Gazeteden genç muhabir arkadaşımız Hakan Akar'la yola çıktığımızda maçın başlamasına 2 saatten biraz fazla zaman vardı. İstanbul'un trafiği, terör tehdidi nedeniyle stat çevresindeki bir çok yolun kapatılmasının yarattığı sıkışıklık ve ligin son derbisi tribünleri doldurur düşüncesi ile 'vakitli' çıktık. Ve sadece 15 dakika sonra basın tribünündeki koltuğumuzdaydık! Bir saatten fazla sürer dediğimiz yol, bir çeyrek bile sürmedi. Beş yıldır ilk kez bu kadar rahat geldim bu stada.
Galatasaray'ın kayıp sezonunda, takımda tat tuz da olmayınca yarısı boş bir tribünlere oynandı derbi. Boşlukları görünce Akhisar gibi Beşiktaş'a kontenjan mı ayrılsaydı diye de düşünmeden edemedik. Tribündeki taraftar ise Beşiktaş'a karşı 'doluydu' maçtan önce futbolculardan galibiyet sözü aldılar.
Maçın ilk yarısında derli toplu bir Galatasaray ve önce tedbir diyen bir Beşiktaş vardı. Galatasaray ileride Podolski'yi yine tek bırakırken kanatlardan Yasin ve Sabri ile çoğalmayı planladı ve özellikle Sabri gizli santrfor gibi Beşiktaş savunma hattının ardına sık sık sızdı. Yasin'in oyunun hemen başındaki pozisyon da önemliydi ama Yasin vuruşu yapamadı. Selçuk savunmaya çok yakın oynadı ama Emre ve Sneijder'in ara pasları Beşiktaş savunma hatlarını hep tetikte durmaya itti. Denayer'in birkaç pas hatası dışında savunma da iyi olunca ilk 45'te oyunun hakimi evsahibi takım oldu.
Beşiktaş ise artık klasikleşen 11'i ve oyun planı ile sahadaydı. Birbiri ile oynamaya alışmış bir 11'in rahatlığı, buna karşın 'Bir gol yersek çıkaramayız'ın da rahatsızlığı vardı Siyah-Beyazlıların üzerinde. Bu nedenle ileride çoğalamadılar ve birkaç pozisyonumsu girişim dışında ilk 45'te Galatasaray kalesinde korkutucu olamadı.
İkinci yarıda ise roller değişti. 45 dakikalık takım olan Galatasaray bu devrede yürümeye başladı. Beşiktaş ise Sosa ile peşpeşe 3 gol girişiminde bulundu ama sonuç alamadı. Riekerink pili biten takımı toparlamak için Yasin'in yerine Sinan'ı sokarken savunmayı güçlendirmek için de Sneijder'in yerine Donk'u oyuna soktu. Ancak Sneijder'e gelene kadar eli belinde dolaşan çok adam vardı. Umut'u oyuna alırken Emre'yi sahadan çekmesi de hatalı bir tercihti.
Şenol Güneş ise bildik hamlesini 70'te yaptı, Gökhan ve Cenk'i sahaya sürdü. Çift santrfor hamlesi ile oyunu kendi yarı alanında kabul eden Galatasaray'ı çözmek için sabırla beklediği planı devreye soktu. 77'de de Beşiktaş'ı rahatlatan gol geldi. Cenk'in pasında Mario Gomez'e sadece dokunmak kaldı. Tam gol atılırken santraya doğru koşan taraftara rağmen oyunun devam etmesi de ilginçti.
Gole kadar sahadaki oyuncuları motive eden taraftarın, top Donk'un ayağına geldiğinde gösterdiği tepki ise abartılı bir yaklaşımdı.
Özetle Beşiktaş, akıllı ve sabırlı oyunu, Güneş'in doğru zamanda yaptığı oyuncu değişiklikleri ile çok önemli 3 puanı hanesine yazdırdı.