Geçen hafta Malatya’ya niyetle yola çıktık, kısmette Maraş da varmış. Hemen “Kahraman” sıfatını unuttuğum sanılacak. Unutmuş değilim, Maraş’ın kahramanlığı elbette unutulmaz. Daha Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılmadan iki buçuk ay önce, 12 Şubat 1920’de Maraş halkı işgalci Fransızları ve işbirlikçisi Ermeni komitacıları kovmuştu. Millî Mücadele’nin seyrini haber veren bir başarıydı bu.
Maraş’ın arkeoloji literatürüne girişi bildiğim kadarıyla Hitit döneminden kalma arslan heykeli iledir. Maraş’ın Millî Mücadele’deki etkisi böylece aslan imajıyla birleştirilmiştir sanıyorum.
Maraş’a davet sebebimiz Büyükşehir Belediyesi’nin açacağı Edebiyat Müzesi; tam ismiyle: “Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi”. Başkan Mehmet Fatih Erkoç aradığında, belirtilen tarihte müsait değildim. Daha sonra açılış günü değiştirilmiş, Malatya’dan Ankara’ya dönmek yerine, Maraş’a geçmeyi daha doğru buldum. Fatih Bey’in kültürel konulara alâkası, Kahramanmaraş’ı bir edebiyat şehri olarak tescil ettirme gayreti hep aklımızda. Belediyenin Maraş’ta 25 semt kütüphanesi açtığından haberdarız. Nüfusu Ankara’nın aşağı yukarı onda biri olan bir şehirde 25 semt kütüphanesi var, Ankara’da sıfır! Bu durumda Maraşlılığı tercih etsek yeri var!
(Fatih başkan bu seçimde aday değil, fakat işine dört elle sarılmaya devam ediyor. Bu az rastlanır bir örnek. )
1950’lerde yazmaya başlamış ve biri hariç edebiyatımıza mal olmuş (Ali Kutluay, kısa bir süre yazmış) 7 yazarın adına açılan bu müze güzel bir başlangıç addedilmeli. Asıl önemlisi kültür ve eğitim alanında atılım yapılamayan bir dönemde “7 Güzel Adam” etrafında oluşturulan hava belki de hükümetin tek başarılı kültürel ameliyesi (operasyon). Bu addaki dizi filmin ne kadar ilgi çektiğini tam olarak bilmiyoruz, fakat bu kadarıyla bile çok faydalı oldu. Kahramanların hep devlet yöneticileri ve askerlerden ibaret olduğu sanılan bir ortamda bu çıkış önemliydi.
Müze, eski Maraş Lisesi binasında açılıyor, mekân tarihî. 1949’da Maraş Lisesi olmadan, 19 yüzyılda yapılan bu bina Amerikan Kız Koleji imiş. Cumhuriyet’ten sonra misyoner okulları kapatılınca, önce ortaokul, sonra lise olarak kullanılmış. Açılışa adına müze tesis edilen ve hayatta olan iki kişi de katılıyor: Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören. Açılışın öncesi akşam yemekte neredeyse otuz yıl sonra ilk defa Nuri Pakdil’i gördüm. 1980’lerde zaman zaman karşılaşır konuşur ve görüşürdük. Nuri Bey sonra kendi müntesipleri dışında kimseyle konuşmaz görüşmez oldu. Yaşına rağmen cevvaliyeti ve heyecanları yerli yerindeydi. Bu vesile ile yedi arkadaştan erken yola çıkan ve Ankara’da 80’li 90’lı yıllarda beraber olduğumuz değerli şair ve yazarlarımız Erdem Bayazıt, Mehmet Âkif İnan, Cahid Zarifoğlu ve Alaeddin Özdenören’i de rahmetle yâd ettik.
Açılıştan önce edebiyat müzesinin yedi çağdaş yazarımızla sınırlı kalmasından endişe ediyordum. Edebiyat tarihimiz bütün olarak ele alınmış. Maraş ve Maraşlı edebiyatçılara daha geniş yer verilmiş. Maalesef açılış izdihamından ötürü müzeyi sindire sindire gezemedik, fakat yedi isim dışında Maraşlı şairlerden Bahaddin Karakoç’a ve Ali Akbaş’a ayrılan yer dikkatimi çekti. Her halde ilk aklıma gelen isimler olan Abdürrahim Karakoç ve Şevket Bulut da ihmal edilmemiştir. Tabii Necip Fazıl’ın unutulması mümkün değil.
Böyle bir müzede ismine uygun olarak yedi çağdaş edebiyatçı öncelikli olmakla beraber diğer Maraşlı edebiyatçılara da gereken yerin verilmesi icab eder. Daha ötesi, Maraş’ı yazan edebiyatçılarmız da ihmal edilmemeli. Mesela bana “Maraş’la ilgili en güzel yazı kimindir?” diye sorulsa, cevabım Ahmet Hamdi Tanpınar olurdu. Edebiyat tarihçisi İsmail Habip Sevük’ün Yurttan Yazılar’daki Maraş bölümü de dikkat çekicidir.
Maraş’ın edebiyat geçmişinde halk şairleri, âşıklar yanında divan şairleri de var. 18 asrın önemli divan şairlerinden Sünbülzade Vehbi, Devlet-i Aliyye’nin İran elçisi olmuş. Medrese talebelerine Farsça öğretmek için Tuhfe-i Vehbi’yi yazmış. Vehbinin öğrencilere “hediye”si manzum Türkçe-Farsça sözlük. Gençler Vehbi’nin Tuhfe’sini ezberleyince Farsça öğrenme yolunda epey ilerlermiş.
Mescide mezket dinür/Dahi ezan bang-i namaz
Bang Farsçada “sesleniş” demek, ezan böylece namaz seslenişi oluyor.
Gûşedür künc ü hazine oldı genc/Nev-cevan şol kimsedür kim ola genc
Köşedir künc ve hazine oldu genc/Nevcivan şol kimsedir ki ola genç.
“Maraş” bir güvercin cinsiymiş. Güvercin barışı sembolize eder. Belki edebiyatı da güvercinle ifade edebiliriz. Edebiyat Müzesi’yle Maraş bir güvercin uçurdu, tebrikler Kahramanmaraş ve darısı diğer şehirlerimizin başına!