Beşiktaş’ın şampiyonluk yolunda kalan 3 deplasmanından ilkiydi Akhisar. Sağı solu belli olmayan, büyüklere sürpriz yapmasını seven bir takımla oynamak, 14 deplasmanının 9’unda puan kaybetmiş bir ekip için korkurucuydu şüphesiz. Ama Beşiktaş’ın korktuğu başına gelmedi, Ege’den güle oynaya döndü. Babel’in ve Negredo’dan erken gelen golleri bunda en önemli etkendi.
Beşiktaş dış saha maçlarında aslında gol pozisyonu sıkıntısı çekmiyordu, gol vuruşu yapamama sorunu yaşıyordu. Akhisar’da bu kez böyle olmadı, ilk yarıda kaleyi bulan iki top da gol oldu, üstüne 32. dakikada Akhisar’ın maça geri dönüş girişimi Fabri’de kalınca karşılaşmanın kaderi de çizilmiş oldu. İkinci yarının başında Babel bir gol daha atınca Kartal maç fazlasıyla da olsa zirveye konmayı garantilemiş oldu.
Beşiktaş ligin en dengeli takımı. Oturmuş kadrosuna yaptığı takviyelerle gücüne güç kattı. Dün sahaya çıkan 11’in 8’i geçen sezonun şampiyon kadrosundandı. Savunmada Pepe, orta alanda Medel ve forvette Negredo 40 yıllık Beşiktaşlı gibi takıma monte edilmişti. Şampiyonlar Ligi’ndeki büyük oyuna dahil olma çabasının konsantrasyonu Avrupa’ya yöneltmesine, bu sezon Süper Lig’deki sert mücadele ve golcüsü Cenk’in satılması da eklenince üst üste 3. şampiyonluk için ‘acaba’ sorusu gündeme gelmişti ama Akhisar’da alınan 3 puan Beşiktaş’ı bu sezon ilk kez puan cetvelinin zirvesine taşıdı.
Dünkü maçta Beşiktaş’ı taşıyan bir star var mıydı sorusuna net bir cevap yoktu. Beşiktaş bir Alman takımı gibi, herkesin görevini yaptığı, makina gibi işleyen bir ekipti. Oysa bu sezon bu futbol her maçta yoktu, bazı maçlarda Talisca, bazısında Negredo, bazen de Quaresma sahneye çıkıyor, kişisel becerisi ile skoru belirliyordu. Akhisar’da ise sahada Şenol Güneş takımı vardı. Tabii ki kişisel beceri de vardı, farkı o becerili dokunuşlar ortaya çıkardı ama Beşiktaş becerikli ayaklarıyla değil, takım olarak kazandı.