Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak 15 ay önce, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki görevinden akşamı “At izi it izine karıştı, hak ile batılı ayırt etmek zorlaştı, Allah sonumuzu hayreylesin” diyerek istifa etmişti. (8 Kasım 2020)
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasında ne yaşandı, anlaşamadıkları neydi, nasıl bir aydınlanma yaşadı da “at izi it izine karıştı, hak ile batılı ayırt etmek zorlaştı” deme aşamasına geldi bütün bunları şimdilik tam olarak bilmemiz mümkün değil.
Sayın Albayrak 8 Kasım 2020 tarihine kadar “Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaşmış durumdayız, enflasyon yüzde 6’ya inecek, 60 milyar TL tasarruf, 2 milyon yeni istihdam sağlayacaz, ekonomimiz uçuşa geçti, yükselişe geçti, her ay bir önceki aydan daha iyi olacak, Şubat Ocak’tan, Mart Şubat’tan, Nisan Mart’tan, Mayıs Nisan’dan, Haziran Mayıs’tan… Çok net söylüyorum” açıklamaları yaptı.
Görevde olduğu beş yıl boyunca “Veriler çok iyi geliyor. Yılı tahminlerden iyi bir noktada tamamlayacağız inşallah” dedi.
Sonra şapkasını aldı “Allah sonumuzu hayreylesin” deyip gitti.
Berat Albayrak bir kere “Allah sonumuzu hayreylesin” dedi, biz sabah, öğlen, akşam “Allah sonumuzu hayreylesin” duası eder hale geldik.
Zira içinde bulunduğumuz hal pek iç açıcı gibi değil, hayra alamet görünmüyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk kabinesinin açıklandığı 9 Temmuz 2018’de 4,55 TL olan dolar kuru, yeni kabinenin açıklanmasıyla 4,75 seviyesini gördü.
20 Aralık 2021’de gün içerisinde 18 TL seviyesini gören dolar, aynı günün akşamında kafasına inen sopa ile 13, 5 seviyesine geriledi diye düğün bayram yapıldı.
Allah sonumuzu hayreylesin.
Bakan Albayrak “Enflasyonun 2020’de yüzde 8,5, 2021’de yüzde 6’ya düşecek, 2022 yılında enflasyon yüzde 4,9’a düşecek” diyordu.
Enflasyon, enflasyon olalı böylesi bir canavara dönüşmemiştir. 2002 yılındaki yüzde 31,77 enflasyon için “canavar” nitelemesi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün TÜİK’in altın makas düzeltmeleriyle açıkladığı yüzde 36.08 enflasyon oranı için “köpük” “kambur” nitelemesi yapıyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, evleriniz ışıl, ışıl olacak, yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda, tuttuğunuz altın, dokunduğunuz ipek olacak, işlerden iş beğeneceksiniz, işsiz işe, evsiz eve kavuşacak vaadiyle getirilmemiş miydi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “milletine vaat ettiği” Türkiye tablosu bu muydu, dikensiz gül bahçesine dönüşmeyecek miydi ülkemiz?
Hayat standartlarımız yükselmeyecek miydi, refah seviyemiz Avrupa standartlarına ulaşmayacak mıydı, en azından yaklaşmayacak mıydı?
Ne oldu?
AK Partili siyasetçiler cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin faydalarını kalem kalem saya saya bitiremiyorlardı, enflasyonun üzerine beton dökülecek, ülke şaha kalkacak, işsizlik, yoksulluk bitecek, istihdam artacak, Türkiye’nin yıldızı parlayacaktı, yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi haline gelecekti.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hükümet sisteminin “en büyük kazananı halk olacak, vatandaş faydasını doğrudan hissedecek” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her gün yeni bir güne uyanıyor, o gün yeni söyledikleri geçerli oluyor, sonra günün bitmesiyle birlikte o açıklamalar da eskimiş oluyor, geçerliliğini yitiriyor, anlamsızlaşıyor ama biz yine de hatırlatalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 Haziran 2018’de CB sistemini anlatmak için bir televizyon programına katılmıştı. Programın sunucusu “Efendim izleyiciler arasında bu hükümet sisteminin bana doğrudan ne faydası olacak şeklinde sorular geliyor, cevaplamak ister misiniz?” diye sormuştu. Sayın Erdoğan’ın bu soruya yanıtı şöyle olmuştu:
“Ülke ekonomide büyük bir sıçramayı gerçekleştirecek. Ekonomideki sıçramanın neticesi nereye olacaktır? Halka olacaktır.”
Ve sıralamıştı. Milli gelirimiz ne kadar olacak, işsizlik oranı ne olacak, paramızın değeri nasıl artacak. Doların, faizin, enflasyonun beli nasıl kırılacak.
Özetle Erdoğan “verin yetkiyi görün etkiyi” demişti.
