Trabzonspor için, 5. kez göreve gelen Şenol Güneş’le yeni bir başlangıçtı. Abdullah Avcı ile bir projeye başlayan Bordo Mavililer neredeyse tüm takımı yenilemiş ama değişim tamamlanmadan hocayı da değiştirmişti. Şenol Güneş’ten usta dokunuşlarla takımı toparlaması beklemiyordu.
Nitekim Trabzonspor maça, seyircisinin de desteğiyle özgüvenli başladı, topu kontrol etti ve Beşiktaş’ı kendi yarı alanına çekilmeye zorladı. Şenol Güneş, toplu oyunda fark yaratan Beşiktaş’ı durdurmanın yolunu topu kontrol etmekte buldu. Bu planın maç boyu tutup tutmayacağını görmemize Visca izin vermedi. Rafa Silva’ya yaptığı hareket sonrası kırmızı kart görmesi Trabzonspor’u 10. dakikada 10 kişi bıraktı.
Visca gibi tecrübeli bir futbolcunun maçın başında, orta sahada sıradan bir pozisyonda kırmızı kartlık faul yapması akıl alır gibi değildi. Hakem Ali Şansalan’ın yakın pozisyonda bu kırmızı kartı atlaması da şaşırtıcıydı. Trabzonspor’un 10 kişi kaldıktan sonra gol için bastırıp Okay’la golü bulması daha da şaşırtıcıydı. Ama peri masalı çabuk bitti. Beşiktaş gibi güçlü bir takıma 11’e 11’de bile meydan okumak zorken 11’e 10’da kafa tutmak mümkün değildi.
Beşiktaş 20. dakikadan sonra topu kontrol etti ve ilk yarının kalan bölümünü Trabzonspor yarı alanına yıktı. Siyah Beyazlılar Rafa Silva yönetiminde baskıyı artırdıkça artırdı. Svensson ve Masuaku’nun kanatlardan getirdiği toplar ve ortalar Trabzonspor ceza alanına inmeye başladı. Bordo Mavilileri bu ağır baskı altında oyunda tutan kalecisi Uğurcan’ın kurtarışları ve Beşiktaş’ın santraforu Immobile’nin rakip savunma arasında kaybolması, etkisiz kalmasıydı. Bu kördüğümü çözen, bu senenin sihirli anahtarı olacağı anlaşılan Gedson Fernandes çözdü. İleri çıkan ve ceza alanına kadar giren sağ bek Svensson’ın pasında Gedson Fernandes şık bir vuruşla skoru eşitledi.
Beşiktaş’ı ilk yarının bu bölümünde bu kadar üstün kılan, orta sahasının etkinliğiydi. Joao Mario ilk maçında fark yaratan performansı ile dikkat çekti. Sahadaki rahatlığında şüphesiz eski takım arkadaşı Rafa Silva ile yan yana oynamasının da etkisi vardı.
Maçın devre arası ağır bir abluka altındaki Trabzonspor’a ilaç gibi geldi. Şenol Güneş’in devre arasındaki müdahalesi ev sahibi ekibi belli ki biraz toparlamıştı ancak bir kişi eksik oynayarak Beşiktaş’ı yenmeleri mucizelere bağlıydı. Banza boş alanda etkili olan bir santrfor değildi ve ileride yalnız kaldığı için etki gücü azdı.
Siyah Beyazlılar ikinci yarının tamamında baskın olanv galibiyeti arayan taraftı ama Semih’in yüksek katkısına rağmen golü bir türlü bulamadı. Şenol Güneş’in devre arasında derleyip toplayıp savunma planı oluşturduğu Bordo Mavililer direniyor, pozisyon vermiyordu.
Sonuçta 1-1 biten maçta kaybeden Beşiktaş’tı. Immobile’nin etkisizliği bunda en büyük etkendi. Buna karşın Joao Mario’nun tıpkı Rafa Silva gibi nokta atış bir transfer olduğu ilk maçtan ortaya çıktı. İlerleyen haftalarda daha olgunlaşan, güçlü ve çözüm üretici bir Kartal izleyeceğimizin işaretleri vardı.
Trabzonspor ise en tecrübeli isminin en acemice davranışıyla kimliğini bulabileceği bir maçta durumu kurtarmaya oynamak zorunda kaldı. Ancak Şenol Güneş’in bu kadroyu beklenenden kısa bir sürede toparlayacağının işaretleri de verildi.