Olaylar... Kavgalar... Gerilimler... Tartışmalı bir isim Fatih Terim. Ama 6 lig şampiyonluğu ile dar günlerin meltemi aynı zamanda tribünler için. Derbi varmış gibi doluydu stat. Yer yoktu. Lig TV’in eski genel müdürü usta gazeteci Ferhan Tezcan bana dönüp, “Bir futbolcunun tribünü doldurduğunu çok gördüm ama bir teknik adam için 50 bin kişinin stadı doldurması pek sıradan bir durum değil” diyordu şaşkınlıkla.
‘İmparator’un rüzgarı hakemin başlama düdüğüne kadardı. Sonrasında sazı futbolcular ele aldı. Yenerse Galatasaray’ın üzerine çıkacak olan Göztepe, taraftarıyla İstanbul’a çıkarma yapmıştı. Tamer Tuna da cesur bir oyun anlayışıyla başladı maça. Katı savunma yapmadı, Jahovic’i Pereira, Halil ve Gouffran’la destekledi. Ve maçın hemen başında Jahovic’in penaltısı ile öne de geçti. Ama Galatasaray ilk yarı boyunca hata yapmadı, tek pozisyon vermedi. Takımın iştahı, iki bek Linnes ve Denayer’in bindirmeleri, Rodrigues’in hareketliliği oyunun ibresini Galatasaray’a çevirdi.
İstanbul’un Sarı-Kırmızılıları ikinci yarıda baskıyı artırıp renktaşının savunma bloğunu çökertti. Bunda Yasin’in şık golünün payı vardı. Feghouli’nin çalışkanlığı, N’Diaye ve Fernando’nun verimliliği, Belhanda’nın ince pasları ikinci 45’in mutlak hakimi yaptı Galatasaray’ı. Maicon’un nefis frikik golü de, ligin sürpriz çıkış yapan ekibinin gardını iyice düşürdü. Gomis gününde olsaydı fark daha da fazla olabilirdi.
Dünkü maçta Fatih Terim’in takıma etkisi neydi? İki gün önce gelen bir teknik adamın ne kadar olursa o kadardı. Akıllı bir hocanın yapması gerekeni yaptı, taşlarla oynamadı. Tudor da olsa (Rodrigues soru işareti hariç) bu kadroyu çıkarır, muhtemelen skor da bu olurdu. Terim’in takıma dokunuşunu izlemek için ligin ikinci yarısını, ‘büyük maçları’ beklemek gerekecek.