Fenerbahçe için kolay maç değildi. Kaybederse un ufak olabilir, belki de sezona mal olacak bir krize girebilirdi. Kazanırsa da hızlı bir toparlanma süreci başlayabilirdi.
Cocu, ‘ceza alanına yaklaşmıyorlar’ dediği orta alanda ayağı ‘top yapan’ isimleri kulübede oturttu. Buna karşın hücumcu sayısını çoğalttı. Hedefi üç forvetle ligin en sert savunmasını hataya zorlamaktı. Frey, Slimani, Eljif üçlüsüne Ayew de katılınca Başakşehir savunması ilk yarıda 3 kez geçit verdi. Ayew, Slimani ve Eljif topu ağlarla buluştursa Cocu’nun planı skora da yansımış olacaktı. Ancak gol ve goller bulunsa bile bu sistemin zaafları vardı. Forvetler geriden yeteri kadar beslenmediği için Slimani sık sık orta sahaya gelip kanatlara top açtı, ardından da yerine, santrforun olması gereken bölgeye depar attı. 4-2-4’e dönen oyunda en büyük problem Reyes-Jailson ikilisinin ofansif yönlerinin zayıflığıydı.
Cocu, 58. dakikada sahanın en çok koşan ancak bal yapmayan arısı olan Frey’i alıp Benzia’yı sahaya sürdü. Onun girmesiyle organize atak sayısı artmaya başladı. Cocu, hemen ardından vasatı aşamayan Reyes’in yerine Mehmet Topal’ı oyuna alarak ortadaki boşluğu kapama adına müdahalede bulundu.
Abdullah Avcı ise karmaşık bir futbol oynayan Fenerbahçe’yi çözemediği için risksiz futbol oynatmayı tercih etti. Çoklu hücumu pek düşünmedi. Aklı daha çok adamla gelen Fenerbahçe’yi durdurmaktaydı. Adebayor, ileride boş yere top ve destek bekledi.
Sonuç olarak Fenerbahçe oyunu kontrol etti ama ihtiyacı olan golü bir türlü bulamadı. Skrtel ve Slimani takımın en iyisiydi. Hasan Ali ve Isla da ortalamanın üstünde kaldı.
Seyirci açısından ise bekleme süreci yoktu. Reyes’in ıslıklanması, takımın ‘Sabrımız taşıyor’ diye uyarılması kredinin bittiğinin göstergesiydi.