Şampiyonlar Ligi kadrosu kuran ancak grubu üçüncü bitirip direksiyonu Avrupa Ligi’ne çeviren Galatasaray için zor bir rakipti Sparta Prag. Genç ve diri bir kadrosu vardı. Maçın başlamasıyla birlikte de prese başladılar.
Sparta Praglılar, Muslera ve savunma oyuncuları üzerinde baskı oluşturup ileride bastılar. Amaçları geriden top çıkarma konusunda zaman zaman sorun yaşayan Galatasaray’ı hataya zorlamak ve deplasmanda golü bularak öne geçmekti. Bu plan belli ölçülerde başarılı da oldu. İlk yarıda ikisi ofsayt bayrağı kalkan dört net gol pozisyonu ürettiler ve dördünde de kaleci Muslera’ya takıldılar. Futbolda ikinci baharını yaşayan ve kalesinde dev gibi duran Uruguaylı file bekçisi verdiği güvenle takımın oyun içinde kırılmalar yaşamasına müsade etmedi.
Galatasaray bu diri ve enerjik rakip karşısında ilk yarıda vitesi yüksek tuttu ve benzer şekilde Sparta Prag savunması üzerinde baskı uyguladı. Bu baskı çek oyuncuların hata yapmasını ulaştı ve Galatasaray’a pozisyon olarak geri döndü. Mertens önderliğindeki Galatasaray Kerem Demirbay’ın da katkısı ile hızlı çıkışlar gerçekleştirip akan oyunda da pozisyon aradı ancak atakları sonlandırma konusunda çok da becerikli değildi. Icardi yine çok fazla top alamadı ama buna karşılık farklı bir oyun planıyla skora katkı sağladı. Orta sahaya kadar gelen Arjantinli futbolcu pas trafiğini yönetip kanat oyuncularını atağa kaldırdı. Bu plan golü de sürpriz bir isimle getirdi. Kerem Demirbay, Icardi’nin pasında soldan ceza alanına girdi ve çok net bir vuruşla Galatasaray’ı öne geçirdi.
Maçın ikinci yarısı da yüksek tempoyla ve golle başladı. Çekler bir duran topta golü buldu ve skoru eşitledi. Bu şok gol Galatasaray’ı bir anda oyundan düşürdü. İki beki devşirme olan Galatasaray’da Okan Buruk’un ilk müdahalesi de bu alana geldi. Hızlı kanat oyuncuları karşısında zorlanan Berkan ve Kaan Ayhan’dan tercihini Kaan’dan yana kullanıp Abdülkerim Bardakcı’yı oyuna aldı. Sakatlıktan dönen Abdülkerim’i Nelsson’un yanına koyarken Davinson’u sağ beke kaydırdı.
Golün şaşkınlığının üzerinden atılmasında Mertens, Icardi ve Keremlerin gayreti etkiliydi. Icardi’nin direkten dönen topu, Kerem Aktürkoğlu’nun Icardi’ye çıkardığı ancak Arjantinlinin yetişemediği orta golün habercisi gibiydi. Nitekim gol, Mertens’in uzaktan gol arayışlarından birinden geldi, rakibe çarpan top filelerle buluştu.
Skor üstünlüğünü alan Galatasaray oyunu da kontrol etmeye başlamıştı ancak Nelsson’un kırmızı kartı tüm hesapları alt üst etti. Maçın 1/3’lük bölümünü 10 kişi oynamak, üstelik de eksikliğin adam bulmada sıkıntı yaşanan savunmadan olmasının bir faturası olabilirdi. Nitekim bu kadar özgüveni yüksek ve diri bir takım bu fırsatı kaçırmadı, beraberlik golü kırmızı karttan çok kısa bir süre sonra geldi.
10 kişi kalmak ve beraberlik golünü yemek Galatasaray’ı oyundan düşürmüştü. Kalan süreyi doğru kullanmak gerekiyordu ve skoru değiştirebilecek ayaklar yorgun ve suskundu. Icardi çalışıyor ama gol vuruşu yapamıyordu. Kerem Aktürkoğlu da golcü özelliğinden uzaktı. Hal böyle olunca Galatasaray için tamamlanması gereken 20 dakika kolay olmayabilirdi.
Galatasaray, sahanın her yerinde olan, koşan, diri rakibi karşısında galibiyete olan inancını kaybetmemişti. Torreira ve Kerem Demirbay’ın girişimleri bunun göstergesiydi. Buna karşın kaptırılan toplar da Galatasaray kalesinde ciddi tehlikeler yaratıyordu. Galatasaray’ın en hızlı isimlerinden Barış Alper bile bu yüksek tempoda rakibi geçmekte zorlanıyordu. 80. dakikada Sparta’nın da 10 kişi kalması Galatasaray’ı rahatlattı.
Okan Buruk rakibin 10 kişi kalmasından sonra galibiyet hamlesini yaptı. Kerem Demirbay ve Kerem Aktürkoğlu’nu alıp Tete ve Zaha’yı sahaya sürdü. 10’a 10 oyunda değişikliklerle ateşlenen Galatasaray yeniden yoğun bir baskı kurdu ancak gol gelmiyordu. Buna karşılık Sparta’nın hızlı atakları da bitmemişti. Son dakikada tatsız bir sürprizi Muslera’nın kurtarışı önledi.
Ve uzatmalarda suskun golcü sahne aldı. Barış Alper’in pasında, zor pozisyonda topu iğne deliğinden geçirir gibi savunmanın arasından geçirip skoru 3-2’ye getirdi.
Sonuç olarak Galatasaray, Süper Lig’in çok üzerinde fiziksel bir güce sahip olan rakibi karşısında yüksek tempoda oynayıp oyunda kaldı ve inancı ile, gidip gelen maçı kendi lehine çevirmeyi başardı.