Şenol Güneş’le başlanan bir sezonda Beşiktaş’ın Süper Lig hikayesi başka türlü olabilir miydi? Dünkü Konyaspor maçı performansı ve Beşiktaş’ın kadro yapısı bu sorunun cevabına ilişkin yanıtlar içeriyordu.
Birbirinden kopuk, birbirini tanımayan ve tamamlamayan iki ekibin aynı forma altında sahaya çıkmış hali gibiydi Beşiktaş. Mert Günok yediği hatalı gollerle savunmasının zaaflarını bu kez gizleyemedi, kadronun kırılgan bölgesi tüm çıplaklığıyla ortaya serildi. Ismael’in kurduğu bu defans hattı ile Şenol Güneş’in büyük hamleler yapması pek mümkün değildi. Nitekim Konyaspor, 2-0 geriden gelip 3-2 öne geçerken Beşiktaş’ın bu zaafından sonuna kadar yararlandı.
Savunmasının geçirgenliğine karşın orta sahada Salih- Gedson ikilisinin çalışkanlığı ve üretkenliği Beşiktaş’ı oyunda tuttu. Şenol Güneş’in doğru oyuncu değişiklikleri ile de Siyah- Beyazlılar yeniden maça ortak oldu.
Dün son maça Muleka ile başlayan Şenol Güneş, kulübedeki golcüsünden umudunu kesmediğini göstermişti ancak Muleka’nın bu mesajı tam anladığı söylenemezdi. Attığı gol akıl doluydu ama oyunun içinde olmaması onun Beşiktaş’ta kalıcı olmayacağının işareti gibiydi.
Aboubakar, Beşiktaş’taki ilk dönemi gibi değil. O yırtıcı, tutulamayan Aboubakar değil ama liderlik vasıfları onu vazgeçilmez yapıyor. Cenk Tosun çalışkan ama kabul etmek gerekir ki bir kanat oyuncusundan çok bir santrfor o. Şenol Güneş ne Aboubakar’dan ne de Cenk’ten vazgeçemediği için sahada ama çoğu kez bu tercih Beşiktaş’a dün olduğu gibi tempo sorunu olarak geri dönüyor.
Sonuç olarak Beşiktaş ciddi potansiyeli olan ancak kadrosuna başta savunma olmak üzere en az 4-5 takviye yapılması gereken bir ekip. Ismael döneminde de Şenol Güneş devrinde de çoğu kez benzer ışığı verdi, bunun ana nedeni kadro mühendisliğindeki sıkıntılardı. Devre arasında yapılan transferlerle eli rahatlayan Güneş, oyun kalitesinde bir çıkış yakalamayı başardı. Sezon sonuna kadar not ise şu oldu; Şenol Güneş’e futbolcu havuzu geniş bir ekip verilirse nüvesi bu olan kadro gelecek sezona damgasını vurabilir.