Canlı basın tarihi Safter Yılmaz’la seyrettik maçı. 40 yıldır Los Angeles’te yaşıyor. Galatasaray’ı görmek için 1 gün fazladan kalmış İstanbul’da. Coşkun Özarı’nın, Turgay Şeren’in Galatasaray Lisesi’nden sınıf arkadaşı. Siyasilerden sporculara kadar inanılmaz hikayeler anlattı. Maç başladı, maça daldı, ilk yarının ortalarında dönüp, ‘İlk 15 dakika rakibe yüklenmelisin ki golü bulasın. Galatasaray çok ağır. Sanki 3-0 önde, top çeviriyor. Bir de bu kadar yan pas yapılır mı?’ dedi.
Sezon başından beri gördüğüm ve hemen her yazıda dile getirdiğim sıkıntıyı şak diye söyledi. Peki yediden yetmişe bakmasını bilen herkesin gördüğü bu problemi ‘Riekerink Bey’ görmüyor mu? Aslında görüyor. 68.dakikada takımın en zayıf halkası Cavanda’yı ve Sneijder’i çıkarması zamanlama ve tercih yönünden doğruydu. Ama yerlerine sahaya sürdüğü Sinan- Josue hamlesi beklediği sonucu vermeyince maçı döndüremedi.
Muslera’ya iş düşmedi, düştüğünde de onun yapaca bir şey yoktu. Cavanda çok kötü günündeydi. Trabzonspor’un Galatasaray’daki ajanı gibiydi. Semih, Hakan Balta’yı aratmadı, ki uzun aralardan dönüşler genelde zordur. Tolga Ciğerci yine inanılmaz koştu ama al-ver’den onun da başı döndü, bazen topları gereksiz ezdi. Sneijder ara paslarıyla vardı, Selçuk güçsüzdü, Eren yeteri kadar pas alamadı çünkü bir tek Bruma’nın kanadı çalıştı, Podolski tatildeydi. Sonuç olarak Galatasaray kendisinden zayıf bir ekibe 3 puan verdi.
Ersun Yanal’ın Trabzonspor’u ise gücünü bilerek ve ekonomik kullanarak oynadı. Onur Kıvrak’ın müthiş performansı, Bero’nun akıllı futbolu, Okay ve Mehmet Ekici’nin enerjisi konuk ekibi maçın içinde tuttu. Yanal yine Galatasaray’ı yenerek ‘can aldı’ ama bu kadronun işinin zor olduğunu da söylemek gerekir.
Son söz takımlarını 8. hafta olmasına rağmen hazır hale getiremeyen hocalara. Valencia ile anlaşan Prandelli’ye maç öncesi Barça’yı sormuşlar, ‘Rahat uyudum çünkü Messi’yi durduracak bir güç yok’ demiş. Peki sizler rahat uyuyabiliyor musunuz?