ABD’nin yeni başkanı Donald Trump görevini teslim aldı. Artık Donald Trump ABD’nin en popüler, en gözde AVM marka ismi değil. O artık ABD’nin seçilmiş başkanı.
Trump’ın yemin töreninde yaptığı konuşma ve o konuşmada oldukça popülist bir söylem olan şu sözleri ABD halkı ile bir bağ kurabilmesi açısından önemliydi:
“Bugün sadece yönetim bir partiden diğerine geçmiyor. Washington’da artık hakimiyet ABD halkındadır!”
Ne kadar tanıdık sözler değil mi?
Ancak bunun bizim ülkemizde ciddi ve gerçekçi bir karşılığı olmasına rağmen ABD’de bir karşılığı yok.
Tam da bu yüzden zaman zaman politikacıların başvurduğu popülist söylem olmaktan öteye geçmiyor! Çünkü Trump ABD’nin 45. Başkanı olarak seçildi.
Ve mevcut seçim sistemiyle, mevcut yasalarla başkan oldu.
Yani Trump, ABD’de sorunlu bir sistemin, statükocu bir yapının değişmesiyle birlikte başkan falan seçilmiş değil.
Trump, ABD’nin statükocu yapısıyla, darbeci anayasasıyla falan çarpışa çarpışa başkan seçilmedi.
Beyaz Saray da ABD derin yapısının ancak beyaz ABD’lilere teslim ettiği bir makam değildi!
O yüzden Trump’ın ‘Washington DC’yi bugün aldım ve ABD halkına veriyorum” demesi gerçeklikten uzak bir söylem...
Obama yönetimin eleştirilecek yönleri oldukça fazla. Hatta Obama yönetiminin, sadece Suriye’de hergün yüzlerce masum Esad’ın kullandığı kimyasal silahlarla ölürken kulağının üstüne yatması bile onun yatacak yeri olmadığının bir kanıtıdır.
Evet, kötü yönetti.
2008 yılında Kahire’deki konuşmasında Müslüman dünyaya “Yeni bir başlangıçtan” bahseden, “Değişimden korkmayın” diyen Obama yönetimi sadece Türkiye için değil, İslam dünyası için de bir hayal kırıklığıdır.
Ancak şu değil!
Obama gitti, ABD’de yönetim halka geçti. Milli irade hakim oldu!
Geçelim...
Trump seçimi kazandığı günden bu yana ABD’de protestolar durmuyor. Sandık sonuçları açıklandığı anda on binlerce Amerikalı sokaklara döküldü. Hatırlayacaksınız daha ilk gün protesto edenler arasında başörtülü bir kız vardı. Arkadaşına sarılmış ağlıyordu.
Seçim kampanyası boyunca Müslümanları aşağılayan, Müslümanlara ABD’ye giriş yasağı koyacağını vaat eden bir ismin sandıktan başkan olarak çıktığını gören ‘o başörtülü’ kızın ve daha nicelerinin korkusunun, endişesinin yersiz olduğunu kim söyleyebilir ki?
Her ne kadar seçim kampanyası boyunca kendisine ait internet sitesi ve kullandığı sosyal medya hesabında yer alan ‘Müslümanları aşağıladığı, tehdit ettiği ve açıktan mesafe koyduğu’ sözlü ve sesli kayıtlarıyla ilgili olarak seçim sonrasında okkalı bir temizlik yapmış olsa da...
Trump’ın yemin töreninde kendisinden önce hiçbir başkanın kullanmadığı “İslami terör’ kavramını kullanması gösterdi ki: Taç giyen baş akıllanabilir, evet, ancak istisnaların olabileceği de bir hakikat!
Görevi devraldığı daha ilk günde, ilk anda, ilk saatte kullandığı ‘İslami terör’ kavramı önümüzdeki sürecin Müslümanlar için, İslam dünyası için bir hayli sancılı olacağını gösteriyor.
Kabul edelim ki, ABD’deki seçimler ve kimin başkan olacağı sadece ABD halkını ilgilendirmiyor, ABD’nin kaderini belirlemiyor. Tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor.
Ancak ‘Obama dönemini büyük bir hayal kırıklığı olarak’ gören Türkiye’yi daha yakından ilgilendiriyor.
Özellikle iki husus:
FETÖ liderini Türkiye’ye teslim mi edecek? Kulağının üstüne mi yatacak!
Türkiye FETÖ lideri konusunda ısrarını sürdürdüğü zaman nasıl bir tepki gösterecek?
Ve Suriye konusunda Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetecek mi?
“İslami terör” derken neyi kastetti?
Bu kavrama Türkiye’nin tepkisi ne olacak?
ŞU DA İŞİN EĞLENCELİ KISMI...
Bir yanıyla da Trump renkli bir sima. Biraz ele avuca gelmeyen çocuk gibi. Durdurulamıyor. Kendisine hakim olamıyor. Sinirlendiği zaman hemen sosyal medya hesabına sarılıyor. Danışmanlar siliyor, Trump yazıyor. Danışmanlar toparlıyor, Trump yine yazıyor.
Trump’ın danışmanlarına tipik bir Türk söylemi ile seslenelim mi:
Sizin de işiniz çok zor be!
Öyle ya... Düşünsenize ele avuca sığmayan, aklına ne gelirse söylenmekten çekinmeyen, sinirlendiği anda ‘aşağılama’, ‘dil çıkartma’, ‘nanik yapma’ artık Tanrı ne verdiyse onu yapıyor.
Ve üç saat uyuyor.
Kim nasıl baş edebilir bu durumda!
Zor iş be hakkaten!
Bu arada bütün dünya kamuoyu olarak ‘danışmanlar ve başkan’ arasındaki çatışmaya tanıklık edebiliriz ve bu hal bir sit-com’a dönüşebilir.
Bir örnek verelim isterseniz...
Amerika Başkanı Trump, ülke genelinde yüzbinlerce kişinin katıldığı protesto eylemlerine twitter hesabı üzerinden oldukça alaylı bir üslupla tepki gösterdi: “Sabah protestoları izledim ama bana öyle geliyor ki daha yeni seçim oldu. Bu insanlar niye oy kullanmadı?”
İki saat sonrada “Barışçıl protestolar demokrasimizin ana karakteridir” tweeti geldi!
Bunlara daha çok şahit olacağız.