Bir önceki yazımızda eve gelen kardeş ile beraber yetişkinler olarak başımıza neler gelebileceğini yazmıştık. Bu zorlu sürecin çıkış noktasını bir kez daha irdelemenin iyi olacağını düşünerek şarkılara dahi konu olan kıskançlık duygusunu yazalım dedim bu haftada… İçgüdüsel olarak yaşadığımız kıskançlık duygusu, kişinin çevresindeki kişi ya da kişileri başkasıyla paylaşamaması olarak tanımlanabilir. Aslında kıskançlık, bir heyecan biçimidir. Doğal ve evrensel bir duygu olmasına rağmen insanı oldukça mutsuzda eden bir duygudur aynı zamanda. Sevilen kişileri paylaşmaya ilişkin kaygılar, bu kişilere yönelik bir içerleme tutumuna dönüşür. Yaşamın her döneminde görülebilen kıskançlık duygusu, çocuklukta biraz daha yoğun yaşanmaktadır.
Bazı çocuklar, mizaçları nedeniyle daha kıskançtır. Kıskançlık duygusunun yoğunluğu ve ifade biçimi, çocuğun kişilik yapısının yanı sıra çevresel faktörlerle de ilgilidir. Genellikle büyük ailelerin ve kendi çekirdek ailesinin odak noktası olan çocuk, alışık olduğu ilgi ve dikkatin sonradan yaşantısına katılan kardeşe yönelmesinden rahatsızlık hissetmeye başlar. Sevdiği yetişkinlerle ilişkilerinde kendini tedirgin hisseder ve bu kişilerin sevgisi karşısında statüsünü kaybedeceğinden korkar. Annesinin ya da diğer sevdiği kişilerin sevgisini denemek için alışılmadık isteklerde bulunabilir; sebepsiz huysuzluklar, zıtlaşmalar ve ağlamalar yaşayabilir… Bu sınamalar karşısında çevresinde memnuniyetsizlik hissettikçe, çocuğun huzursuzluğu artar. Bu duruma çözüm üretilmezse, kısır döngü devam eder…
Okul öncesi yaşlarda kardeş kıskançlığı yaşayan çocukların, yemek ve uyku bozuklukları ya da altına kaçırma, parmak emme gibi ilk temel alışkanlıklarına geri dönüşler yaşaması da sıkça karşılaşılan durumlardır. Daha önce muz yemeyi kesinlikle reddeden bir çocuğun, küçük kardeşi yemesin diye onun muzlarını bitirmeye çalışması örneğinde olduğu gibi, anne-babanın işine yarayan değişiklikler de yaşanabilir…
Oldukça doğal bir durum olan kardeş kıskançlığı karşısında neler yapabiliriz derseniz;
- Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip önemsememek yerine, onları kabul edip tanımaya çalışın;
Örneğin aşağıdaki diyaloglar, çocuğun duygularını isimlendirerek ifade etmesini sağlayacağından, kendini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Çocuğunuz “Anne, hep bebekle ilgileniyorsun.” dediğinde, Anne; yanıldığını söyleyip, savunmaya geçmek yerine;
“Bebeğe bu kadar zaman ayırmam pek hoşuna gitmiyor." ya da “Kardeşini kıskanıyorsun sanırım. Bu çok normal.” diyebilir.
- Kardeşler arasındakikarşılaştırmalardan kaçının. Bunun yerine, büyük çocuğun da bir zamanlar küçük bir bebek olduğu, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği çocuğa anlatılabilir. Onunla ilgili anılarınızı paylaşmak, aile içindeki konumunu geliştirmesine yardımcı olacaktır.
- Kardeşiyle ilgili karışık duyguları olan çocukların konu edildiğiöyküler anlatmak, anne ya da babanın kendi kardeşiyle ilgili ilk hislerini paylaşması, çocuğun duygularını anlaması ve ifade etmesinde fayda sağlayabilir.
- Bebeğezarar vermesine izin verilmeyeceği kesin bir dille anlatılmalıdır. Bebeği kucağına alabileceği ancak bunu yetişkin gözetimi ile yapabileceği de net olarak söylenmelidir. Buna rağmen, çocuk kardeşinin canını yaktıysa, görünüşte çok kötü olan bu davranışın gerçekte bebeğe zarar vermek için değil, bir parça düşmanlık içeren bir incelemeden başka bir şey olmadığını bilin. Burada önemli olan aşırı tepki göstermemek, kibarca reaksiyon gösterip sinirlenmeden (yoksa sizi sinirlendirmek için bu davranışı tekrarlayabilir) uyarıda bulunmaktır. Çocuk mesajı alsa da almasa da iki kardeşi yalnız bırakmamak doğru olacaktır. (Beş yaşına gelene kadar çocuklar zarar verip vermediklerini tam olarak kavrayamazlar.)
- Sevginizin eşit olduğunu göstermeye çalışmak yerine; her çocuğa, birbirinden ayrı olarak, sadecekendisine özel bir sevgi duyulduğunu göstermek, her birine özel zamanlar ayırmaya çalışmak daha doğru olacaktır. Her şeyin eşit olmasına değil, adil olmasına çalışılmalıdır. Çünkü doğal olarak, her çocuğun ilgi ve şefkat gereksinimi farklıdır. Bebeğin henüz kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar küçük olduğu dolayısıyla daha çok ilgiye ihtiyacı olduğu belirtilmelidir.
Yeni doğan, büyük kardeşte şefkat duyguları uyandırır. Bu durum, aralarında bir bağ kurulmasını sağlar. Bu aşamayı başarıyla atlatmak, çocukların gelecekteki bu tür ilişkilerde sorunların üstesinden gelmesini kolaylaştıracaktır. Kardeşler arasındaki kıskançlık ve geçimsizlik ne kadar yoğun olursa olsun birbirlerinden ayrı kaldıklarında birbirlerini çok özlerler; hep kardeşlerinden söz eder, yaşadıkları mutluluğa, heyecana onları da katmak telaşına kapılırlar. Anne-babaları yanlarında yokken kardeşlerinin en güçlü savunucusu abla-ağabeyleri olur. Biz yetişkinlerin doğru yaklaşımıyla zaman içinde kıskançlık duygusu da yerini olumlu duygulara bırakır. Unutmayalım kardeş kıskançlığı ‘doğal’ bir duygudur…