Hikâyenin tamamını anlatmaya gerek yok, Patriot hava savunma sistemini biz Suriye’de iç savaş çıkınca duyduk. Müttefiklerimiz bizi Suriye’ye karşı korumak için galiba Maraş’ta bu füze sistemlerinden konuşlandırdılar. Sonra da Suriye meselesi farklı bir mahiyete büründürüldü, bu sefer de söküp gittiler.
Patriot’un Türkçe’si “vatanperver”. Yeni dille “yurtsever” diyelim istersiniz. Güçlü bir hava savunma sistemi. Türkiye gibi stratejik bir mevkide bulunan bir ülkenin savunmasını güçlü tutması şart. Savunma gücü saldırma gücü olmadan çok da işe yaramaz.
Çirkin (ve saldırgan) ABD, ittifak, stratejik ortaklık filan tanımıyor. Daha doğrusu onun bölgemizde tek gerçek müttefiki ve stratejik ortağı var: İsrail! ABD siyasetinin İsrail odaklı ve öncelikli olduğundan şüphe yok. Zaten bu gerçek sürekli ilân edilip duruyor. Bizim bildiğimiz bütün ABD başkanları ağlama duvarına muhatap edildi, görüntü olarak da siyonist devlete desteklerini teyid ettiler.
Tamam; Türkiye Devleti güçlü olsun, ülkesini savunsun, vatanperverlik onların da hakkı! Bu hak İsrail’i tehdit edecek seviyeye gelmemek şartıyla! Türkiye’nin son yıllarda bu tehdidi aşan bir yola girdiğini görmemek mümkün değil. Tabii büyük müttefikimiz bunu biliyor ve tedbirlerini alıyor. Suriye’deki PKK uzantısı örgüte binlerce tır yardım gönderilmesi bunun Suriye iç savaşında kullanılacağı anlamına mı geliyor?
Diyelim ki öyle. Tramp “İŞİD’in işi bitti” demedi mi? Öyleyse yardım neden sürdürülüyor? Türkiye sürekli tehdit ve taciz altında olmalı! İsrail’in güvenlik sınırı Türkiye’den başlıyor.
ABD Siyonist devleti güçlendirici desteğini neden sürdürüyor?
Güvenlik bakımından İsrail bütün dönemlerin en iyi konumunda. Etrafında hiç bir güç onu tehdit edecek durumda değil. Siyonist devletin “Müslüman” Arap müttefikleri de işin artısı. Suriye’deki durum Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirmesi için gerekçe oluşturdu. Patriot talebi ABD ve NATO içinde çözülemedi. Türkiye önce Çin’den hava savunma sistemi almak istedi. Bunun önüne geçildi. Sıra şimdi Rusya’dan alınacak hava savunma sisteminin engellenmesinde.
ABD Savunma Bakan vekili bir mektupla Türkiye’ye Amerikan tehdidini resmen ifade ediyor. Bu mektup 1960’lardaki başkan Johnson’un mektubu ile kıyaslanmak isteniyor. Johnson o zaman Türkiye’ye “NATO silahlarını Kıbrıs’ta kullanamazsın”, demişti. İsmet İnönü de elinden bir şey gelmediği için “yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu dünyada yerine alır” diyebilmişti. Batı ittifakının Sovyet tehditi ile sınırlı olduğu o zaman kafamıza dank etmişti.
Şimdi yeni bir dünyanın eşiğinde miyiz?
Belki yeni bir dünya kurulmadı daha. Fakat eski dünya sisteminin bu şekilde devamı da mümkün görünmüyor. ABD İsrail bagajından kurtulabilse, güç dengeleri üzerinde daha fazla söz sahibi olabilir. Fakat bunun kolay olmadığı ortada. Türkiye için mesele kilit bir önem kazanıyor. Bir asır önce müttefikler Osmanlı devletini Almanya’ya ittiler adeta. Sonra anlaşıldı ki, Osmanlı devletini parçalama planı üzerinde ittifak etmişler. Şimdi hava savunma sistemi üzerinde sürdürülen tartışma o zaman İngiliz tersanelerinde yapılmakta olan savaş gemileri üzerinden yürütülüyordu. Sonunda İngiltere bedeli ödenmiş savaş gemilerini vermedi.
F-35 konusu ile âşikar bir benzerlik var. Şimdi ABD’nin en görünür tehditi, F-35’ler üzerinden. İmalat ortağı olduğumuz, bedelini ödediğimiz uçaklar ABD’de rehin.
Türkiye’ye hakkı verilmezken İsrail en az 9 adet F-35’i envanterine almış ve kendi iddialarına göre, ilk defa savaşta kullanmışlar! Türkiye’nin F-35’e sahip olmasının İsrail için tehdit oluşturduğu bizim görüşümüz değil. Siyonist devlet Türkiye’nin F -35’e sahip olmasını tehdit olarak algılıyor. Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması durumunda, Türk firmalarından boşalacak üretim alanını İsrail firmalarının doldurabileceği belirtiliyor.
Burada, hava savunma sistemi krizinin esasında F-35 krizi olduğu söylenebilir. Türkiye’nin İsrail’i tehdit etmeyecek konumda tutulması gerekiyor. İsrail Türkiye’ye saldırırsa, bunun önlenememesi ve fakat Türkiye’nin bir karşılık verme gücünden yoksun bırakılması işin esası.
Vatanperver’in yerini S-400 tutabilir; fakat saldırı gücü olmayan bir ülkenin böyle bir savunma sistemine ihtiyacı olar mu? O ayrı bir bahis!