Oldukça sıkıntılı, yönetilmesi zor bir dönemden geçtiğimiz muhakkak. Son yıllarda ülkemizin ciddi problemlerle karşı karşıya olduğu, hatta sorunlarımızın “beka” derecesinde önemli olduğu şüphe götürmez bir gerçek.
Peki, sorunlarımızın “beka” derecesinde önemli olması, Türkiye’nin gerçek anlamda bir “beka sorunu” olduğunu gösterir mi?
“Varlığını sürdürmek, devamlılık, süreklilik, kalıcı olmak” anlamına gelen beka kavramı, devletin varlığı ile doğrudan alakalı, devletin sınırları üzerinde oluşan ya da oluşturulan tehdit algılamaları ve egemenliğin hassas çizgilerini anlatmak için kullanılan bir terimdir.
Soru şu: Devletin bölünmez bütünlüğüne karşı oluşan ve oluşturulan tehditler için kullanılan “beka” kavramı gelişigüzel kullanılabilir mi?
Yani iktidara talip olan siyasal partiler seçmenin oyunu alabilmek için “beka” gibi oldukça ciddi bir kavram üzerinden kendi gelecekleri için hamaset ve popülizm yapabilirler mi?
Soruyorum, çünkü tarihimizde ilk kez bir yerel ve mahalli seçimlere “beka sorunu” iddiası ile giriliyor.
MHP Lideri Bahçeli, “Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar” sloganıyla partisinin belediye başkan adaylarını tanıttığı toplantıda şöyle demişti:
“Unutmayınız ki devlet bekadır, vatan bekadır, bayrak bekadır, Türklük bekadır, Türkçe bekadır, 31 Mart bir beka seçimidir. 51 ilimizdeki il genel meclislerine daha fazla girelim, daha çok yer alalım arzusundayız. Ancak önümüzdeki seçimde bizim için beka her şeyin önünde ve üstündedir. Beka yoksa belediye taş yığını, beton yıkıntısıdır. Beka yoksa ne yapalım belediyeyi, ne yapalım siyaseti? Zillet korusu hep bir ağızdan soruyor 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin bekayla ne ilgisi varmış? Hem belediye hem de beka diyor, tarihi ittifakımızı koruyoruz. İlle de bir tercih yapacak olsak on bin defa beke diyeceğimi de herkesin bilmesini istiyorum.” (24 Ocak 2019)
Sayın Bahçeli, dün katıldığı İl Başkanları Ortak Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklama ile “31 Mart seçimlerinin bir beka seçimi olduğu” iddiasını yineledi.
Diğer yandan, Cumhur İttifakı adaylarından bu konuda farklı düşüncede olanlar da var.
AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekçi, vatandaşın yerel seçimleri beka seçimi olarak görmediğini, kendisinin de vatandaşla aynı düşündüğünü, Sözcü’den Özlem Gürses’e verdiği mülakatta şu sözlerle ifade ediyor: “Vatandaşın baktığı yerden bir beka sorunu yok. Bu bir yerel seçimdir, öyle de olmalıdır.”
Bundan önce de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım katıldığı NTV canlı yayınında aynı şeyi söylemişti: “Biz nihayetinde İstanbul’un tamamını yönetmeye, bütün İstanbul’da 81 vilayetin her tarafından gelen, İstanbul’un zenginliğine zenginlik katan bütün hemşerilerimize hizmet edeceğiz, onların da hayatını kolaylaştıracağız, yaşam kalitesini yükselteceğiz, gençlerimize, kadınlarımıza yerel inisiyatifte daha fazla fırsat tanıyacağız. Dolayısıyla bu açıdan baktığımız zaman herhangi beka sorunuyla ilgili ben bir endişe taşımıyorum.”
Başka bir şey daha söylemişti Binali Bey: “İstanbullu hemşerilerime şunu söylüyorum: Biz, bir genel seçim yapmıyoruz. Milletvekili, Cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Onları yakın zamanda yaptık, bitti. İstanbul’u 5 yıllığına yönetecek, aradığınızda her an ulaşabileceğiniz, iç içe olacağınız yönetici seçeceksiniz. Dolayısıyla birtakım ideolojik kalıplarla, ön yargılarla hareket etmek, bu şehrin geleceğine bir katkı sağlamaz.”
Cumhur İttifakı’nın iki büyükşehirdeki iki önemli adayı “beka sorunu yok” diyor özetle…
El hak doğru.
Zira, görevi bölge parkları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek ve işlettirmek olan belediye seçimlerinin, ülkenin bekası ile nasıl bir alakası olabilir. (5216 sayılı Belediye Kanunu m.7)
Görevi, gerektiğinde sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum kuruluşlarına ait bu hizmetler ile ilgili bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak olan belediye başkanı seçimlerinin, ülkenin bekası ile nasıl bir illiyet kuruluyor olabilir? (5216, m.7)
Yerel seçimler iktidara talip siyasal partiler için bir sonraki seçimde iktidara gelebilmek, iktidar partisinin de iktidarını devam ettirebilmesi için hayati öneme sahiptir. Kritiktir yani.
Yerel yönetimler, sosyal devlet anlayışının politikalarının uygulanmasında önemli sorumluluklar üstlenmektedir. Yani, belediye seçimlerini kazanan siyasal partiler ister iktidarda olsun ister muhalefette vatandaşa direk ve yakından temas kurma, dokunma imkanına sahip olurlar.
Dolayısıyla, 31 Mart seçimlerinde kurulacak sandıklarda ülkenin beka sorunu görmeyen vatandaş haklıdır.
Peki, hal böyle iken yerel seçimlerde kurulacak sandıklar vatandaşa neden “beka sorunu” olarak sunuluyor? Vatandaşın neden sandıkta kullanacağı oy ile ülkenin bekasını oylayacağına inanması isteniyor?
Oysa ki olağanüstü bir süreçten geçtiğimiz yaşanan hadiselerin moralleri hepten bozduğu şu süreçte, sağduyulu, umut veren, ülkede var olan sorunların çözüleceğine dair güven verecek bir dile, söyleme ne çok ihtiyacımız var. Korkuya değil güvene. Siyasetçilerimiz, ülkemizin beka sorunu olduğunu değil, ülkemizin güçlü olduğunu, her sorunla baş edecek güçte bir ülkemizin olduğunu söyleseler... Keşke...