu yatırımıdır. Elzemdi, ihtiyaçtı, ihtiyaca göre yapıldı.

Çanakkale Köprüsü acil ihtiyaca göre mi yapıldı? Uzun yıllar Devlet Planlama Teşkilatı’nda görev yapan Prof. Dr. Uğur Emek hocamızın köşesinde sorduğu şu soruları yanıtlayabilir misiniz Sayın Turan?

“Hali hazırda gemilerle hali hazırda gemilerle 12-13 bin araç geçerken; bunun dört katına yakın olan Köprüdeki 45 bin araç garantisinin gerçekleşeceğini mi düşünüyorsunuz gerçekten?

Marmara Denizi’nin doğusundaki Osmangazi Köprüsü’nden günde 40.000 araç geçmez iken, Marmara Denizi’nin batısına 45.000 araç geçecek diye neden bir de Çanakkale Köprüsü yaptınız?

Kamu kaynaklarını gıda arzını artırmak adına tarımsal destekleme yerine neden bu projelere ve cömertçe tahsis ediyorsunuz.”

Sorular gerçekten gayet basit.

Devam edelim…

***

Evet, devletin bütün kamu yatırımlarının parasını vatandaş öder. Diyarbakır’a yapılan bir şehir hastanesi için o hastaneye ömründe belki de hiç gitmeyecek olan İstanbul’daki vatandaş ödediği vergiyle cebinden para verir. Ya da Diyarbakırlı bir vatandaş Edirne’deki bir kamu yatırımına…

Çünkü kamu yatırımıdır, vergilerle finanse edilmesi tabiidir. Kimsenin de zoruna gitmiyor zaten.

Ama 1915 Çanakkale Köprüsü böyle mi? Benzer şekilde yapılan köprüler, geçitler, havaalanları böyle mi? Üzerinden geçmediğimiz, kullanmadığımız bu tesislerde müteahhitlerin kârını neden bize ödetiyorsunuz!

Vergimizi ödemek görevimiz elbette. Müteahhitlerin karını ödemek gibi bir görevimiz de oldu?

Kaldı ki bu ihaleler, iki yüz defaya yakın değişiklik yapılan ve iktidarın istediğine ihale vermesine imkan veren İhale Kanunu ile yapılıyor! Aslında “ihale” değil, “davet usulü”, yani isteğiniz şirketi davet edip veriyorsunuz.

Şeffaf olmadığı, maliyetleri yükselttiği gerçeğini uzmanlar defalarca ifade etti. Avrupa Birliği’nin ve Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin raporlarına bile geçti bu gerçek.

Niye maliyetler yükseltiliyor diye sormak vatandaşın hakkı değil mi? Üstelik bir geçmediği halde ödemesini istemek vatandaşa haksızlık değil mi?

Sayın Turan isterseniz Karar TV’ye gelin anlatın, kanalımız sonuna kadar açık size de partinizdeki bütün siyasetçilere de… İsterseniz başka bir televizyon kanalına çıkın bu soruları yanıtlayın, çıktığınız kanalı haber verin, mutlaka izleyeceğim sizi.

***

Gelelim şimdi benim asıl yazmak isteğim hususa, AK Partili Bülent Turan’ın Kanal7’de açıkladığı tarihi öneme sahip bilgiye.

***

Çanakkale Köprüsü’nün geçiş bedeline AK Parti’ne Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında karar verilmiş.

Ulaştırma Bakanı bütün verileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmuş, hesap kitap yapılmış ve 200 lira sonucu çıkmış. AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ve birkaç kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “psikolojik sınır 195 TL yapalım” önerisinde bulunmuşlar. Ancak Sayın Erdoğan “asla” demiş. Sayın Turan ve bazı arkadaşları “Ama Sayın Cumhurbaşkanımız psikolojik sınır” diye ısrar edince Sayın Erdoğan “Ben halkı kandıramam, 200 lira olacak” demiş. (3 Nisan 2020, Kanal7, Başkent Kulisi Programı)

Ve Çanakkale Köprüsü’nün geçiş ücreti işte böyle 200 lira olarak belirlenmiş. Tarihi öneme sahip bu bilgiyi paylaştığı için AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’a şükran borçluyuz.

Evet, Sayın Turan’ın anlattığı bu bilgi tarihi bir öneme sahip. Çanakkale Köprüsü’nün geçiş ücretinin AK Parti MKYK’sında gündeme gelmesi, geçiş ücretinin AK Parti MKYK’sında belirlenmesi bizlere Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde devlet ve partinin nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin işini partisinin MKYK’sında görüşüyor, partisinin eski milletvekillerini, il başkanlarını Beştepe’de, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “milletin evinde” devletin bütçesi ile “vefa yemeği” davetinde ağırlıyor.

Ülkemiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilse bile, Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı koltuğunda partili cumhurbaşkanı olarak otursa bile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi devlet mekanı, bütün giderlerin devlet tarafından karşılanır. Orası AK Partinin teşkilat binası değil, parti merkezi hiç değil.

Beştepe’de eski milletvekillerine bir yemek daveti düzenlenecekse bu bütün eski milletvekillerini kapsar. Etik olan, ahlaki olan da budur.

Partili cumhurbaşkanı demek partisiyle ilişkisi devam eden demektir, sadece AK Partililerin cumhurbaşkanı demek değil. Beştepe’de devletin bütçesi ile AK Parti milletvekillerini ağırlamak, AK Parti milletvekillerine vefa yemeği vermek vatandaşların devletine olan saygı duygusunu zedeler, tahrip eder.

Ama her şeyden çok meydanlarda “Hazreti Ömer” arayan, “bize Ömerler lazım” diyen AK Parti ve Erdoğan partililerine verdiği yemek ziyafetinin “beytülmal”in makamı olan Külliye’de yapılmasını ve masrafının “beytülmal”in kesesinden karşılanmasını nasıl izah edecek?

Büyük devlet adamı Hz. Ömer’in devlet işleriyle kendi işleri için ayrı mumlar kullandığını biliyorsunuz, benim anlatmama gerek yok.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (76)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.