MHP lideri Devlet Bahçeli’ye göre; HDP’nin kapatılmasına ilişkin iddianameyi “partililerle suçlamalara konu olan eylemler arasında ilişkilendirme yapılmadığı” gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade eden Anayasa Mahkemesi derhal kapatılmalıdır.
Sayın Bahçeli diyor ki: “HDP’nin kapatılması kadar Anayasa Mahkemesi’nin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır.”
Ve şöyle devam ediyor sözlerine:
“Anlaşılan odur ki, Türkiye’nin terör ve bölücülükle mücadelesine Anayasa Mahkemesi duyarsız, ilgisiz ve açık ara mesafelidir. Anayasa Mahkemesi hukukun üstünlüğünden mi yanadır, yoksa bölücülüğün mü şakşakçısıdır? Dağda elde edilen başarıların TBMM’de kaybına tahammülümüz asla olmayacaktır.” (31 Mart)
MHP liderinin sözleri medyada “MHP lideri Bahçeli, AYM’nin kapatılmasını teklif etti” olarak haberleştirildi.
Sahiden de sayın Bahçeli AYM’nin kapatılmasını teklif mi ediyor? Bu sözlerinde bir tekliften bahsediyor mu?
Şunu söylemeliyim ki Bahçeli’nin bu sözleri teklif falan olmadığı gibi öyle “teklif” falan diyerek yumuşatılacak bir yanı da yok. AYM’nin kapatılmasının “artık ertelenemez bir hedef” olduğunu söylüyor!
Sayın Bahçeli’nin “artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” sözünün üzerinde ayrıca durmamız gerekiyor. “Artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” ifadesi iktidar ortağı ile çeşitli “hedefler” konusunda bir anlaşma yaptıkları, mutabakata vardıkları, AYM’nin kapatılmasının ise “ertelenemez” olduğu anlamına gelmez mi? Ertelenmişti de Bahçeli “ertelenemez” olduğunu mu söylüyor?
***
Sayın Bahçeli daha önce de Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala ve Can Dündar kararlarını beğenmemiş, “Anayasa Mahkemesi’nin derhal kendisini feshetmesini, AYM Başkanı’nın da istifa etmesini” istemişti. (16 Şubat 2021)
Sorulacak çok soru var: Aynı zamanda bir akademisyen ve tecrübeli bir siyasetçi olan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin kendisini feshetme yetkisinin olmadığını bilmiyor olabilir mi?
Anayasa Mahkemesi’nin demokratik hukuk devletinin temeli olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemenin ne anlama geldiğini bilmiyor olabilir mi?
Sayın Bahçeli İktidar ortağı olmadığı dönemlerde, Anayasa Mahkemesi’ni sert sözlerle eleştiren AK Parti iktidarına her fırsatta “Anayasa Mahkemesi’nin yıpratılmaması, iç politikada tartışma malzemesi yapılmaması ve siyasi çekişmelerin aracı ve tarafı haline getirilmemesi, demokratik rejimin geleceği bakımından hayati öneme haizdir” hatırlatmaları yapıyordu.
Samimiyetimle ve bütün iyimserliğimle soruyorum. Devlet kurumlarının önemini, Anayasa Mahkemesi’nin siyasi çekişmelerin aracı haline getirilmesinin demokratik rejimin geleceği açısından hayati öneme sahip olduğunu bilen bir siyasetçi olarak Sayın Bahçeli’yi Anayasa Mahkemesi’nin kapatılacak bir hedef olarak görme noktasına getiren sebep nedir? Anayasa Mahkemeleri olmayan bir rejim düşünülebilir mi? Resmen diktatörlük olan rejimlerde bile göstermelik anaya mahkemeleri vardır.
***
Anayasa Mahkemesi’nin kararları eleştirilemez mi? Elbette en sert hatta en ağır ifadelerle eleştirebilir. Anayasa Mahkemesi vatanseverlik terazisine, sınavına konulacak bir kurum mudur? Anayasa Mahkemesi’nin vatanseverliğinin, hain olup olmadığının sorgulanması, tartışmaya açılması dünyanın neresinde görülmüştür?
Anayasa Mahkemeleri’nin yetkisi anayasa uygunluk denetimi yapmaktan ibarettir. Sayın Bahçeli istiyorsa, ortağına bir “vatanseverlik” tanımı sunsun, anayasaya konulmasını teklif etsin!...
İktidarın ve ortağının hoşuna gitmeyen bir karar verdi diye Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemek ve AYM üyelerini “vatan hainliği” ile “terörü meşrulaştırmak” gibi ağır ithamlarla suçlamak kimsenin haddi olmamalıdır. Çünkü Anayasa’da normlar ve yaptırımlar teker teker belirtilmiştir, AYM bunlara göre karar vermek zorundadır, iktidarların arzularına göre değil.
Yarım yüzyıllık bir siyasi partinin ülkenin bu kadar sorunları varken “hedef” olarak önüne “Anayasa Mahkemesi’nin kapanmasını” koymasını nasıl değerlendirmek lazım? Hele de ülke ekonomik bir dar boğazın içerisinden geçtiği, ekmeğin askıya çıktığı, vatandaşın evine ekmek götürmekte zorlandığı bir dönemde, üstelik iktisatçı bir siyasi lider önüne “hedef” olarak Anayasa Mahkemesi’nin kapanmasını koyuyor!
***
Ülkemizin Adalet Bakanı günlerdir ortalıkta yok. “Anayasa Mahkemesi’nin kararları bağlayıcıdır, kararları eleştirebilir ama uygulamak hukukun gereğidir” diyen Bakan Gül’ün günlerdir sesi sedası çıkmıyor.
Oysa en azından Adalet Bakanı Gül’ün sesinin çıkması gerekiyor değil mi? Çünkü Adalet Bakanlığı bir ülkenin anayasal düzenini korumakla yükümlü bir makam.
Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu hakkında ikinci kez verdiği “hak ihlali var” kararının gerekçesinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu, TBBM’yi, Adalet Bakanlığı’nı ve kamu gücünü kullanan bütün organları “Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesi’ne ait bir görev değildir. Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek ve tüzel kişilerin Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü” bulunmaktadır diyerek uyarmıştı.
***
Ülkemizin saygın anayasa hukukçularından Prof. Dr. Ergun Özbudun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neden suskun olduğunu soruyor ve AYM kapatılsın demenin ne anlama geldiğini şöyle açıklıyor:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yargıyı teslim alışını izliyoruz. Bahçeli konuşuyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan suskun. O neden konuşmuyor, neden Bahçeli’ye söz söylemiyor. Onu neden durdurmuyor? Türkiye’de demokratik hukuk düzenin teminatı anayasal kurumlardır. AYM kapatılsın demek, yargı bağımsızlığına doğrudan müdahalenin açıklanmasıdır. Bireylerin, kurumların temel hak ve özgürlüklerinin korunacağı, güvence altında olacağı bir hukuk düzeninden çıkışın ilanıdır. Büyük trajedi içindeyiz.”
Sayın Erdoğan neden suskun? Bu suskunluğun sebebi Sayın Bahçeli’nin “artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” sözlerinde mi saklı?!
Türkiye nereye gidiyor?
Yine de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormak isterim: Sayın Erdoğan her fırsatta yabancı yatırımcıları ülkemize davet ediyorsunuz. Oldukça cazip teklifler de sunuyorsunuz yabancı sermayeye…
İktidar ortağınızın AYM derhal kapatılsın çağrılarını duyan, AYM’nin kapatılmasının “artık ertelenemez bir hedef” olduğu sözlerini duyan yabancı yatırımcılar ülkemize gelirler mi?