Yaz en güzel mevsim. Hele ki çocuklar için. Çünkü oyun oynuyorlar. Okul yok, ders yok, ödev yok…
Kapınızın önünde, sokak aralarında bolca çocuk sesi duyabilirsiniz yazın. İşte hayatın anlamı oradadır. Kimi zaman kahkahalar, arada bir kavgalar, yakalanmamak için koşarken atılan çığlıklar… Çoğu zaman kafanızı şişiren bu durum aslında çocukların enerjilerini ve öfkelerini sağlıklı şekilde aktarma biçimidir. Kendilerini ifade ediş biçimlerinin en doğal halidir.
Oyun rol alma ve problem çözme yollarıyla birlikte öğrenmeyi sağlamaktadır. Yani oyun, çocuklar için sadece bir ‘oyun’ değil önemli bir ‘iş’tir. Bazen sığındıkları bir liman, bazen de kendini en rahat hissettiği saklı bir dünyadır. Çocuklar oyun ile içinde yaşadığı dünyayı, çevresindeki insanları tanır ve anlar. Düşünür ve deneyim kazanır. İnsanlar arası ilişkiyi öğrenir ve kavrar. Sanırım en önemli nokta da bu: ‘insanlar arası ilişki’.
İnsanlar arası ilişkilerde birer değer olan paylaşmayı, arkadaşlarının isteklerini kabul etmeyi veya onlara kendi isteklerini en kolaylıkla nasıl kabul ettirebileceğini yaşadığı çatışmalarla öğrenir. Çeşitli fikirleri geliştirir ve endişelerini kontrol altına alır. Zaman zaman içine düştüğü çaresizlik duygularından, korkularından kurtulur. Suçluluk duygusundan kaynaklanan faaliyet ve düşüncelerini açığa çıkarır. Yaşıtları ile birlikte olmanın zevkini tadarken bir yandan da onlarla geçinmenin yollarını keşfetmesi gerektiğini öğrenir. Biz yetişkinlerin ‘iyi insan’ olsun diye öğretmek için çırpınıp durduğumuz çok şeyi çocuklar doğal olarak kendiliğinden öğrenir oyunlarda. Dedik ya kısacası hayatı öğreniyorlar aslında.
Şimdilerde çocukları sokakta oyunlarından alıp evlere hapsettik. İnternet köleleri yaptık. Gitgide duyarsızlaşan, hayal gücünü yitirmiş, sorunlarını çözemeyen bireyler yaptık. Eskiden kreşler yoktu, sokaklar vardı. Kuralları çocuklar koyardı. Sıkıldığında, istediği zaman evine dönerdi. Şimdi ki çocuklar sokaktan uzak büyüyor. Gelişim özellikleri bu yüzden eksik kalıyor. Çünkü eğitim evde, gelişim sokakta olur.
Oyun çocuk için bir ihtiyaçtır. Tıpkı yemek yemek, uyumak gibi… Hem eğitimciler olarak hem anne babalar olarak bu ihtiyaçlarını karşılamalarına olanak sağlayalım. Çünkü; herkes hayatında bir kez çocuk olur. Yetişkinlerin izin verdiği kadar çocukluğunu yaşar. Bırakalım istedikleri kadar oynayıp çocukça yaşasınlar. Hayat yetişkin olmanın ağırlığını zaten gösterecek aceleniz ne?