Hafta içinde Ziraat Türkiye Kupası finali vardı. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım yönetiminde 9 kupa finaline çıkmış, 7’sinde kupayı rakibine vermiş. Yani Fenerbahçe yarışta hep var ama son nefeste o son hamleyi yapamıyor. Galatasaray’ı eleyen Akhisar’a da kupayı verdi, ilk kez bir ilçe takımı kupa kaldırdı.
Galatasaray ise finallerin takımı. Bu süreçlerde Sarı-Kırmızı camia tek yumruk oluyor, mutlu sona ulaşıyor. Başakşehir’in liderliği Galatasaray bıraktığı an herkesin aklından geçen buydu, Galatasaray artık bu yarışı bırakmazdı. Gerçekten de öyle oldu. Galatasaray tam konsantrasyonla 21. kupasına çok yaklaştı. Şimdi son 90 var ve İzmir’den alınacak 1 puan rakipler ne sonuç alırsa alsın şampiyonluğu Galatasaray’a getirecek.
Maç dün aslında 12 dakikaydı. Rodrigues daha 1. dakika dolmadan kaptığı topla Belhanda’ya ilk golü attırdı. 12. dakikada da nefis bir deparla rakip ceza alanına girip Gomis’i golle buluşturdu. Sonrası rahatlayan Galatasaray’ın kontrolünde geçen 78 dakikaydı. Fatih Terim bu maçta bekleri çok çıkartmadı.
Donk’u da neredeyse savunmanın içinde oynattı çünkü biliyordu ki yenilen golü çıkarmak çok zordu. Denayer ve Maicon ikilisi bu destekle rahat bir maç çıkardı. Bu tedbir işe yaradı, kapatılan gedikler Malatya’ya gol pozisyonu bulmakta zorluk çıkardı.
Fernando’nun düzelmesi, Belhanda’nın form tutması orta sahayı toparladı. Gomis sezon başındaki gücünden uzaktı ama golünü yine attı. Sinan ilk 11’i yadırgamış gibiydi, kötü değildi ama iyi de denemezdi. Maçın yıldızı ise patlamaları ile Rodrigues’di.
Ama maçın asıl yıldızı seyirciydi. Bu sezon kurulan bu yeni takımı resmen uçurdular. Fenerbahçe beraberliği dışında 17 lig maçında 16. galibiyeti almakta 12. adamın büyük payı vardı. 72 puanın 49’unun alındığı Türk Telekom şampiyonluğun kaderinin yazıldığı yer olacak sanırım.