Yirmi sene oldu, senin süren doldu…” Beşiktaş çarşısından stada giden çınarlı yolda bazı gruplar deprem sonrası oluşan kızgınlıklarını slogan atarak dile getiriyor, hükümeti istifaya davet ediyordu. Çoğunluk bu politik tezahüratları tepki vermeden izliyor, ne kızıyor ne de destekliyordu. Maçın üzerine çöken üzüntüyü, kızgınlığı, duygusallığı stada girince daha yoğun hissediyordunuz. On binler Vodafone Park’a maç izlemeye değil de bir ülkenin yaşadığı derin acının yasını paylaşmaya gelmiş gibiydi.
Esame listesinde Ghezzal’ın adı vardı ama ısınırken sakatlığı nükseden oyuncunun yerini son dakikada Alli almıştı. Maçın 4 dakikasının 17. saniyesinde sahaya tribünlerden oyuncak yağdı. Türkiye bir kez daha yaralarını sarmak için elini uzatıyordu. Maçın ilk yarısında tribünler kadar futbolcular da oyuna konsantre olmakta zorlanıyordu. Antalyaspor, Umut’un savunduğu kanattan güçlü ataklar yapıyordu ama maçın kontrolü Beşiktaş’taydı. Cenk, Muleka, Gedson gole yaklaşıyor ama o bitirici vuruşu yapıp Mehmet Ataberk’i aşamıyordu. Seyirci ise yer yer sahadan kopup hükümeti istifaya çağıran tezahüratlar atıyordu ama tepkisel davranışlar tüm tribünü sarmıyor, çoğunluk Beşiktaş’ın geleneksel tezahüratlarının içinde kalıyordu. “Türkiye üşüme Antalya seninle” diyerek sempati toplayan Antalyaspor taraftarı ise istifa davetini sık sık tekrarlıyordu.
Sakatlıkların çokluğu nedeniyle kulübeyi gençlerle dolduran Şenol Güneş maçın ikinci yarısında Alli- Tayfur değişikliği ile başladı. Ancak maçın temposu bir türlü yükselmiyordu. İkinci yarıda daha oyuna yönelik olan seyirci, 57. dakikada çıkan Muleka’yı tüm bir sezondaki vasatlığının faturasını kesip yuhalarken yerine giren genç Semih Kılıçsoy’u alkışlarla karşılıyordu.
Seyirci oyunun son dakikalarında oyundan alınan Umut’u da kötü performansı nedeniyle aynı şekilde yuhalayarak uğurlayacaktı.
Salih- Gedson ikilisi orta sahanın kontrolünü Beşiktaş’a veriyordu ama Aboubakar’sız Beşiktaş forveti Antalyaspor savunma hattını aşmakta zorlanıyordu. Redmond da yorulmaya başlayınca hücum kalitesi iyice düşmeye başladı. Redmond’un serbest atışında bu duvar Tayyip’le aşıldı ama Tayyip’in vuruşunda topun eline de çarpması Beşiktaş adına talihsizlikti. Uzatmaların sonlarında Cenk’in kazandığı penaltı, kazanılması zorlaşan maçta talih kuşu gibiydi ancak Cenk’in kötü vuruşu Mehmet için kolay bir toptu.
Sonuç olarak Beşiktaş aklını ve bedenini sahaya veremediği maçta üç puanı da kazanamadı. Geriye ise futbolla politika ayrımında kafası karışık tribünlerin havada asılı kalan gerginliği kaldı. Maç bitiminde o tepki yönetime yönelmişti…