Adli yıl bugün başlıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, dün yaptığı açıklamada özellikle bir sözü dikkatimi çekti.
Aslında sadece benim dikkatimi çektiğini söylemem haksızlık olur, zira hemen hemen bütün medya organları Sayın Gül’ün açıklamasını o sözünden gördüler. Gül şöyle diyor:
“Yeni adli yıl, hak ve hürriyetlerin teminatı olan hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirme yılı olacaktır. Adalet beklentisi karşılanmış, adalet ihtiyacı tatmin edilmiş bir toplum, hukukunun üstünlüğünün de güvencesi ve bekçisi olacaktır.” (31 Ağustos)
Altını çizdiğim cümleyi lütfen bir daha okuyun. Ne diyor Bakan Gül; yeni adli yıl, hak ve hürriyetlerin teminatı olan hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirme yılı olacaktır!
Bakan Gül’ün sözüne bakıldığında, Türkiye’de iyi işleyen bir hukuk devletinin olduğu, bu sene daha da güçleneceği ortaya çıkıyor.
Gül iktidarın bakanı, siyasetçisi. Aksini söylemesi, bizde hukuk devleti ilkesi baya bir zayıf demesi beklenebilir mi?
Dolayısıyla ben açıklamasındaki bu kısma pek takılmadım.
Hatta açıklamasındaki “hukuk devleti ilkesi güçlenecek” sözü bilakis beni; yargının bu kadar siyasallaştığı, adalet sorunlarının toplumun geniş kesimlerine yayıldığı, ağır hukuk sorunlarının yaşandığı, hukuk devleti ilkesinin ağır tahribatlar aldığı böylesi bir dönemde umutlandırabilirdi bile.
Eğer Gül adalet bakanlığına dün gelmiş olsaydı ve yaklaşık iki yıl önce şu vaatte bulunmamış olsaydı:
“Yargının sorunlarını çözme konusunda oldukça önemli mesafeler aldık. 2019 yargıya güven yılı olacak.” (28 Şubat 2019)
Evet, eğer Bakan Gül’ün bu vaadi söylemde kalmamış olsaydı, en azından bu vaatte bulunduktan sonra yargının sorunlarını çözmeye yönelik söylemin ötesine geçerek, ciddi adımlar atmış olsaydı…
2019 yargıya güven yılı olmadığı gibi hem 2019 hem de 2020 yargı sistemindeki sorunların daha da arttığı iki yıl oldu.
Yerel mahkemeler AYM ve AİHM kararlarına Sayın Gül’ün döneminde direndiler. Hukuk tarihimizde ilk kez yerel mahkemelerdeki hakimler AYM’ye “görev gaspı yapıyor” diyebildi.
Yargı sistemi aynı dosyada aynı kişiler hakkında verdikleri kararlarla bir uçtan başka bir uca Bakan Gül’ün döneminde bu derece savruldular.
Uzun tutukluluklarla ilgili hukuki durum ortada. Yaygın tutuklamalar hala devam ediyor.
Hem de bu tutukluluklar Bakan Gül’ün “yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe zarar veriyor” diyerek eleştiri açıklamalarına rağmen. Bakan Gül açıklamış, yargıçları uyarmış, ikaz etmiş. Peki uygulamalarda gram değişiklik olmuş mu?
Deniz Yücel davası, Büyükada davası, Rahip Brunson davası, Enis Berberoğlu davasındaki siyasi etkiler kimin döneminde görüldü?
Aynı mahkemelerden aynı davalarda çok farklı kararların çıkmasını eleştiren Yargıtay eski başkanı İsmail Rüştü Cirit “Yargı bu kadar zikzak yapmamalıdır” uyarısında bulunmuş, beraat kararı veren yargıçları kararın arkasından görevden alan HSK’nın tavrının yanlış olduğunu, bunların yargıya güveni zedelediğini söylemişti.
Sayın Cirit’in uyarıyı yaptığı tarih 18 Ocak 2020!
Peki HSK kimlerden oluşuyor? Yargıya güveni sağlayacağız sözünü veren Yargıda Birlik Platformu’nun üyelerinden.
Kimse çıkıp da Yargıda Birlik Platformu mu kaldı ortada demesin. Evet platform yok ama herkes orada…
***
Kritik davalarda istenilen kararları verebilecek hakimlerin atanması, iktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren ya da vereceği öngörülen hakimlerin anında dosyalardan alınması 2019 -2020 yılının hadiseleri. Yani bütün bunlar yargıya güven yılı olacak vaadinden sonra gerçekleşmiş!
Mesela bir savcı, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a kız çocukları kıyafeti giydirdiği görseli kimin döneminde sosyal medya hesabından paylaşabildi, bir savcı hangi bakanın döneminde böylesi partizanlık yapabildi?
Sahi o savcı hakkında başlatılan inceleme ne oldu?
***
Bakan Gül’ün dönemi nasıl hatırlanacak? Tarihe nasıl geçecek? Hakim sürgünleriyle, uyulmayan AYM ve AİHM kararlarıyla. Mahkeme kararlarının hakimlerden önce iktidar yetkililerince açıklanmasıyla… Yargının tarihinde hiç olmadığı kadar siyasallaşmış olmasıyla…
Adli Yıl törenlerinin yürütme erkinin mekanı Beştepe’de yapılmasıyla… Gezi Davası’nda beraat kararı veren hakimlere HSK tarafından soruşturma başlatılması hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirecek midir?
Osman Kavala’nın “ipe serilen un” misali cepten çıkartılan başka bir soruşturma gerekçesiyle cezaevinde tutulmasıyla hukuk devleti ilkesi daha da güçlenmiş mi olacak?
Bakan Gül, dün yaptığı açıklamada “Yargı Reformu Strateji Belgesi”ne referans yaptı. Sahi o yargı strateji belgesinin en önemli ve tek maddesi ve açıkça taahhüt edilmiş olan “coğrafi teminat” ilkesi neden belgeden çıkartıldı. Beştepe’de büyük törenlerle ilan edildiği halde?
Yargıya güveni sağlayacak olan en önemli ilke neden ve nasıl boğuldu?!
***
Bari adalette hamaset yapmayın derken bunu kastediyorum. Adalet, hamaseti kaldırmaz, hukuk popülizmi taşımaz. Çünkü adalet siyasi propaganda yapılacak alan değil.