Galatasaray’la Ankaragücü arasında büyük kadro farkı var. Ankaragücü, Galatasaray’ın verim alamadığı ve bu sezon düşünmediği Kazımcan’la sol bek sorunu çözmeye çalışırken; sarı kırmızılılar ‘Yeni bir Boey’ bulup takıma monte etmişti. Köhn top kullanışı, pozisyon alışı, savunması ve ataklardaki katkısıyla daha ilk maçında sınavı geçti. Bir maçta yorum yapmak tarzım değildir ama Gana asıllı Alman futbolcuyu izleyince Galatasaray yine turnayı gözünden vurmuş demeden duramadım.
Galatasaray maçın hemen başında baskı yedi ama ilk topları yememek ve takımı oyunda tutmak gibi bir hüneri olan Muslera yine kalesinde gol izin vermedi. Ankaragücü’nün golünün ofsayt olması da ev sahibinin saman alevi çıkışının sonuydu. Ardından Galatasaray sahne aldı.
Kalesinde güven veren Muslera’nın önünde de artık daha sağlam duran bir defans hattı var. Solda Köhn 40 yıllık Galatasaraylı gibi uyumlu ve etkiliydi. Sağ bekte bu sezonun patlama yapan ismi Barış Alper müthiş performansıyla yine sahadaydı. Savunmanın göbeğindeki Davinson ve Nelsson ise aşılması zor bir kale duvarı gibiydi. Bu savunmadaki herkes aynı zamanda ofansif birer göreve de sahipti. Barış asist yaptı, Davinson gol attı.
Ön liberoda Galatasaray ezberini bozan bir tercihle sahadaydı, Torreira’sız oynuyordu. Merkezde Kerem Demirbay ve Berkan görev alıyordu. Berkan müthiş enerjisi ile boş koşular yaptı ancak takım onla topu pek buluşturmadı, o sahada yokmuş gibi oynadı! Galatasaray’ın pas trafiğini Kerem Demirbay neredeyse tek başına yönetti. Geldiği gün ile bugün arasında dağlar kadar fark olan Demirbay Ankaragücü kalesinin direncini kıran ilk golün de sahibiydi. Müthiş çıkışını bu maçta golle süsledi.
Sarı kırmızıların hücum hattı da uzun bir aradan sonra bu kadar hareketli ve etkili oynadı. Sağda Tete, solda da Kerem Aktürkoğlu kanatları hareketlendirdi ve tempoyu yüksek tuttu. Hücum organizasyonlarının beyni Mertens yine futbol zekası ve liderliği ile sahada fark yaratan isimdi. Ve Icardi. Maç ve antrenman eksikliğini kapattıkça sağdaki performansı da artıyor. Ankaragücü’nün müthiş kurtarışlar yapan kalecisi Bahadır, Icardi’ye de izin vermemişti. Kerem Demirbay ve Davinson’un gollerinin ardından kazanılan penaltı atışını soğukkanlılıkla filelere gönderdi ve farkı üçe çıkardı. Maç içinde de Ankaragücü savunmasını üzerine çekerek arkadaşlarına koridorlar açtı.
Emre Belözoğlu, bir makine düzeninde oynayan Galatasaray karşısında ikinci yarıya üç değişiklik yaparak çıktı. Amacı, hafta içi oynayacağı Sparta Prag maçına odaklanması muhtemel Galatasaray’ın ikinci yarıda düşmesi beklenen temposunu taze kan değişikliklerle avantaja değiştirebilmekti. Nitekim ilk yarıda farkı bulan Galatasaray’ın temposu düşmüştü. Ancak takım oyunu oynayan Galatasaray’ı hataya zorlayıp golü bulmak yine kolay değildi. Üstelik de takım geriye çekilmiş, hatlar arasındaki mesafeler kapanmış, boş alanlar ortadan kalkmışken.
Okan Buruk, yorulan Mertens ve Kerem Demirbay’ı çıkarıp Oliveria ve Zaha’yı sahaya aldı. Oliveira uzun bir aradan sonra döndüğü kadroda yine direği nişanlayarak kendisini hatırlattı! Köhn’ün son çizgiye inip yarattığı tehlikeler de Ankaragücü’nün göreceli baskısının kırılmasına yol açtı.
Okan Buruk, Sparta Prag maçını düşünerek Kerem Aktürkoğlu ve Davinson’u çıkarıp Vinicius ve Eyüp Aydın’ı sahaya sürdü son çeyrekte. Bir gol bulsa puan alabileceğine inancı artacak olan Ankaragücü bu sayıyı bir türlü bulamayınca yavaş yavaş oyundan da düştü. Bu sezon çalkantılı bir evreden geçip yeniden tribüne dönen Ankaragücü tribünleri ise Yılmaz Erdoğan şiiri gibi takımlarının ihtimalini desteklemeye devam ediyordu: “Ben senin gol atabilme ihtimalini sevdim…”
Sonuç olarak Galatasaray müthiş bir ilk yarı oynayıp zor görünen deplasmanı neredeyse güle oynaya geçti. Ankaragücü içinse puan veya puanlar bir başka maça kaldı.