Bu maçı perşembe gününden salı ya da çarşamba günü taşısak kimse yadırgamazdı. Sparta Prag ve Galatasaray, Şampiyonlar Ligi standardında bir performansı rövanşta da sahaya yansıttı.
Çek takımı evindeki maçta da ileride basan, yüksek tempoda oynayan kimliğini gösterdi. Cesurdu. Merkezden araya atılan toplar, kanat akınlarını destekliyor, gol için ileri çıkan Galatasaray’ı yani ava giden Aslan’ı avlamayı hedefliyordu. İlk yarıda bu plan tuttu da. Maçın hemen başında gelen gol, milimetrik hesapla ofsayta takılan gol vuruşu Galatasaray’ı tüm dikkatine rağmen gafil avlamıştı.
Sarı- Kırmızılılar, formda ve dinamik rakibi karşısında ilk maça göre daha hazırlıklıydı. Savunmanın merkezinde Davinson- Abdülkerim ikilisi uyum içinde oynuyor, devşirme bekler Kaan Ayhan ve Berkan takım oyunu içinde sırıtmıyordu. Torreira- Kerem Demirbay ikilisi orta sahayı toparlarken Kerem Aktürkoğlu- Mertens- Barış Alper üçlüsü İcardi’yi ileride destekliyordu. Ancak kendi yarı alanını çok iyi kapatan Sparta, neredeyse hiç boş alan bırakmıyor, Galatasaray’ın süratli oyuncularının skora katkısını engelliyordu. Kalabalık Çek savunması arasında topla buluşamayan İcardi ilk maçtaki gibi sık sık orta sahaya gelerek topu kanatlara taşıyarak akın başlatıyordu.
Sparta Prag’ın erken gelen golü Galatasaray oyun planını etkilememişti. İlk maçta İcardi’nin uzatmada gelen golü Galatasaray’a rövanş için kredi açmıştı. Artı Galatasaray oyunda soğukkanlı kalmayı uzun süredir beceren bir takımdı, kolay kolay bozulmuyordu. Nitekim yediği erken gole erken cevap verdi, üstelik de Çeklerin beklemediği bir isimle. Davinson’un direkten dönen şutunu tamamlayan Abdülkerim skoru eşitledi gibi psikolojik üstünlüğü de Galatasaray’a getirdi.
Maçın ikinci yarısında oyun dengedeydi ancak Sparta’nın sürpriz golü dengeyi her an değiştirebilirdi. Okan Buruk 61. dakikada Mertens ve Kerem Aktürkoğlu’nu kenara alıp Oliveira ve Zaha’yı sahaya sürdü. Ancak bu planları yine bir kırmızı kart değiştirdi.
Süper Lig’de üzerinde bu kadar baskı görmeyen savunma ilk maçta Nelsson, bu maçta da Kaan Ayhan’ın kırmızı kartı ile bedel ödedi. Deplasmanda 10 kişi kalmak İstanbul’da 10 kişi kalmaktan daha zordu. Okan Buruk hemen Barış Alper’i, daha önce de oynattığı sağ beke çekti. Kalan 20 dakikayı gol yemeden tamamlamak turu getirmeye yetecekti. Fakat Sparta yine cezayı çabucak kesti, Tuci’nin golü, Galatasaray’ın elindeki avantajı çekip aldı. Artık iki maç toplamında goller eşitti ve en iyi ihtimalle maç uzatmaya gidecekti. Takım, Okan Buruk’un o sihirli dokunuşlarına muhtaçtı. Okan hoca da Kerem Demirbay- Tete değişikliği ile maçı uzatmaya götürmeyecek bir gol istediğini gösterdi. Ancak Sparta Prag gibi diri bir takım karşısında 10 kişi mücadele etmek kolay değildi. Savunma, araya atılan toplarda çaresiz kalmaya başlamıştı. 80. dakikada da Çekleri 3-1 öne geçiren ve turu geçmelerine yetecek olan gol geldi.
Kalan 10 dakikada 10 kişilik Galatasaray’ı maçı uzatmaya götürmesi için bir gol atması gerekiyordu. İcardi’nin ilk maçtaki gibi şapkadan bir tavşan çıkarması ya da Zaha ve Tete’nin klaslarına yakışan ve Galatasaray’da olmalarının sebebi olan o kritik skoru üretmesi gerekiyordu. Ve bunu müthiş bir savunma yapan, bir kişi fazla oynayan rakiplerine karşı gerçekleştirilmeliydi. Vinicius’u da oyuna alan Okan Buruk takımı sürekli ileri çıkması için cesaretlendiriyordu. Ancak Çek duvarını aşmak kolay değildi. Üstelik tüm hatlarıyla ileri çıkmak savunma arkasında geniş boşluklar yaratıyordu. Bu riskli oyun planı tutmadı, golü bulan Çekler oldu.
Sonuç olarak Galatasaray açısından kabul edilmesi kolay olmayan bir fark ortaya çıktı. Oyun 11’e 11 devam etse bu tablo yine olur muydu? Bence olmazdı. Galatasaray oyunu tutar, avantajını korur, büyük olasılıkla da turu alırdı. Ama dişli ve diri bir takıma karşı sahada 11 kişi kalamazsanız bunun bedeli olur. İlk maçta Muslera tuttu, İcardi attı, onlara da bir kırmızı kart çıktı ve bedel olmadı. Ama bu kez Muslera tutamadı, İcardi atamadı ve rakip de sahada 11 kişi kalmayı başardı, hesap da Galatasaray’a kaldı. Galatasaray’ın bu kadrosu Avrupa Ligi’nde önemli işler yapabilirdi, yazık oldu.
Bundan sonra mücadele Türkiye’de olacak. 4 hedeften biri düştü, artık tüm odaklanma Türkiye’deki 3 kupaya olacak. Ve üç hedefte de mücadele kendisi ile denk kuvvete sahip olan Fenerbahçe ile olacak gibi. Türkiye’deki bu fiziksel ve mental mücadele de dün Prag’ta resmen başladı.