Trabzon, Türkiye’nin binlerce yıllık tarihi üzerinde oturan nâdir şehirlerden. Hatırı sayılır bir kısmı ayakta kalan muhteşem surları, hâlen kullanılan bazı Osmanlı öncesi eserleri bu tarihiliğin sahiciliğini öne çıkarıyor. Bu Osmanlı öncesi eserlerden biri çok iyi bilinir: Ayasofya Camii. İstanbul’un Fâtihi, aynı zamanda Trabzon’un da fâtihidir! Fâtih İstanbul’u fethederek Doğu Roma’ya son vermiştir vermesine de Trabzon’da hâlâ Kommenos hanedanı hüküm sürmektedir. Bu her hâl ü kârda bir devam etkisi uyandırabilir. Sekiz yıl sonra zahmetli bir sefer ihtiyar edilir ve Trabzon da uzun bir kuşatmadan sonra sulhen Osmanlı topraklarına katılır. Fâtih, İstanbul’un fethinden sonra nasıl Ayasofya’yı cami olarak vakfettiyse, Trabzon Ayasofya’sını da aynı şekilde câmiye tahvil etmiştir.
Tabiî bir zamanlar nasıl İstanbul Ayasofya’sı müzeye çevrildiyse, Trabzon Ayasofya’sı da müze yapılmıştır! Neyse ki hakkında kararname olmadığı için Vakıflar idaresi Fatih’in emanetini 2013’de cami olarak ibadete açmıştır. Bilebildiğim kadarıyla Trabzon’da Ortahisar ve Yeni Cuma camileri de Osmanlı öncesi yapılardır.
Trabzon’un Osmanlı döneminden devreden cami, medrese, türbe, bedesten, han, idari yapılar ve hatta sivil binaları bir hayli fazladır. Bu şehirde tarihin önünden, yanından geçmek değil içinden de geçilebilir, hatta içinde yaşanabilir.
Mimarî varlığı şehirleri tanımak için elle tutulur, gözle görülür önemli unsurlardır. Bunların şehrin maddesini tanımaktaki değeri tartışılmaz. Şehirleri böyle okumak elbette faydalıdır, fakat kitaplardan okumak doğru ve derinlemesine bilgilenme açısından çok daha yararlı olabilir.
“Trabzon’la ilgili bir kütüphane dolusu eser vardır”, desek belki abartmış oluruz. Ama hayli yayın olduğu tartışılmaz. Bildiğimiz kadarıyla ilk şehir tarihlerinden biri Trabzon’a aittir. İyi bir okuyucu bunlardan yararlanarak Trabzon’u derinlemesine tanıyabilir.
Benim şehirleri tanımada önemsediğim bir yol da o şehrin yetiştirdiği büyük şahsiyetlerdir. 20. Yüzyılda yetişen ve zihnimizde yer eden önemli bir hayli Trabzonlu şahsiyet var. Ben üçü üzerinden bir tanıma denemesi yapmak istiyorum.
Bunlardan birincisi 39 yaşında şehid edilen bir hürriyet kahramanıdır. Trabzonlular Ali Şükrü Bey’den söz ettiğimi tahmin etmişlerdir. Ali Şükrü Bey’in düşünceleri ve değerleri uğruna hayatını feda edeceği şüphe götürmez. Birinci Meclis’in bu kahraman meb’usu, bu ataklığı yüzünden mimlenmiş, hakkında bir anlamda idam fermanı çıkarılmıştır. Tabii işin içinde hukuk, mahkeme filan yoktur. Buna rağmen infaz gerçekleştirimiştir. Bu katil hadisesi 1923 yılında Türkiye’yi derinden sarsmış, Ankara’da katledilen Ali Şükrü Bey’in cenazesi o zamanın şartlarında uzun bir yolculukla memleketi Trabzon’a getirilmiştir. 40 Yıldır Trabzon’a gidip gelen birisi olarak onun Boztepe yamacındaki metruk kabrini defalarca ziyaret etmişimdir. Bu müessif hadisenin yüzüncü yıldönümüne yaklaşırken Trabzon’da nasıl bir kabirle karşılaşacağımı bilmiyordum. Meğer sütunlu, kemerli, kubbeli bir açık türbe yapılmış. Trabzon’un kadirşinaslığını anlamak için anlamlı bir adım atılmış.
Trabzon deyince bir sözlükçü olarak aklıma gelen ilk isim Cudî Bey’dir. 1980’li yıllarda İstanbul’da, Sahhafları kurcalarken onun Lügat-i Cudî’si ile karşılaşmıştım. Nadir bulunan bu sözlük benim kütüphanemde mutena bir yere sahip oldu. Çünkü 1. Dünya Savaşı öncesi basılan bu sözlük ardından gelen Rus işgali sırasında muhtemelen muhafaza edilmekte olduğu depoda zayi olmuştu. Trabzonlu dostlarıma Lügati Cudî’yi binbir tenbihle üçer beşer günlüğüne vermiştim. Cudî Bey Trabzonlu, muallim yani öğretmen. Sözlüğü de Trabzonlu! Bu ne demek? Yayınıcsı Trabzonlu, matbaası Trabzon’da. “Tab ve nâşiri: Trabzon’da Kitabhane-i Hamdi. Trabzon’da uzun sokak caddesi.”
Bu yazıda ancak bir isimden daha söz edebileceğim. O da Halil Nihad Boztepe. Uzun süre Trabzon milletvekiliği yapan ve Ankara’da bu görev üzerindeyken vefat eden Boztepe’nin Trabzon’da kabri yok, ama kütüphanesi var! Bir gidişimde yanından geçmiştim de kapalı olduğunu söylemişlerdi. Son bilgi: Kapalı değil, metrukmuş! Şunu söyleyebilirim: Bu kütüphaneye kitap okumak için gidilebileceği gibi Trabzon’u okumak için de gidilebilir. Çünkü Boztepe yamacında şehri temaşa etmek için en uygun mekânlardan biri!
(Yarın Halil Nihad’ın çok önemli bir eserinden söz edeceğim.)