Şampiyonlar Ligi trenini kaçıran Galatasaray için yeni hedefin ilk sınavıydı dün gece. Yeni formatıyla başlayan Avrupa Ligi’nin favorilerinden biri olarak gösteriliyordu. Bu şansın verilmesi boşuna değildi, kadrosunda Avrupa Ligi’nin piyasa değeri en yüksek futbolcusu Osimhen’i bulunduruyordu Galatasaray. Mertens’in olduğu, Icardi’nin yedekte beklediği bir kadrosu vardı. Şampiyonlar Ligi’nde olması gerekirken kazara buraya düşmüş gibiydi.
Okan Buruk, Fenerbahçe derbisinden sonra PAOK maçına da Icardi’siz başladı. İki yıllık mecburiyetin bitmesinin konforunu yaşıyor, sakatlıktan dönen yıldızını dinlendiriyordu. Oysa iki sezondur Icardi’nin, bırakın koşmayı, yürümeyi, iki ayağı üzerinde durmayı başarsa bile ilk 11’deki yeri garantiydi. Ama artık kadroda Osimhen vardı.
Young Boys maçında gördüğü gereksiz kırmızı kart nedeniyle tribünde olan Muslera dışında Fenerbahçe derbisinin 11’i ile çıkan Galatasaray PAOK karşısında üstün olan taraftı. Yunan ekibi kapanmış, kanatları kapatmış, Barış ve Yunus’un etkinliğini asgari düzeye indirmişti. Geçtiğimiz sezon oyun bu şekilde kilitlendiğinde Galatasaray da kilitleniyor ve çok zorlanıyordu. Bu sezon ise Sara farkı vardı. Sara savunmasını arkasına indirdiği toplarla forvetleri biçare bırakmıyordu.
İlk yarıda Osimhen, Mertens ve Yunus ile pozisyonlar bulundu ama gol bulunamadı. Buna karşın oyunu kendi yarı alanında kabul eden PAOK kontrataklardan iki pozisyon üretti. Kaleci Günay karşı karşıya pozisyonlardaki performansı ile Muslera’yı aratmadı ve sürpriz gole izin vermedi.
Galatasaray ikinci yarıya da yüksek tempoyla başladı. Barış’ın pozisyonu golün habercisiydi. Hemen ardından Osimhen’in kafa şutunda Baba’nın kendi kalesine gönderdiği topla beklenen gol geldi. Nijeryalı futbolcunun Galatasaray forması altında bulduğu ikinci golün de doğrudan ona yazılmaması ilginç bir tesadüftü.
Gol, maçı taktiksel açıdan tam ortasından ikiye böldü. Avrupa Ligi’nin yeni formatı takımları her maçta üç puana oynamaya zorluyor. PAOK hocası Razvan Lucescu da skor 1-0 olduktan sonra açık oyuna geçti ve katı savunmadan vazgeçti. Bu değişiklik Yunan ekibinin Galatasaray kalesine daha etkili gelmesini sağlarken, ev sahibi ekibe de boş alanlar yaratıp daha rahat pozisyon bulmasına olanak verdi. Oyun iki takıma da fırsatlar veren bir sürece girmişti.
Yorgun görünen Galatasaray’da Yunus ve Barış’ta tempo sorunu yaşanıyordu. Oyun bir yenilik istiyordu. Okan Buruk değişiklik konusunda acele etmiyordu ama bu anlarda gelişen PAOK atağında skor eşitlendi. Beraberlik golü sonrası PAOK yine kontrollü oyuna geçmişti, Galatasaray ise tempoyu yükselterek rakibi hataya zorlayamıyordu. Bu anlarda yine Kaan’dan ceza alanına gelen bir ortası kilidi açtı. Mertens ve Osimhen’in kafa ile yönlendirdiği topa son olarak Yunus çok sert vurdu ve Galatasaray’ı yeniden öne geçirdi. Burada Osimhen’e bir parantez açmak gerekiyor. O da Icardi gibi gol atma noktasında egosu şişik bir santrfor değil. Kaleye vurup gol şansını değerlendirebileceği bir pozisyonda topu daha uygun durumdaki Yunus’a indirmesi bunun ispatı.
Okan Buruk oyuncu hamlelerini 78. dakikada yaptı, Mertens ve Osimhen’i çıkarıp Kerem ve Icardi’yi aldı. Geçen sezon “yürüye yürüye” gol kralı olan Icardi’nin 78’de oyuna girmesi, Batshuayi’nin de sırada beklemesi hücum hattında Okan Buruk’un elinin ne kadar güçlendiğini gösteriyordu.
PAOK ilk golü yedikten sonrası tepkisini ikinci golden sonra veremedi. Gücün bir sınırı vardı ve Galatasaray’a bir yere kadar direnebiliyordu.
Sonuç olarak Galatasaray kazanmanın önemli olduğu maçı kazandı, Avrupa Ligi’ne üç puan ile başladı. Sarı Kırmızılılar Fenerbahçe derbisindeki kadar uyumlu ve tempolu değildi ama akıllı ve istekli futbolu üç puanı getirdi.Okan Buruk son bölümde Osimhen’in yerine Icardi’yi alıp Batshuayi de çizgide oynattı. Buruk bu hamlesiyle bir süredir gündemde olan 3-5-2’yi en azından kısa vadede denemeyeceğinin mesajını da verdi. Kerem- Icardi iş birliği ile gelen gol ise Okan Buruk’un oyuncu değişikliklerinde geç kalmasına karşın doğru hamleler yaptığının göstergesiydi.