Milli Takım, 6. kez katıldığı Avrupa şampiyonası finallerinde 3. kez çeyrek final oynayarak önemli bir başarı elde etti.
1- Tarihimizde ilk kez grup aşamasını lider bitirip, baraj-maraj oynamadan, hesap yapmadan finallere geldik. Bu, kadronun ışıltısını gösteriyordu.
2- 2002 Dünya Kupası üçüncüsü olan, EURO 2004’e gidebilseydik Yunanistan’ın yerine şampiyon olabilecek o kadro kadar müthiş bir jenerasyon geliyor. Önümüzdeki 10-12 yıllık süreçte bir Avrupa hatta Dünya Kupası finali gelebilir.
4- Millilerimiz grup aşamasında dağınık bir görüntü sergiledi. 3-1’lik Gürcistan galibiyetinde rakibe 5-6 net pozisyon verdi, sadece uzatmada 2 net pozisyon verildi. Portekiz karşısında skor ve futbol olarak hiçbir varlık gösterilemedi. Gruplardaki en iyi maçımız Çekya’ylaydı ama 70 dakika 10 kişi oynayan Çekler karşısında son dakikalar geçmek bilmedi. Montella nasıl olduysa santrforlu oyuna geçme ‘riskini’ aldı da Cenk’in şık golü elimizi rahatlattı.
5- Grup aşamasında Montella’nın oyunu kendi yarı alanında kabul eden, ileride pres yapmayan, kapılan toplarda hızlı karşı ataklarla golü bulmaya çalışan kontratak futbolu sonuç getirdi. Ancak bu başarı Montella’nın santrforsuz futbolunun meyvesi değil, kadronun kalitesi ve yürekli oyunundan kaynaklıydı.
6- EURO 2024 Son 16 Turu’nda rakip, İspanya ile birlikte en sıradışı ve gösterişli futbolu oynayan Avusturya’ydı. Mart ayındaki hazırlık maçında 6 gol yediğimiz bir rakipti Avusturya. Maç çok zor geçti. Samet’in yokluğunda ilk 11’de başlayan Merih’in olağanüstü oyununa bir de 2 gol sığdırması ile Avrupa futbolunun bu yeni yıldızını saf dışı bıraktık. Avusturya’ya çok fazla pozisyon verdik ama Mert Günok belki de hayatının maçını çıkardı ve turu Millilere getirdi. Bence İtalya’nın İsviçre’ye elenmesi ile birlikte turnuvanın o ana kadarki en büyük sürpriziydi Avusturya’yı elememiz.
7- Avusturya zaferi Milli Takıma özgüven aşıladı. Arda Güler bu maçla birlikte takım liderliğini Hakan’dan devralıp ön plana çıktı. Takım kimliğini bulmaya, gücünü farketmeye başladı. Finalist adaylarından Avusturya’yı eleyerek Milli Takım’ın finale giden yolu da açılmış oldu. İspanya, Fransa, Almanya, Portekiz’in olduğu kulvara göre, Hollanda, İsviçre, güçlü bir kadrosu olmasına rağmen güçlü bir oyunu olmayan İngiltere kulvarı daha kolay bir final yolu haritasıydı.
8- Montella, bir şekilde iş yapan ve maçlar ilerledikçe oturan kontratak futbolunu çeyrek finale de taşıdı. Santrforsuz, golcüsüz bir kontratak futbolu! Bu maçta da golümüzü stoperimiz attı ama Samet’in golü tur için yetmedi. Yetmezdi. Sürekli savunmada kalarak, golü de ancak stoperleri ileri çıkardığında bularak turlar geçilemezdi. Degansif oyundan ofansif oyuna geçişi becermek gerekirdi. Montella bunu yapamadı.
9- Montella, Hollanda maçında 2-1 geriye düşünce riskleri almaya karar verdi ve kulübedeki golcüler Cenk ile Semih’i sahaya sürdü ama geç kalmıştı, maçı çevirecek kadar süre kalmamıştı. İtalyan hoca hata etti, karar vermekte ağır kaldı.
10- Milli Takım’ın Hollanda karşısında son 10 dakikada oynadığı ofansif futbol aslında bu kadronun tüm turnuva boyunca sürekli savunmada kalmasını gerektirmeyecek kadar alternatifli olduğunu da gösterdi.
Sonuç olarak Kuntz’dan kadroyu devralan ve Milli Takımı finallere lider olarak getiren Montella’nın bu yeni kurulan genç kadroyla çeyrek final oynaması başarıdır. Montella ve bu jenerasyon büyük işler yapacaktır. Ancak finallerde grubundan 6 puanla çıkan (2016 ve 2020’de sıfır çekmiştik) Avusturya gibi final oynama iddiası bulunan bir takımı eleyen Milli Takımımız erken olgunlaşma dönemine girmiş, ritmini bulmuştu. Hollanda’yı ve peşisıra İngiltere’yi elememiz işten değildi. Montella turnuva sürecinde gelişen ve olgunlaşan takımındaki bu hızlı değişimi farkedemedi, oyun anlayışını defansif futboldan ofansif futbola dönüştüremedi. Belki de cesaret edemedi. Ritmini bulmaya başlayan bu takıma yazık oldu. Ne diyelim, futbol bu, kaybetmek de var. Önümüzdeki maçlara bakacağız ve gelecek parlak.