Bir de şunu hatırlatmakta fayda var: Cumhurbaşkanı Erdoğan CB sistemiyle ilgili şu ahitleşmeyi de yapmıştı:
“İşte buradan, şimdi buradan milletimle ahitleşiyorum: Ahdim olsun ki, yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerimizi alacağız. İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek. İstihdam artışını sağlayacak yeni fabrikalar açacağız, işsizlik bitecek. Ahdim olsun ki, faizler, enflasyon ve cari açık düşecek. Türkiye ekonomisi dış şoklara ve finansal saldırılara dirençli hale gelecek. Dar gelirli vatandaşlarımızın hayat standartları yükselecek, vergi sistemi adil hale gelecek. Dar gelirli vatandaşlarımızın üzerindeki vergi yükü düşecek.”
***
Faiz düştü mü? Enflasyon düştü mü? Vatandaş bugün aldığı sütü, peyniri, yumurtayı yarın marketten aynı fiyata alabiliyor mu?
Halk evinde gönlü rahat ısınabiliyor mu? Doğalgazı eli titremeden açabiliyor mu?
Dar gelirli vatandaşların hayat standartları yükseldi mi, bir kuru ekmeğe bile muhtaç hale mi geldiler?
Hangi çağda bir hükümet halkına 210 kw sınırlaması getirir?
Sanayicisini, hane halkını, esnafını canından bezdiren bir hükümet sisteminin iyi olduğunu kim söyleyebilir?
Nitekim ülkenin kötü yönetildiğini düşünenlerin oranı yüzde 62.8.
Ülkede erken seçim isteyenlerin oranı yüzde 56.4.
Ülkenin yüzde 66.2’si Türkiye’de acil çözülmesi gereken sorunların başında ekonomik kriz olduğuna inanıyor.
Gençlerin yüzde 90’ı Türkiye’de kendisine bir gelecek göremiyor. Yabancı yatırımcıları bırakın yerli yatırımcılarımız bile ülkemizden gitmeye başladı.
2018’de Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğinden beri Türkiye’nin iki yakası bir araya gelmiyor.
Vatandaşın bugünü dününden daha iyi değil, yarını da bugününden iyi olmayacak, her geçen gün gördüğünden daha geriye düşen bir vaziyette.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ “Hayat pahalılığı başta olmak üzere, bu tür olayların önümüzü kesmesine izin vermeyeceğiz. Vatandaşı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Muhalefetin spekülatif elektrik ve doğalgaz gayretlerini boşa çıkarmak gerekiyor. Muhalefetin yaygarasını kopardığı gibi bir durum söz konusu değil. Ülkemizin ayağına vurulan her pranga gibi faiz, döviz kuru, enflasyon prangasını da parçalayıp atacağız” diyor. (11 Şubat)
Hayat pahalılığını yapan kim? Vatandaşı makarna bile alamaz hale gelmesinin sorumlusu muhalefet partileri mi?
Vatandaşları “elektrik faturasını, doğalgaz faturasını ödeyemez” hale muhalefet partileri mi getirdi? Sayın Erdoğan Beştepe’ye sesini duyurmaya çalışan halk gerçek değil mi? Muhalefet partilerinin çıkardıkları yaygara mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan samimiyetle şu soruyu cevaplayabilir mi?
Sayın Erdoğan enflasyona ezilmiş olmanın ölçüsü nedir?
Vatandaş daha hangi durumda olursa, enflasyon ezmiş kabul edilecek?
Sahiden de bunun ölçüsü nedir?
Bu enflasyonu kim hortlattı?
***
Bütün bunlardan daha vahim olan şu: Halkı sefalet düzeyine düşüren krizden nasıl çıkılacağını anlatan yok!
Erdoğan ve arkadaşlarının söyledikleri hamaset…
Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak bir ekonomik program, bir reform paketi ortaya koyamıyorlar. Bir reform paketi ortaya koyamadıkları gibi bir de çıkıp vatandaşın gözünün içine baka baka “Elektrik zamlarını devlet yapmıyor” diyorlar. (Mahir Ünal)
Geçen hafta Hazine’nin yüzde 7.25 faizli 3 milyar dolar borçlandı!
Yunanistan yüzde 1 faizle borç bulabiliyor, biz yüzde 6’larla borçlanıyorduk artık yüzde 7’lere çıktı…
Çünkü iktidar, ülkeyi düzlüğe çıkacağı konusunda yatırımcıların güveneceği bir program ortaya koyamıyor. Böyle olunca da “risk primi” yüksek seyrediyor, ona göre de Türkiye yüksek faizle borç bulabiliyor!
Bu yüzden, 2020 bütçesine Erdoğan 224 ne kadar ödenek koydu, biliyor musunuz? Tam 224 milyar lira!
Türkiye bu kadar faizci bir iktidar gördü mü?
Acaba Berat Albayrak bu kötü gidişi gördü de ondan mı bırakıp gitti ve bundan mı “Allah sorunumuz hayretsin” diye yazdı görevden “affını” duyuran açıklamasına?
Bilmem ama evet, Allah sonumuzu hayreylesin!