Tanburî Cemil Bey ve oğlu

Beşir Ayvazoğlu

Son günlerini yaşadığımız 2016’nın Tanburî Cemil Bey’in vefatının 100. yılı olduğundan daha önce söz etmiştim. Bu önemli yıldönümünün pek de boş geçmediğini söyleyebilirim. Aziz Şenol Filiz ve Cemal Ünlü tarafından Cemil Bey’in bütün kayıtları çeşitli koleksiyonlardan derlenerek on CD halinde bir araya getirildi. 1905-1915 yılları arasında üç ayrı plak firması için yapılmış plaklardaki yüz otuz kaydın yer aldığı bu CD’ler, bir longplay ve bir kitabın da yer aldığı muhteşem bir külliyat olarak Kalan Müzik tarafından yayımlandı.Mesut Cemil, evinin penceresinde kedilerinden birini severken: “Gel bakalım gel... Çapkın, yüzün gözün ne olmuş senin? Nerelerdeydin, anlat bakalım!”

Mehmet Bitmez’in hazırladığı on CD’den oluşan “Tanburî Cemil Bey Hazinesi”nin de İBB Kültür A.Ş. tarafından yayımlandığını meraklılara duyurmak isterim. İki haftadır, taş plaklardan seksen dokuz kaydın özenle temizlenerek bir araya getirildiği bu albümü dinliyorum. Yüz küsur yıl önce kayda alınmış icralarıyla imparatorluk çapında bir şöhrete ulaşan, yani gramofon devrinin ilk popüler sanatkârı olan Cemil Bey’in tanbur ve kemençesinden bir şelale gibi dökülen nağmeleri dinlerken hissettiklerimi anlatamam. Bu sesler, son şarkısını söyleyen kuğunun feryadı gibi...

***

Tanburî Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil de babası gibi birçok sazı virtüoz derecesinde çalabilen, Batı müziği eğitimi de almış bir sanatkâr, ayrıca ismini Türk radyoculuk tarihine altın harflerle yazdırmış bir spiker ve programcıydı. Onun hazırladığı radyo programlarının kayıtlarını dinlediyseniz, Türkçenin o güzel ve mikrofonik seste berrak bir su gibi aktığını da fark etmişsinizdir.

Radyo spikeri olarak hakkını verdiği Türkçeyi yazar olarak da aynı maharetle kullanan ve çağdaşı yazarlarla rahatlıkla boy ölçüşebilecek bir seviyeye ulaşan Mesut Cemil, babasından sadece olağanüstü bir musiki kabiliyeti değil, bohemlik ve kedicilik de tevarüs etmişti. 1920’ler ve 30’larda, Fikret Âdil, Necip Fâzıl, Çallı İbrahim, Peyami Safa ve Elif Naci’yle birlikte yaşadığı bohem hayatı hakkında bilgi edinmek isteyenler, Necip Fâzıl’ın Bâbıâli, Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün Romanı ve Fikret Âdil’in Asmalımescit 74 isimli eserlerini okumalıdırlar.

Demek istediğim, Mesut Cemil’in çevresi sadece musikişinaslardan oluşmuyordu; yakın arkadaşlarının çoğu ressam, şair ve yazardı. Mesut Cemil, asıl yazarlık heyecanını, çeşitli dergilerde çıkan musiki yazılarıyla değil, kedi hikâyeleri yazarak tatmin etmiştir. Bir kısmı Aile dergisinde yayımlanan bu güzel hikâyelerin bir kitap teşkil edecek sayıda olduğunu tahmin ediyorum.

Mesut Cemil’in 40. sanat yılı dolayısıyla 1952 yılında yayımlanan broşürde, yazar ve musikişinas dostları, onun musikişinaslığı yanında, “hoşsohbet”liği, taklitleri, güzel fıkraları, idareciliği, İstanbul efendiliği, hayvan sevgisi, özellikle aşk derecesindeki kediseverliği, “edip”liği ve üslûpçuluğu üzerinde de durmuşlardır. Peyami Safa’nın şu cümleleri bence Mesut Cemil fenomeninin veciz bir ifadesidir:

“[...] bütün bir imparatorluk camiasının modern devlete istihale ettiği bir tarih ânında, evvela Tanburî Cemil’i hazırlayan bir soyun zengin kromozomlariyle dünyaya gelmek, çocukluğundan beri musiki seyyaleleriyle dolu bir aile havası ve dostluk çevresi içinde yetişmek, daha sonraları ve gitgide Doğu-Batı ikiliğinin zıtlık humması içinde, her iki musikinin ruhuna her an kendi ruhunu döküp ikisinde üstat olurken, kültürünü zenginleştirmek ve Türk nesrinin en seçkin, Türk radyosunun en devamlı ve faal elemanlarından biri olabilmek vasıfları yalnız Mesut Cemil’de buluşur.”

***

Sözü, Mesut Cemil’in babasını anlattığı kitaba getirmek istediğimi tahmin etmiş olmalısınız. Vakit gazetesinden tefrika edildikten sonra 1947 yılında kitap olarak yayımlanan Tanburî Cemil Hayatı, büyük sanatkârın trajik hayatı hakkında bilgi edinmek için başvurulması gereken çok önemli bir eserdir. Bu eseri okuyan herkes, eminim, Şevket Rado’nun şu kanaatini paylaşacaktır:

“Sekiz türlü sazı ustalıkla çalan Mesut Cemil’in bir de yazı ustalığı vardır ki bunu hünerleri arasında saymayı kendisi bile unutur. Bizde yazılmış biyografilerin en iyisi Mesut Cemil’in babası için yazdığı biyografidir.”

Mesut Cemil’in Tanburî Cemil’in Hayatı isimli biyografik eserinin ilk ve üçüncü baskılarının kapakları.

Uzun yıllar meraklıların yana yakıla aradığı nadir kitaplardan biri olan ve sahaflar tarafından fotokopi nüshaları satılan Tanburî Cemil’in Hayatı, Uğur Derman üstadımız tarafından büyük bir titizlikle yayına hazırlanmış ve 2002 yılında Kubbealtı Neşriyatı tarafından yayımlanmıştı. Çok sayıda fotoğraf ve belgeyle bezendiği için aynı zamanda bir Tanburî Cemil Bey albümü niteliği taşıyan bu “özel” kitabın başında Mesut Cemil’in hayatı hakkında etraflı bir giriş metni, sonunda ise kapsamlı bir “Tanburî Cemil Bibliyografyası” yer alıyor. Uğur Bey, bu nefis kitabı, 2012 yılında yapılan ikinci baskısına Mesut Cemil’in musikiye dair bir mülakatı, iki makalesi ve beş kedi hikâyesini ekleyerek daha da zenginleştirdi.

Sözün özü, Mesut Cemil’in nefis biyografisi, Cemil Bey’in çok konuşulduğu şu günlerde mutlaka okunması gereken bir kitaptır.

Bu vesileyle, Yahya Kemal tarafından “İstanbul’un en özlü sesi” olarak tarif edilen Tanburî Cemil Bey’i ve oğlunu bir kere daha rahmetle anıyorum.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.