Şenol Güneş Benfica maçı için ‘Tarihi karşılaşmaya çıkıyoruz’ demişti. Çifte rekor kırmak için çıktığı maçta Beşiktaş ilk yarıda tarumar oldu.
Peki bu oyunun hemen başında gelen farka sebep Şenol Güneş’in final maçları süreçlerini iyi yönetememesi miydi?
Buna ‘evet’ demek fazla kolaycı ve haksız bir yaklaşım olurdu. Dün ilk yarıda bir ara üşenmedim saydım, Benfica sahada kaleci dahil 11 kişiydi! Ciddi ciddi ‘12 kişiler mi?’ diye düşünmeye başlamıştım çünkü. Sahaya çok iyi yayılan, çok koşan, ayağında top olan futbolcuya her zaman 3’lü 4’lü alternatifler yaratan bir Benfica vardı. Sürekli hareket halinde olan kırmızı bir ejderhaya benziyordu. Beşiktaş bu 7 başlı ejderhanın hangi başını keseceğini şaşırdı. İlk yarım saatte tabela 0-3 olmuştu.
Her şey bitti derken Beşiktaş deve dişi bir takım olduğunu ikinci yarıdaki performansıyla gösterdi. Ortanın sağında sırıtan Gökhan’ın yerine Cenk, aksayan Tolgay’ın yerine Gökhan İnler değişiklikleri, Güneş’in 4-4-2’ye geçerek çift santrfora dönmesi, bir de 42 bin taraftarın farka rağmen galibiyete olan inancı Beşiktaş’ı mucize arayışına itti.
TEŞEKKÜRLER BEŞİKTAŞ
Ve bir mucize gerçekleşti. Masalda ejderhanın başlarını tek tek kesen kahraman gibi Beşiktaş da inancıyla, Şenol Güneş’in devre arasındaki dokunuşuyla, Gökhan İnler’in, Atiba’nın, Quaresma’nın, Cenk’in, Aboubakar’ın ve en başta o muhteşem taraftarıyla 3-3’e ulaştı.
Beşiktaş tarihinde eldeki kuşun kaçmasının çok örneği vardı ama dün kaçan kuşun yeniden yakalanmasının maçını izledik. Bir tarihe tanıklık ettik. İnanırsan, savaşırsan giden maç bile gelirmiş. Şenol Güneş’in dediği gibi tarihi maç oldu. Teşekkürler Beşiktaş...