Korku, her insanda varolan bir duygudur ve yaşamın devamlılığı için gerekli bir savunma davranışıdır aslında. Korkunun oluşması, kişinin geçmişteki yaşantılarıyla, içinde bulunduğu çevrenin koşullarıyla, uyaranın şiddetiyle ve o anda içinde bulunduğu fizyolojik ve psikolojik durumla ilişkilidir.
Çocuklarda da korku, görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri sevgi, öfke, neşe ya da üzüntü gibi doğal bir tepkidir. Kısa süreli çocukluk korkularının çoğu günlük deneyimlerden kaynaklanır ve çocuğun gelişen bilişsel becerilerinin yansımasıdır. Korkular çocukların yaşlarına göre değişiklik gösterir. Bunun nedeni çocukların yaşla birlikte dünyayı algılama ve yorumlama biçimlerinin değişmesidir. Bu normaldir. Normal olmayan korkuların yerleşmesi ve çocuğun korkuya karşı direnç gösterememesidir.
Çocuklarda korkuların yerleşmesinde en önemli iki faktör ailesel ve medya faktörleridir. Aileden birinin model olması, terk edilmeyle ilgili tehditler, çocuğun kişiliğine yönelik eleştirel veya suçlayıcı tutum, dini korkular, tekrarlayan fiziksel cezalar ve tehditler, çocuğun çevresindeki yetişkinlerin aşırı koruyucu/kaygılı tutumları ailesel faktörleri oluşturur. Televizyon ve bilgisayar oyunlarında şiddet içeren ya da çocuk tarafından anlamlandırılamayan görüntüler de çocuğun korku geliştirmesi konusundaki medya faktörüdür.
Çocuklar korku yaşadıklarında yetişkinler olarak ilk yapmamız gereken, onları anlamaya çalışmak olmalıdır. Korkusunun yersiz olmadığı ve benzer korkuları aynı yaşlarda anne babalarının ya da diğer aile büyüklerinin de yaşamış olabildiği mesajını vermek korkuyla baş edebilmelerinde oldukça önemlidir. Korkusunun haksız bulunması ve reddedilmesi çocuğu bu durumla yalnız baş etmek durumunda hissettirir ve daha da zorlanmasını sağlar. Gerçekçi ve soğukkanlı bir yetişkin yanında çocuklar korkularını daha kolay atlatırlar.
Çocukların huzursuzluk yaratan durumlarla ve dolayısıyla korkularıyla başa çıkabilmelerini sağlamak için çeşitli yöntemler söz konusudur;
-Başa çıkma yollarının örneklerle (masallardan ve dramalardan yararlanılabilir) öğretilmesi ve korku duyulan ortamda sorunla nasıl başa çıkıldığının konuşulması, bu konuşma sırasında anne-babanın güçlü görünmesi,
-Çocuğun gevşemesine yardımcı olmak için spor, müzik, resim gibi alanlarda becerilerinin geliştirilip destek olunarak ilgi alanlarının zenginleştirilmesi,
-Mizah yoluyla korku ve kaygılarıyla başa çıkma becerilerinin desteklenmesi,
-Olumsuz ve çocuğu korkutan düşüncelerin yerine olumlu ve daha gerçekçi alternatif düşünceleri üretmenin öğretilmesi bu yöntemlerin başlıcalarıdır.
Ayrıca çocukların izledikleri film ve bilgisayar oyunlarının denetlenmesi gereklidir.
Çocuğumuzun yoğun korkular yaşadığı dönemlerde ona destek olmak için çevresindeki yetişkinlere çok iş düşmektedir. Onun korkularıyla alay etmek ve korkularını küçümsemek, korkusunun üstesinden gelmesi için zorlamak asla yapılmaması gereken davranışlardır. Bu durumun herkesin başına gelebileceğini doğal bir ifadeyle konuşup kendisinin anlaşıldığı duygusunu yaşatmak ve rahatlamasını sağlamalıdır.