Şampiyonlar Ligi gruplarındaki son yenilgisini 6 yıl önce alan, Mane gitse de Kane’i transfer ederek ürkütücü kadrosunu hep güçlü tutan, Alman futbol sanayisinin mükemmel ürünü Bayern Münih maçın kağıt üzerindeki favorisiydi. İki bin Alman taraftar İstanbul’a galibiyet keyfi yaşamak için gelmişti ancak karşısında hiç beklemediği kadar diri, hızlı, cesur ve fazlasıyla cüretli bir takım buldu.
Oysa Galatasaray 11’i açıklandığında kafalar biraz karışmıştı. Beşiktaş derbisinden sekerek ayrılan İcardi belli ki fedakarlık yaparak sahadaydı ve derbideki hücum presten eser yoktu. Onun boşluğunu kapatan ise Kerem Aktürkoğlu oldu. Kerem ilk yarıda öylesine çok koştu ki, penaltı golüyle sahadaki varlığını gösteren İcardi’nin seke seke yürümesi bile farkedilmedi. Kerem ilk yarıda 3 net pozisyonun içindeydi ancak topu ağlarla buluşturamadı.
Okan Buruk’un savunmadaki Kazımcan hamlesi de ilginçti. Angelino’dan bir türlü verim alamayan Buruk, yeni transferi kulübeye çekerken genç Kazımcan’ı ilk 11’e almıştı, hem de Şampiyonlar Ligi maçında ve Bayern Münih’e karşı. Üstelik eşleşmesi de Coman’dı. Kazımcan zaman zaman oyunun hızına ayak uydursa da bu maç için çok zayıf kaldı, Galatasaray da ikinci yarıda bu en zayıf halkasından kırıldı.
Angelino gibi Şampiyonlar Ligi için alınan Kerem Demirbay, Ziyech, Ndombele ve Bakambu da ilk 11’de yoktu. İlk yarıda Zaha, Tete müthiş bir ilk yarı çıkaran Galatasaray’ınu gerisinde kalan isimlerdi. Kanatlar derbide olduğu gibi etkili olarak çalışmıyordu.
İlk yarıdaki coşkulu rakibine karşılık veremeyen Bayern ise Coman’ın golü ve Sane’nin kaçırdığı pozisyon dışında oyuna ağırlığını koyamadı.
Şampiyonlar Ligi gruplarına 2’de 2 yaparak başlayan, Bundesliga’da 8 maçta (6 galibiyet, 2 beraberlik) 26 gol atan, maç başına 3 gol ortalamasını geçen Bayern, ikinci yarıda Galatasaray’ın kendisini şaşkına çeviren baskısını karar gibi oldu. Alman akınları peş peşe gelmeye başlamıştı ancak müthiş bir gün yaşayan Abdülkerim ve kalesinde güven abidesi olarak duran Muslera’yı aşmak kolay değildi.
Okan Buruk’un Tete- Mertens değişikliği öncesi maça denge gelmişti. Galatasaray yeniden vitesi yükseltip Bayern’e sezonun ilk mağlubiyetini yaşatmak için saldırmaya başlamıştı. Ancak makina düzeninde bir rakip karşısında üstünlüğünüzü golle süslemeniz gerekiyor. İcardi yürüyüp Kerem yorulunca o beklenen gol gelmedi. Kane’nin skoru 2-1’e getiren galibiyet golü bunu bir kez daha hatırlattı.
Okan Buruk, Zaha, Kazımcan ve Kerem’i çıkardığında artık iş işten geçmişti. Barış Alper, Ziyech, Angelino hamleleri Galatasaray’ın oyununu güçlendirmekten uzaktı. Takımın dinamosu Kerem’in yorulup çıkması sonrası takımın adeta kimyası değişmişti. Muslala’nın golü Galatasaray’ın son umutlarını da alıp götürdü.
Süper Lig’de Galatasaray ve Fenerbahçe ile diğer takımlar arasında bir fark varsa Avrupa’ya çıkıldığında da Bayern gibi takımlarla sizin aranızda da fark oluyor. Galatasaray dün limitlerini zorlayarak 70 dakika güçlü rakibine meydan okudu, meydan okumakla kalmadı üstünlük de kurdu. Kağıt üzerindeki devasa farkı sahada eşitledi. Ama yetmedi. Çünkü karşısında 90 dakika oynayan bir makina vardı.