AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun çıktığı bir televizyon programında “Ekonomide problem yok diyemeyiz ama Türkiye’de ekonomik kriz yok, işsizlik konusundaki şikayetler de gerçeği yansıtmıyor” demiş.
Sorgun’a göre Türkiye’de işsizlik sorunu değil, iş beğenmeyen vatandaşlar sorunu var. Şöyle diyor:
“Sanayiye gidiyorum. Sanayici ‘Eğer Suriyeliler olmazsa sanayi bitti’ diyor. Ağır iş kollarında çalışanların çoğu nereli? Suriyeliler. Köylere gidiyoruz, ‘Afganlılar olmazsa, köylerde çoban yok’ diyorlar. Bize ‘yandım, bittim, işsizim, açım’ diye gelenler oluyor. Bir işadamını arıyorum ‘Birini göndereceğim’ diyorum, ‘hemen gönder’ diyorlar. Bize iş için gelenler sonra ‘belediye olmaz mı, hastane olmaz mı’ diyor. Bu iş beğenmeme. ‘Ben asla tulum giyemem’ diyorlar. ‘08.00-17.00 çalışacağım, cumartesi – pazar tatil olacak, önümde internet açık olacak’ diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.”
Türkiye’deki işsizlik oranını İbrahim Kahveci “Yerli ve Milli İşsizlik” başlıklı yazısında şöyle açıkladı: “Ülkede geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyon kişiyi aştı. Ve geniş tanımlı işsizlik oranı da yüzde 30’u geçti.” (11.11.2020)
Korkunç bir rakam. Yani bugün ülkemizde her üç kişiden birisi işsiz durumda.
Sayın Sorgun, 10 milyon vatandaşın işsiz olduğu ülkemizde “işsizlik şikayetleri gerçeği yansıtmıyor” diyor. Sayın Sorgun 10 milyon insanın işsiz olduğu ülkemizde “işsizlik sorunu değil, iş beğenmeme sorunu var” diyor…
Siz hiç çevrenizde işsiz olup da iş beğenmeyen, bulduğu işe burun kıvıran, çoluğu çocuğu ekmek bekleyen birinin cumartesi -pazar çalışmam pazarlığı yaptığını duydunuz mu?
AK Parti milletvekili, hiç kimsenin asla duymasının mümkün olmadığı şeyleri anlatıyor ve gerçeklikten kopuk laflarına da “tespit” diye inanılmasını istiyor.
Sayın Sorgun’un bu sözleri tartışıldı, tuhaf bulundu, ama şunu söylemeliyim ki bu sözleri ilk kez sarf eden, sorunun ana kaynağını “iş beğenmeme” olarak gösteren ilk kişi değil.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017 yılında Erzurum il Danışma Toplantısında şöyle demişti:
“İşsizim diyorlar, hadi iş buyur gel diyorsun, gelmiyorlar, iş beğenmiyorlar. Enteresandır insanımızda iş beğenmeme hastalığı var. İş var ama gitmiyorlar.”
15 yıldır Türkiye’yi aralıksız yöneten Sayın Erdoğan, yönettiği ülkedeki 3 buçuk milyon işsizliği bu sözlerle açıkladı, faturayı vatandaşa kesti.
Erdoğan’ın o sözlerini o salonda dinleyenler ve alkışlarlar arasında mutlaka komşusu, yeğeni, hatta belki de kendi çocuğu işsiz olanlar da vardı.
Sayın Erdoğan’ın bu sözlerinden bir yıl sonra Türkiye erken genel seçimlere gitti.
İşsizlik hatırlandı. Vatandaş velinimet oldu.
Hiç kimse çıkıp da “Ama siz de iş beğenmiyorsunuz, bizim insanımızda iş beğenmeme hastalığı var” falan demedi.
İşsizlik sorununun müsebbibi olarak bu kez “parlamenter sistem” gösterildi. Parlamenter sistem olduğu için bu ülkede bu kadar işsizlik var denildi.
Vatandaşın önüne Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni koydular.
Avrupa ülkeleri örnek gösterildi “Neyiniz eksik, hele bir bu sisteme geçelim, yaşam standartlarınız Avrupa ile aynı olacak” denildi.
Verin oyunuzu, iş bulun, ev alın, ocak alın dediler.
“Bu sisteme oy verirseniz ülkeyi uçuracağız” dediler, “enflasyonla, faizle, dövizle nasıl mücadele ettiğimizi göreceksiniz” dediler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde “paranız altın değerinde olacak” dediler.
***
Yüzde 51.4 ile kabul ettirdikleri sistem birinci yılında arıza sinyalleri verdi.
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik çıktı “sistemde yer yer kireçlenmeler, bazı yerlerinde de tıkanmalar oluştu” dedi. İktidarın milletvekilleri CB hükümet sisteminde kendilerini “Züğürt Ağa” gibi hissettiklerinden şikayet etmeye başladılar.
İşsizlik aldı başını gitti. AK Partililer TÜİK verilerine rağmen Türkiye’de işsizlik sorunu olduğunu kabul etmediler, inkar ettiler, görmezden, duymazdan geldiler.
Sonra Sayın Erdoğan partisinin grup toplantısında Türkiye’deki 5 milyon işsizliğin nedenini şöyle açıklamıştı:
“Eğitim düzeyinin yükselmesinin etkisiyle işsizlik rakamlarımız nispeten yüksek çıkıyor. Mesele iş gücüne katılım oranının eskisine göre çok daha fazla yükselmiş olmasıdır. Eskiden ülkemizde çalışma çağına gelen nüfusun bir kısmı iş aramadığı veya aile şirketinde çalıştığı için istihdam istatistiklerine girmiyordu. Şimdi eğitim düzeyinin de yükselmiş olmasının da etkisiyle çalışma çağına gelen hemen her kadın ve erkek vatandaşımız iş arıyor. O yüzden veriler nispeten yüksek çıkıyor.” ( 19 Kasım 2019)
***
Siz böyle bir denklem gördünüz mü? Ülkemizi yönetenlere göre çalışma çağına gelenler “hemen iş aramasalar” sorun olmayacak, işsizlik oranının yüksek çıkıyor olmasının sebebi çalışma çağına gelenlerin hemen iş aramaya başlamalarıymış!
Dünyanın başka hiçbir yerinde böylesi bir izahı duymanız mümkün değil.
Burası Türkiye!
Normalde eğitim yükseldikçe istihdam artar, bizde eğitim yükseldiği için işsizlik artmış!
Görüldüğü gibi eğitim düzeyi en yüksek ülkeler, Japonyalar, Almanyalar istihdamda en iyi ülkeler iken bizde tam tersi! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle bizim ülkemizde eğitim düzeyinin yükselmesi işsizlik oranlarını yükseltiyor!
***
Yani…
Yanisi aslında AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’un sözlerinde şaşıracak bir şey yok.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın eve ekmek götüremediğini söyleyen vatandaşa “abartma, al keyif çayı iç” dediği… Beş milyon işsizliği “Bizim inşamızda iş beğenmeme hastalığı var, çalışma çağına gelenler hemen iş aradığı için işsizlik oranları yüksek çıkıyor” sözleriyle açıklarken…
Ne söyleyecekti AK Partili Ahmet Sorgun, “Türkiye’de işsizlik sorunu var, bizim hükümetimiz ülkeyi kötü yönetiyor, ekonomik kriz var mı” diyecekti, değil mi!?
Gerçekten tuhaf günlerden geçiyoruz.