Türkiye'de uzun yıllardır doğru bir eğitim sistemi kurulamadı. Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Millî Eğitim Bakanlığı, başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunları artırmaktan öteye varamamıştır.
Dünyada neredeyse hiçbir ülke, eğitim sorunlarını tam olarak çözememiştir. Ama ülkemizin bu konuda oldukça geri kaldığı bir gerçektir. Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında yapılan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) eğitim araştırmasındaki yeri bu gerçeği gözler önüne seriyor.
Eğitim sorunlarımızın bir devlet sorunu olarak görülmesi yerine siyasi-ideolojik bir politika ile yönetilmesi, hükümetten hükümete, her defasında farklı politikalar uygulanması eğitimimizi zaafa uğratmakta.
Bir ülkenin gelişiminde önemli yer tutan eğitim sistemi devletin yönetilmesinden ekonomik ve sosyal hayatın işleyişine kadar pek çok alana doğrudan etki eden bir alt yapı konusudur. Bu nedenle ülkeler kendilerine özgü eğitim sistemlerini oluşturmak zorundadır. Bu sebeptendir ki eğitim sisteminin sivilleştirilmesine önem verilmesi gerekir. Örneğin öğrencilere sadece okuma becerileri, bilim ve matematik okur yazarlığı öğretilmesi yerine pratik beceriler de kazandırılmalıdır.
Tek düze bir program ve seçme sınavı ile yapılandırılan sistemimiz çocuklarımızı hayattan kopararak ilkelleştirmemektedir.
Evet sınavlar olabilir ama sınavlar, okullarda öğretilen bilgilerden soyut, öğrencinin ideallerini bitiren bir format olmaktan çıkarılmalıdır. Öğrencilerin ilgi, yetenek ve becerilerini ölçen, onları geliştiren bir formatta yapılmalıdır.
Derslerinde iyi notlar alan, sınavlarda başarılı olan çocukları herkes başarılı ve kabiliyetli görür. Akademik başarı gerekli olmakla birlikte yaşamsal başarı olmadan tek başına yetersizdir. Çünkü eğitim bir anlamda insanları hayata hazırlamaktır. İyi matematik problemi çözmek kadar kendini iyi ifade edebilme, yabancı dil bilme, insanlarla iyi ilişkiler kurma da önemlidir. Eğitimin insana bu vasıfları da kazandırması gerekir. Salt akademik bilgiyle insan bir yere varamaz.
En önemli nokta ise çocukların gerçekten öğrenebildiği bir müfredat olmalı. Ve dahası öğrenciler, kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda, kendi eğitim-öğretim programlarını geliştirme hakkına sahip olabilmeli.
Bireyin özgürleşmesi, yetenekleri doğrultusunda varabileceği en son noktaya ulaştırılmasına başka bir deyişle optimal gelişiminin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bu hedef doğrultusunda eğitim sistemimizin temel amacı ise bireyi özgürleştirmek olmalıdır. Bireyin özgürleşmesini engelleyen her şey, eğitim sisteminin gerçek sorunudur.