Beşiktaş üst üste kaybettiği puanlarla şampiyonluk şansını zora sokmuştu. Başakşehir’in Fenerbahçe galibiyeti ile bu hayal Kaf Dağı’nın ardına düştü. Buna bir de kulübün değişen iç dengeleri eklenince Beşiktaş bilinmezlerle dolu bir takıma dönüştü. Ne yönetimin istifaya zorladığı Şenol Güneş’in tadı kaldı ne de muhalefetin baskısı altında seçime hazırlanan başkan Fikret Orman’ın... Ama takımın hala tadı, tuzu vardı.
Beşiktaş maça hızlı başladı. Oyunu Atiker Konyaspor yarı alanına yığdı ve rakibi hataya zorlamaya başladı. Bu baskı, Konyaspor savunmasından kapılan top sonrası golü de getirdi. Burak Yılmaz’ın Ljajic’in koşu yoluna attığı nefis pası Boşnak futbolcu affetmedi. Konyaspor duvarının çöktüğü düşünülürken konuk ekip Milosevic’in ara pasında Ömer Ali ile yediği golün neredeyse aynısını atarak skora eşitliği getirdi. Tabii burada Karius’un hatasının olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Konyaspor’un şok golünün etkisinden çabuk sıyrılan Beşiktaş, Quaresma ve Lens ile rakibin savunma dengesini bozmaya başladı. İki bek Gökhan ve Adriano’nun yanı sıra Medel’in de ileri çıkışları maçın ibresini yeniden Beşiktaş’a döndürdü. Ve beklenen gol Burak Yılmaz’ın şık frikiği ile geldi. Burak’ın haftalardır devam eden üretkenliği “Beşiktaş’ın geçen sezonu ve bu sezonun ilk yarısı heba olmuş” dedirtecek cinstendi.
Maçın ikinci yarısında da futbol açısından doyurucu bir 45 dakika izledik. Konyaspor çok iyi savunma bloğu ile Beşiktaş’ın etkili futbolunu golle süslemesini engellemeye çalıştı. Lens ve Gökhan’ın toplarının direkten dönmesi, Serkan Kırıntılı’nın net kurtarışları Konyaspor’u oyunda tuttu.
Oyunu tek yönlü oynayan Konyaspor, Serkan’ın kurtarışları ile ayakta kaldı ve beklediği golü son anlarda Fofana ile bulmayı başardı. Üçüncü gol için bastıran Beşiktaş’ın savunma derinliğinin kaybolmasından yararlanan Fildişi Sahilli futbolcu, Aykut Kocaman’ın ekibini puana da yaklaştırdı ancak Kagawa bu hayale izin vermedi.