Cümleyi şöyle tamamlayayım…
Şimdi nasıl bir “başkanlık sistemi”ne geçmiş olacağız?
***
Türkiye’nin bir sistem değişikliğine mutlak surette ihtiyacı olduğuna ve parlamenter sistem defterini bir daha hiç açmamak üzere kapatması gerektiğine inananlardanım.
Esaslı bir sistem tartışması yapılması gerekiyordu ki, yapılmadı.
CHP’nin hanesine ülkemize katkısından dolayı bir artı (!) olarak bunu da yazabiliriz!
Türkiye’nin sistem sorununu ‘kişi minderine’ çekmeyi başardı ve CHP sayesinde Erdoğan’ı sevenler ve Erdoğan’ı sevmeyenler olarak bölünen bir tartışmaya dönüştü!
Kamuoyunda sağlıklı bir sistem tartışması maalesef yapılamadı.
Gelinen noktada, AK Parti Grubu’nun imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Anayasa Değişikliği Teklifi, Anayasa Komisyonu’nda görüşülüyor.
Görüşülüyor demek ne kadar mümkün bilmiyorum. Sanırım CHP ve AK Parti arasındaki ağız dalaşı eşliğinde Anayasa Değişikliği Teklifi maddelerinin oylandığını söylemek daha doğru.
Sahi, Meclis’teki tüm milletvekilleri Anayasa Değişikliği Teklifi’ndeki maddeleri okumuşlar mıdır? Koşulsuz destek verenler neyi desteklediklerinin ve cepheden karşı çıkanlar neye karşı çıktıklarının farkında mıdırlar?
Meclis’teki o harala gürele arasında AK Parti’nin eski bakanlarından Prof. Dr. Ömer Dinçer’in şu haklı sorusunu bir an olsun düşünmüşler midir?
“Anayasa teklifinde kuvvetler ayrımı nerede?”
Mesela Adalet Bakanı Bekir Bozdağ?
Mesela kırk yıldır ‘kuvvetler ayrılığı başkanlık sisteminde’ var diyen, ‘başkanlık sistemi’nin yılmaz savunucusu Prof. Dr. Burhan Kuzu?
Mesela ‘başkanlık sistemi’ gelsin diye Türkiye turnelerine çıkan, ‘başkanlık sistemi’ kitapçığı hazırlatan İçişişleri Bakanı Süleyman Soylu?
Mesela...
En azından bu isimler? Bizlere Anayasa Değişikliği Teklifi’nde ‘kuvvetler ayrımı’nın nerede olduğunu anlatabilirler mi? Gösterebilirler mi?
Çünkü…
Bu isimler ‘parlamanter sistem’in kötülüğünü, garabetini anlatırken diyorlardı ki; “parlamenter sistem kötü, çünkü kuvvetler ayrımı yok. Kuvvetler ayrımının olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz.”
“Başkanlık sistemi iyi, çünkü kuvvetler ayrımının en belirgin en net olduğu sistem başkanlık sistemidir.”
Bakınız…
Prof. Dr. Burhan Kuzu: “Bu Anayasa’da demokrasinin ‘D’si yok, çünkü kuvvetler ayrılığı yok. Eğer kuvvetler ayrılığı varsa yasama, yürütme ve yargı organları daha iyi çalışır. Bir ülkede bütün gücü bir adama verdiğiniz zaman bu güçler kötüye kullanılabilir.”
Prof. Dr. Mustafa Şentop: “Parlamenter sistemde sanki yasama temel fonksiyonlarını yerine getiriyormuş gibi bir görüntü verse de gerçekte bunları yapamıyor. Neden? Çünkü parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı yok. Başkanlık sisteminde ise tam bir kuvvetler ayrılığı var.”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: “Herkes kuvvetler ayrılığı olsun istiyor, o zaman kuvvetler ayrılığının olduğu sistemin adı başkanlık sistemidir. Parlamenter sistemde kuvvetler ayrı falan değildir. Başkanlık sistemine karşı çıkanlar kimseyi kandırmasın, Türkiye’de şu anda yasama, yürütme, yargı ayrı mıdır? Değil. Bu ancak başkanlık sistemiyle mümkün olacak.”
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum: “Mevcut sistemimizde kuvvetler ayrılığından değil ancak kuvvetler karmaşasından bahsedebiliriz. Başkanlık sistemi katı kuvvetler ayrılığı prensibine dayandığı için kuvvetler ayrılığı daha da güçlenecektir.”
Abdülhamit Gül: “Kuvvetler ayrılığını takip eden ve millet iradesini egemen kılan, vesayet iradesini ortadan kaldıran bir Anayasa değişikliği yapacağız.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Parlamenter sistem Türkiye’deki bürokratik sistemin ehlileştirilmiş şeklidir. Parlamenter sistemde ancak lider demokrasisi olur. AK Parti iktidarı döneminde kuvvetler ayrılığı ilkesi, Cumhuriyet tarihinde hiç kuvvetlenmediği kadar kuvvetlenmiştir.”
Başbakan Binali Yıldırım: “Yeni getirilen yönetim sistemimizde kuvvetler ayrılığı net bir şekilde ortaya konulmuştur.”
Sahiden, en azından bu isimler ne düşünüyorlardır? Anayasa Değişikliği Teklifi’nde bu isimler de ‘nerede bu kuvvetler ayrılığı” falan diyorlar mıdır?
***
Kuvvetler ayrılığı ilkesini bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan sorunlu gördü; hatta başbakanlığı döneminde ‘kuvvetler birliği’ni savunmuşluğu bile var…