Dünyada insan hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. Ve bu fikirler insandan insana geçer. Ölümsüz olan Manas’tır, çağdan çağa geçen Manas’ın sözleridir.”
On yıl önce son seferine çıkan Cengiz Aytmatov’un “Yıldırım Sesli Manasçı” hikâyesinden bu cümleler. Dünyanın belki de hâlâ anlatılan ve böylece yaşayan tek destanı Manas, Kırgızlar için vatan kadar önemlidir. Bir milletin edebiyatı onun manevî vatanıdır. Sözünü ettiğimiz hikâyede ana, oğlunun babası gibi “yurtçu” olmasını ister, eğer yurtçu olmazsa, “Manasçı” olmalıdır. Yurtçu, çadır yapan, ev kuran kişidir. Yani usta. Bir ülke için, topluluk için çok önemli bir iş. Bu maddî yapı ile ilgilidir. Manasçı ise, manevî yapının ustasıdır, evimizin manevî yapıcısıdır.
Cengiz Aytmatov’un 20. Yüzyılın acılı tarihini yaşıyarak ortaya koyduğu eserler bir anlamda Manas destanının büyük bir yazar eliyle kayda geçirilmiş çağdaş menkıbeleridir. Onun ülkesini aşan bütün Türk dünyasını kucaklayan bir yazar olmaktan öte, bir dünya yazarı olarak kabul görmesinin temelinde gelenekle kurduğu bu güçlü bağ vardır.
Tek insanın hikâyesi, içinde yaşadığı toplumun hikâyesidir aynı zamanda. Bir toplumun hikâyesi de bütün insanlığın hikâyesi olabilir. Cengiz Aytmatov eseriyle bize bunu gösterdi.
“Mankurtlaşma” kavramı bu büyük yazarın ortaya koyduğu evrensel bir durumu ifade etmektedir. Farklı coğrafyalarda yaşayan bizler zaman zaman onun bir coğrafyaya bağlı olarak anlattığı mankurtlaşma eğilimleri ile karşılaştık. Mankurtlaşan oğullar şuursuzca analarını, öz milletlerini efendileri uğruna öldürmeye kalkıştılar.
Gün Olur Asra Bedel romanında yazar geçmişle romanın yazıldığı zaman arasında mekik dokur âdeta. Zaman değişir, gerçekler değişmez. Nayman Ana, mankurtlaştırılan oğlunu kurtarmak için mücadele ederken Mankurtlaştırılan oğlu artık onu tanıyacak ve sözüne kulak verecek durumda değildir, bütün hissiyatını kaybetmiş, robotlaşmıştır. Bu yüzden kendisini kurtarmak isteyen annesini bir okla öldürür...Mankurt, sahibinin emirlerini yerine getiren bir köledir, hissiz bir robottur. Ne ana ne baba ne kardeş ve ne de vatan, millet tanır. Sadece ve sadece verilen emirleri dinler, buyruklara itaat eder. Bu insanlık niteliklerinin, insanı insan yapan hissiyatın kaybı demektir.
Cengiz Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanından sansürce çıkarılan bölüm olan Cengiz Hana Küsen Bulut’ta, dünyayı fethetme peşinde olan kudretli cihangir Cengiz Han’ın insanın tabiî varlığına karşı tavrı üzerinden sözünü söyler. Cengiz Han muazzam ordusuyla Batı seferine çıkmaktadır. Gezginci bir kâhin Gök Tanrı’nın ona güneşten korumak için sürekli takib edecek bir bulut armağan ettiğini haber verir. Bulut kaybolduğunda Cengiz Han’ın kudreti de sona erecektir.
Cengiz Han, ordunun hareket kabiliyetini engelleyen eşlerinin peşinden gelen kadınların doğum yapmasını yasaklar. Bu emre uymayan şiddetle cezalandırılacaktır. İşte onun subaylarından biri ile bayrak diken ve üzerine ejderha motifleri işleyen kadının bir oğlan çocukları olur. Baba bunun üzerine eşi ve oğluyla kaçma planları yapar. Fakat durum anlaşılır ve ikisi de idam edilir. Çocuk ve yaşlı bakıcı kadın kalır geride. Sarı Özek bozkırında bu yaşlı kadının çocuğu yaşatması imkânsızdır. Acıkan ve sürekli ağlayan çocuğa sütü olmadığını göstermek için memesini verir. Bir süre sonra memelerinden süt geldiğini anlar. Bakıcı kadın tepelerinde bir bulut fark eder, bu Cengiz Han’ın bulutudur. Onu terk etmiştir, çünkü o tabiat kanunlarına aykırı hareket emiştir, Tanrı’nın gücüne gidecek bir iş yapmıştır.
2. Dünya Savaşında esir olup Yugoslavya’da savaşan Abutalip Kuttubay bu efsaneyi kaleme almıştır. Şimdi o Stalin döneminde “emekçi halkın düşmanı burjuva milliyetçisi” olarak tutuklanmıştır. Bu tür operasyonları yönetenlerin ödüllendirilme toplantısında terfi eden Kazak güvenlik görevlisi bir konuşma yapar: O hiçbir zaman Allaha inanmamıştır. Onun tanrısı kudret tanrısıdır, iktidarı elinde bulundurandır. Bu tanrı onların dahi önderi (Stalin)dir. O güne kadar silik bir savcı olarak kalan Tansıkbayev, Kuttubay davasıyla yükselme şansını yakaladığını düşünür ve işine hırsla sarılır. Kuttubay’ın yazdığı Mankurt ve Sarı Özek Kurbanları efsaneleri en büyük delilidir. Mahkeme sona yaklaşmaktadır. Kuttubay trenden atlayarak intihar eder. Bu Tansıkbayev’in davayı sonuçlandırarak terfi imkânının yok olması demektir!
Cengiz Aytmatov’un doğumunun 90.yılını geride bıraktık. Yaşasaydı 91 yaşında olacaktı. Onun maddî hayatı sona erdi fakat manevî varlığı devam ediyor. İnsanlık var oldukça devam edecek; çünkü eserleri hep okunacak.
O adı değiştirilmiş bir şehirde doğdu. Bu değişikliği yapanlar koydukları adın, yani düzenlerinin sonsuza kadar devam edeceği iddiasındaydı. Cengiz Bey, doğduğu yerin asıl adına kavuştuğunu gördü. Babası Törekul Stalin’in zulmüne maruz kalanlardandı. Lanetli “halk düşmanı”nın oğlu zor şartlarda geçirdi çocukluğunu, Veterinerlik Okulunda okudu, fakat dünyaca ünlü bir yazar oldu. Tabiatın yani hakikatin ve şiirin çocuğu toprağına ve halkına bağlı kalarak edebî kudretini herkese kabul ettirdi. Eserleri çağdaş bir Manas destanı idi. O şuna işaret etti: Kader Allah’ın takdirindedir. Hiç kimse, en güçlü, en muktedir kişiler ve yönetimler bile ona hükmedemez!