UEFA Avrupa Ligi’nin sürpriz yapmaya aday iki takımının maçında, ilk yarıda denge vardı. İki takım da güçlü savunma anlayışı ile rakibine minimum pozisyon vermeyi hesaplamıştı ve bunda başarılı da oldular. Manchester United’ın ilk yarıda kaleyi bulan tek şutu vardı, o da gol oldu.
Fenerbahçe de rakip savunma bloğu arasında pozisyon bulmakta zorlandı. En net gol girişimi En-Nesyri’den geldi ve Onana 2 saniye içinde 2 müthiş kurtarış yaparak Fenerbahçe’nin skoru eşitlemesine izin vermedi.
Sarı Lacivertliler ilk yarı boyunca hücumda ve oyunda üstündü ama bunu skora yansıtamadı. Bunun en büyük sebebi Dzeko’nun yerine ilk 11’de başlayan En-Nesyri’nin de Boşnak futbolcu gibi gol vuruşu yapma konusundaki beceri noksanlığıydı. Golcü sorunu bu maçta da kendisini göstermeyi sürdürdü.
Fenerbahçe’nin gole zor ulaşması dışındaki diğer önemli sorunu ise kolay gol yemesiydi. Sarı Lacivertliler kendisine denk ya da güçlü takımlar karşısında yine kalesinde basit goller yedi. Bunun en büyük sebebi ise top rakibe geçtiğinde Fenerbahçe’nin pres yapmaması, rakibin oyun kurmasına izin vermesiydi. Buna Oosterwolde’nin eksikliği, Osayi’nin sakatlıktan yeni dönmesi de eklenince rakibin gol bulması şaşırtıcı olmadı.
Jose Mourinho, savunmada kalan ve az adamla az hücuma çıkan Manchester United karşısında takımını ikinci yarıda daha baskın oynatmaya çalıştı. İngiliz kilidini açan ise Maximin oldu. Manchester savunmasının arasında, iki savunma oyuncusunun kıskacındaki En-Nesyri’ye havadan öyle bir top indirdi ki, gol kaçırma makinasına dönüşen genç futbolcu bile bunu kaçıramazdı, bu gol En-Nesyri yerine Maximin’e yazılsa yeriydi. Fenerbahçe’nin maça dönüşünü simgeleyen bu golden kısa bir süre sonra Jose Mourinho’nun kırmızı kartı geldi. Osayi-Samuel’in pozisyonunda penaltı itirazını uzatan Portekizli teknik adam, tam kendisinin oyuna müdahale edeceği, değişiklikleri ile dengeleri değiştirebileceği anlarda tribüne yollandı. İlk hamlesi de Osayi’nin sakatlığı nedeniyle mecburi bir değişiklik oldu.
Mourinho’nun kırmızı kartının ardından Kırmızı Şeytanların baskısı başladı. İngilizler hiç olmadığı kadar yoğun ve çoklu adamla gelmeye başladı. Portekizli teknik adamın oyuna müdahalesi ancak 79. dakikada gelebilirdi. İsmail Yüksek, Dzeko ve İrfan Can Kahveci, performansı düşen Tadic, En-Nesyri ve Maximin’in yerine oyuna dahil oldu. Ancak değişiklikler beklenen diriliği getirmedi. Sallantıda olan İngilizler kendilerine moral veren skoru alıp döndü.
Sonuç olarak Jose Mourinho, kendisine denk veya güçlü bir rakip karşısında bir kez daha bekleneni vermenin uzağında kaldı. Lille maçları ile başlayan süreçte Twente’nin ardından sahasında Manchester United’a da üstünlük kuramadı. Ligdeki Göztepe, Galatasaray ve Samsunspor maçları eklenirse kayıplar zincirine bir halka daha eklendi.
Bardağın dolu tarafında Avrupa Ligi’nde oynanan 3 maçta alınan 1 galibiyet, 2 beraberlik var ama diğer yarısında futbol olarak beklentileri karşılayamamak var. Portekizli teknik adamın farkını göstermesi için zaman geldi de geçiyor bile…