Başlıktaki sözün sahibi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci. Zira Dün Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci’yi aradım. Üç sebeple:
En son Almanya Türkiye arasında yürüyen sert polemik. Karşılıklı restleşmede son durum şudur: Almanya Başbakanı Merkel diyor ki; “Türkiye ile Gümrük Birliği genişlemeyecek ve güncellenmeyecek. AB’ye üyelik kapsamında yapılan yardımları en düşük seviyeye çektik. Ekim’de Türkiye’nin kaderini konuşacağız.”
Yine 2011 yılında AK Parti’nin açıkladığı bir 2023 Türkiye Vizyonu vardı. 2023 Türkiye Vizyonunun en önemli, en çekici kısmı ekonomiye dair olan bölümdü. Zira AK Parti’nin ortaya koyduğu hedefe göre Türkiye 2023 yılına geldiğinde dünyanın ekonomisi en güçlü 10 ülkesi arasında yer almış olacaktı. İşsizlik oranı yüzde 5’e düşmüş olacaktı. Kişi başına gelir 25 bin dolar olacaktı. İhracatımız 500 milyar dolara çıkacaktı. Dünya pastasından yüzde 1,5 pay alan bir ülke haline gelecektik. 2023’e AB hedeflerinden şaşmayan bir ülke olarak girecektik. Vesaire.
29 Mayıs’ta AK Parti Genel Merkezi’nin düzenlediği iftara katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakanlarımdan 180 günlük eylem planı istedim, Haziran sonunda süreç başlayacak” açıklaması yapmıştı. Aradan 3 ay geçti ve 180 günlük eylem planı neredeyse gündemden düşmüştü. Dün Nihat Zeybekci, bakanlığına ait 15 maddelik eylem planından bahsetti.
Kendisini aradım ve bunları konuştuk. Zira Nihat Zeybekci Türkiye ile AB arasında yürüyen gerilimli süreçte hükümet içerisindeki sağduyuyla konuşan, meseleye suhuletle yaklaşan ender isimlerden birisiydi. Hala öyle. AB’ye üyelik sürecinin ‘Türkiye için vazgeçilmez hedef’ olduğunun altını bir kez daha çizen Zeybekci, çünkü diyor, AB süreci, Türkiye’nin ‘demokrasi, özgürlük, sağlık, eğitim, ekonomi, çevre, yargı, altyapı’ gibi alanlarda kalitesini artırmasına büyük katkı sağladı ve bu alanlardaki standartlarını yükseltti.
Nihat Zeybekci şunları söyledi:
“Nihai hedefimiz AB’ye tam üyeliktir. Ne olursa olsun bundan vazgeçemeyiz. Bir süreçten geçiyoruz. Ancak, Türkiye, demokrasisinde, eğitiminde, ekonomisinde, çevre duyarlığında, yargısında, milli gelirinde’ AB standartlarını yakaladığında, o gün geldiğinde yine otururuz ve tam üyelik meselesini konuşuruz. Tabi şu da var. Bizim birinci öncelikli hedefimiz AB’nin sahip olduğu tüm standartları vatandaşlarımıza sağlamış olmaktır. AB standartlarında bir ülke olmak.”
***
“Merkel’in hüküm verir gibi Gümrük Birliği güncellenmeyecek demeye hakkı yok. Sonuçta bunun kararını verecek tek yetkili ülke Almanya değil ki. Almanya AB masasındaki 28 ülkeden sadece birisi. Oy birliği gerekiyor. Bizim muhatabımız AB’dir. Ayrıca Türkiye ile Gümrük Birliği’nin güncellenmemesi bizim için elbette iyi bir sonuç değil ancak çok kötü de değil. Zira güncellenmemesi halinde, mevcut şartlarda yani dar kapsamlı anlaşma olduğu gibi devam edecek. Türkiye için şu anda değişen, daha kötüye gidecek diye bir durum yok yani.”
Araya girdim ve “Almanya Türkiye’nin AB sürecindeki anahtar ülkelerden birisi ama” dedim.
“Evet, doğru. Şöyle de bakmak lazım, Almanya şu anda bir seçim sürecinden geçiyor. Seçim sonrasını görelim. Ancak Almanya bu süreçte, sanki AB’nin yetkili tek sözcüsü gibi davranmakla hata yapıyor.”
***
“2011 yılında AK Parti olarak 2023 Türkiye Vizyonu’nu açıkladığımızda Türkiye’nin büyüme oranı yüzde altı buçuktu. Takdir edersiniz ki, bu büyüme hedefini açıkladıktan sonra da başımıza gelmeyen kalmadı. Önce Gezi olayları, ardından 17 -25 Aralık. Terör olayları. 15 Temmuz darbe girişimi. Dahası sınırımızda Suriye’de, Irak’ta yaşanan gelişmeler. Son birkaç yıldır AB ile yaşanan gerilimli süreç. Tabi bir de şu var, mesela biz bu hedefi açıkladığımızda, toplam dünya ihracat hacmi 20 trilyon dolar iken, bu oran şimdilerde 16 trilyon dolara düşmüş durumda. Dünyadaki daralmaya da bakmak gerekiyor. Hal böyle iken toplam dünya ticaret pastasından yüzde bir buçuk pay alma hedefine yaklaştığımızı söyleyebilirim. Türkiye’nin dünyanın ekonomisi en güçlü 10 ülke arasına girmesi hala bizim hedefimiz. İşsizlik yüzde 5’e düşecek dediğimizde Türkiye’nin büyüme oranı yüzde 6 idi. Her yıl bir milyon yeni insan iş gücüne katılıyor. Türkiye’nin atlattığı bütün badirelere rağmen büyüme oranlarının iyi olduğunu söyleyebilirim. Bu hedeflerimizden şaşmış değiliz.”
Gelelim Nihat Zeybekci’nin dün açıklamış olduğu, bakanlık olarak Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığa vermiş olduğu 180 günlük eylem planına. Zeybekci “180 günlük eylem planını sadece biz değil, bütün bakanlıklar verdi. Biz bir dosya hazırladık. Sonra 15 madde haline dönüştürdük ve işleme koyduk” dedi. Sayın Zeybekci’ye “Çok gizli mi paylaşılabiliyor mu, eylem planınız” dedim. Eylem planında benim dikkatimi çeken maddeler şunlar oldu:
“Dünyada Türk lirasının değerini artırmaya yönelik adımlar atılacak.
* İhracat ve ithalatın Türk lirası ile yapılması sağlanacak.
* Ülkemizin imajının dünyada yeniden itibar kazandırılmasına ve bilinirliğinin artırılmasına yönelik faaliyetlere hız verilecek.
*İhracatçının ticarette ve yatırımda giriş çıkışlarının kolaylaştırılmasına yönelik olarak ‘hususi pasaport’ verilecek.
* İhracata sağlanan finans desteği açısından Eximbank’ın dünyada bir numaralı olması yolunda çalışmalar yapılacak.
* E-ihracat geliştirilecek.
* KOBİ’lerin uluslarası arenada rekabet avantajı kazandırmak amacıyla kümelenme faaliyetleri desteklenecek. Ülkemizde Helal Akreditasyonu Kurumu (HAK) kurulucak. (Helal et kesiminde İslam ülkeleri ile bir standart oluşturma sanırım.)”