Galatasaray ise sıkıntılı bir sürecin içinde. Maçtan bir gün önce Oliveira’nın kadro dışı kalması, Ziyech’ten sonra Zaha’nın sakatlığı, Icardi’nin tek idmanla maça çıkacak olması handikaplardı. Maçtan önce Okan Buruk’un eksikleri pek de önemsemeyen sözleri, “Bana göre tam kadro buradayız” sözleri önemliydi. Buruk, geçen seneki ahengli eski kadrosuna güveniyordu. Maçın golle başlaması da Galatasaray’ı derbide rahatlatan bir unsur oldu.
Beşiktaş’ta Santos 4-1-4-1 oynatarak golü düşünen bir oyun felsefesini benimsediğini göstermişti ancak Galatasaray savunmasını aşıp golü bulmak kolay değildi. İlk büyük maçına çıkan genç Semih, Davinson- Nelsson ikilisinin arasında ilk yarı top bile göremedi. Cenk gayretine rağmen Galatasaray savunmasını zorlayamadı ama Rashica, Galatasaray’ın genç yıldızı Köhn’ü oldukça zorladı. Maçın ilk yarının en etkileyici ikili mücadelesinde Rashica bir adım öndeydi ve skoru değiştirebilecek en önemli isim olarak ön plana çıktı. Santos santrforda, formda ama tecrübesiz Semih yerine deneyimli Aboubakar ile maça çıksa Beşiktaş için farklı bir hikaye olabilirdi.
Galatasaray, santrforunun ardına 4 hücumcu koyan Beşiktaş’a ilk yarıda şans vermezken zayıf savunmasının önüne tek futbolcu koyan rakibi üzerinde baskı kurdu. Al- Musrati’nin kendi kalesine attığı ‘şans golü’ dışında çok bariz pozisyonlar üretemedi belki ama kendi oyununu Beşiktaş’a kabul ettirdi.
Maçın ikinci yarısında da Galatasaray maçı genel olarak kontrol ediyor, temponun yükselmesine fazla izin vermemeye çalışıyordu. Beşiktaş’ın gücü ise Galatasaray savunmasını hataya zorlamaya yetmiyordu. Cenk Tosun’un Köhn’in el temasında 360 derece dönerek düşmesi de hiçbir fizik kuralına uymadığı için zorlama bir penaltı beklentisiydi. Cenk’in bu hareketinin tek sonucu tribünleri ve takımı silkelemesi, kendine getirmesiydi. Siyah- Beyazlılar 60. dakikadan itibaren oyunun kontrolünü eline alıp peş peşe iki net gol pozisyonu buldu ki bunlar maçın başından bu yana en netleriydi. Muçi- Rashica ikilisinin yönetimindeki Beşiktaş, Galatasaray’ı ciddi şekilde silkeliyordu ancak sahada golü atacak oyuncusu yoktu, genç Semih büyük maçta yetersiz kalıyordu.
Beşiktaş, Ghezzal’ı oyuna alarak saha içindeki gücünü tazelemişti. 80. dakikada da Aboubakar ve Muleka sahaya girdi. Okan Buruk’tan ise hamle yoktu. 60. dakikada oyuncu değiştirmeyi neredeyse futbol oyun kurallarının değişmez maddelerinden biri yapacakken, bu kez yorulan Mertens’i, etkisiz Kerem Aktürkoğlu’nu, top geldiğinde koşmak dışında hareket etmeyen Icardi’yi de oyunda tutuyordu. Sanırım bir kulübeye bakıyor, bir maçın derbi olduğuna bakıyor, “Sahadaki kadro ile devam etmek evladır” diyordu. Nitekim 85. dakikadaki ilk değişikliği Mertens- Berkan hamlesiydi ve skoru tutmaya yönelikti.
Beşiktaş’ta Muçi, yorulup çıkana kadar Rashica en etkili isimlerdi. Beşiktaş savunması kendi kalesine attığı gol dışında yine kalesini gole kapatarak başarılı bir sınav verdi. Cenk artık büyük maçları çevirecek güçte olmadığını gösterdi. Semih ilk derbisinde etkisizdi. Aboubakar- Muleka değişikliği çok geçti, oyuncular oyuna ısınana kadar maç bitti.
Galatasaray’da Muslera ve önündeki Davinson- Nelsson ikilisi günündeydi. Köhn, formda Rashica ile başabaş mücadele etti. Kaan da elinden geleni yaptı. Kerem Demirbay ve Torreira, dörtlü Beşiktaş orta sahası ile 90 dakika savaştı. Kanatlarda Kerem Aktürkoğlu zayıf kalırken Barış Alper enerjik ama skor üretmede yetersizdi.
Sonuç olarak Galatasaray, en çok zorlandığı deplasman olan Beşiktaş’tan yıllar sonra üç puan çıkararak yoluna devam etmeyi başardı. Eksiklerine rağmen “Bu kadro bana yeter” diyen Okan Buruk haklı çıktı. Bir haftada iki kupadan elenen Galatasaray, ligde de geriye düşme riskini savuşturarak hem maçı hem de özgüvenini geri kazandı.