Bundesliga’da Dortmund’un trajik finali, Galatasaray’ın da başına gelebilir mi? İki final maçını kaybedip bir kulbuna yapıştığı kupayı kaptırabilir mi? Tolunay Kafkas’ın gelmesiyle toparlanan Ankaragücü, lidere çelme takabilir mi? İki gün boyunca yağanak yağmurla yıkanan Ankara’daki maç öncesi soru buydu.
Maç başladığında tüm bu sorular sahada karşılığını buldu. Galatasaray ilk dakikadan itibaren galibiyet için baskı oluşturarak büyük bir iştahla saldırdı. Aslan belli ki işi pazar günkü derbiye bırakmak istemiyordu. Kanatlardaki Kerem ve Rashica müthiş oynuyor, sağlı sollu ataklarla Ankaragücü savunmasını hataya zorluyordu. Nitekim ilk yarıdaki goller, bu iki ismin topu tek vuruş ustası İcardi ile buluşturması sonucu geldi. Arjantinli golcü, ayakla ya da kafayla farketmeden bitirici vuruşlarını yapmaya devam etti.
Galatasaray’da Nelsson başındaki bandajla bir zamanların Bülent Korkmaz’ı gibi sahada savaşıyor, Abdülkerim defansta bir kale gibi duruyordu. Genç Kazımcan yaptığı bireysel hataları gayreti ve enerjisi ile telafi ediyordu. Atom karınca Torreira ile her yerdeydi. İlk 11’in en zayıf halkası Oliveira gibi görünüyor ama o da orta sahayı tutmaya gayret ediyordu.
Ankaragücü, yüksek tempoda oynayan Galatasaray’ın baskısına direndiği gibi yenik duruma düşmesine rağmen hiç pes etmedi. Çoklu adamla hücum edip pozisyonlar üretti. Milson ile golü bulurken, ilk yarıda Muslera’nın çıkardığı net pozisyon ve direkten dönen şutuyla dişli bir rakip olduğunu gösterdi.
Maçın ikinci devresinde, ilk 45 dakikadaki yüksek temponun yorgunluğu vardı ama maç yüksek vitesten oynanmaya devam ediyordu. İcardi’nin kaptığı hatalı pasta gol vuruşunu yapamaması Galatasaray’ın maçı koparmasını engelledi. Okan Buruk, yorulan Mertens ve Kazımcan’ın yerine Barış Alper ve Dubois’i alarak Ankaragücü’nün artan baskısını kırmak istedi. Kritik maçlardaki performansları ile sürpriz çıkışlar yapabilen Barış Alper, kaleciyi çalımlayıp attığı golle Galatasaray’ı rahatlattı. Oliveira’nın kafa vuruşu da galibiyeti pekiştirdi. Tabii, bu sezon büyük bir çıkış yapan ve özellikle ligin ikinci yarısında müthiş oynayan Kerem’in asistlerini de unutmamak gerekiyor. Mertens ve İcardi ile birlikte, topu aldığında kafasını kaldırarak oynamayı öğrenen Kerem resmen çağ atladı.
Sonuç olarak Galatasaray, 2000-01 sezonunda kendisini şampiyonluktan eden Ankaragücü’nü bu kez farklı yenerek 23. şampiyonluk kupasına uzandı. Sarı- Kırmızılılar sezon boyunca gösterdi performans, lig tarihinin seri galibiyet rekoru, sergilediği futbolla genel kamuoyu gözünde hak ettiği bir şampiyonluğa, bitime iki hafta kala ulaşmış oldu.