Beşiktaş ilginç bir takım. Yağ var, un var, şeker var ama helvanın kıvamını tutturmakta bazen zorlanıyor. Spor camiasındaki genel görüşe göre aşçı, başka restoranla anlaştığı için dibi tutuyor tavanın. Dün de öyle bir maçtı. Mutlak üstün olduğu bir karşılaşmada bile zorlandı Beşiktaş. Rakibi kilitledi, topu hep kendinde tuttu, oyunu kontrol etti. Bursaspor doğru düzgün pozisyon bile bulamadı. Ama bu sezon Beşiktaş’taki ana sıkıntı bir türlü aşılamıyordu. Gol bulma sorunu yine kendini gösteriyordu. Burada devreye Burak Yılmaz girdi. Attığı iki nefis gol kilidi açtı, Kartal’ı 3 puana taşıdı. Burada taraftara bir parantez açmak gerekiyor; maçtan önce takım ısınmaya çıktığında dört tribüne de çağırdıkları Burak’la barışmaları, oyuncunun üzerindeki baskıyı aldı. Dün gördük ki golsüzlük hastalığının ilacı bulundu.
Beşiktaş’ta Mirin, Vida ile müthiş bir uyum yakaladı. İki bek Gökhan ve Adriano da savunmayı çelikledi. 2-0’dan sonra bir ara takımda yaşanan gevşeklik dönemi dışında rakibe geçit vermedi bu geri dörtlü. Ancak 2-0’ın üzerine yatma düşüncesi ve bu anlayışın yarım saat kadar sürmesi Beşiktaş gibi top yapma kapasitesine sahip bir takıma yakışmadı.
Atiba ve Dorukhan dinamizmleri ile orta sahayı toparladı. Ljajic ilk yarıda forvete yeteri kadar destek veremedi ama ikinci 45 dakikadaki yükselişi ile takımı oyunda avantajlı duruma getirdi. Güven kanatta çok çalışkandı ama biraz geride oynaması da skor üretimine uzak kalmasına sebep oldu. Lens bir Quaresma değil, adam eksiltmekte zayıf ama ilk goldeki pası nefisti.
Bursaspor ise 2-0’dan sonra cesaretlenip çoklu hücuma çıkmaya başladı ama maçı dengelemek için geç kalmıştı. Samet Aybaba’nın oluşturduğu takımların ritmini bulmasını beklemek gerek ama bu sezon bu tempoyla işleri kolay değil. Aybaba bu kez gereken zamanı bulamayabilir.