Üsküdar’a yolunuz düşerse, Marmaray İstasyonu’nun sağ taraftan arkasına geçiniz; Balaban Tekkesi’nin hemen karşısındaki alanda kurulmuş uzunlamasına bir çadır göreceksiniz. Bu çadırda, sahaf dostlarımız, IV. Üsküdar Sahaf Festivali kapsamında meraklıları ve kitap kurtlarını ağırlıyorlar. Geçmiş zamanları günümüze taşıyan kitap kokusunu hissedecek, karşılıklı olarak sıra sıra dizilmiş standlarda kesenize çok uygun ikinci el kitaplar, dergiler, fotoğraflar, kartpostallar bulacaksınız. Tabii, arayanlar için nâdir eserler de yok değil…
Sahaf raflarına göz atmak, zamanda yolculuk etmek gibi, her an bir sürprizle karşılaşabileceğiniz büyüleyici bir tecrübedir. Raflarda yapacağını keşif yolculuklarında belki aradıklarınızı bulamayacaksınız; ama aramadıklarınızı bularak daha büyük bir sevinç ve mutluluk yaşayabilirsiniz.
***
Sahaflar, geçmişimizle bugünümüz arasındaki irtibatı sağlayan bilgili ve fedakâr insanlardır; sadece eski kitapların değil, sıradan insanlar için çöpe atılıp bir an önce kurtulunması gereken yazılı, basılı en ufak bir kâğıt parçasının bile önemli bilgiler ihtiva edebileceğini, karanlık bir noktaya ışık düşürebileceğini, önemli bir problemi çözebileceğini çok iyi bilir; bunları araştırmacı ve koleksiyonculara intikal ettirerek yok olmaktan kurtarırlar.
Sahaflığın çok kazandıran bir meslek olmadığını ayrıca belirtemeye gerek var mı? Tarih şuuruna, aşk derecesinde kitap sevgisine sahip ve bilgiye aç değilseniz sahaflık edemezsiniz. Yıllardır tozu alınmamış kitaplarla haşir neşir olmak, onları temizlemek, tamir etmek, sayfalarını sevgi ve tecessüsle çevirmek, bu kitapların sayfaları arasında saatler geçirmiş eski sahiplerini düşünmek, sayfa kenarlarına fi tarihinde düşülmüş notları okumak, arasından düşüveren bir mektuba, bir fotoğrafa, kurumuş bir çiçeğe yahut makbuza bakmak...
Hele kitap bir de yazarı tarafından imzalanmışsa -bu, kitabın değerine değer katan bir özelliktir- kitapseverin keyfine değmeyin gitsin. Sahafla müşterisini bir araya getiren bu zevk, bu keyiftir işte.
Sahaf dükkânları sadece kitap kurtlarına değil, merak duygusu gelişmiş herkese hitap eder. Bir zamanlar birileri tarafından okunmuş, belki orasına burasına notlar alınmış, sayfa aralarında bir mektup, bir fatura, bir takvim yaprağı yahut kurutulmuş bir çiçeğin unutulduğu kitaplardaki göz izlerini hissetmek ayrı bir zevktir. Sahaf dakkânlarında ve tabii festivallerde, hiç ummadığınız bir anda işinize çok yaracak belgeler, fotoğraflar bile bulabilirsiniz. Ben çalıştığım konularda çok önemli yazıların yer aldığı, birkaç sayı çıktığı için kütüphane kataloglarına girmemiş dergiler bile bulmuşumdur. Çocukluğumda ve ilk gençliğimde okuduğum kitaplara rastlayınca da çok heyecanlanırım. Önceki gün ikinci defa uğradığım IV. Üsküdar Sahaf Festivali’ndeki standlardan birinde bir köşede Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun Atlas Kitabevi tarafından yayımlanan romanlarını bir yığın halinde görünce çocukluk günlerime dönüverdim. Kozanoğlu beni ortaokul yıllarında yakalamıştı; bulabildiğim romanlarını su içer gibi okurdum. Hâlâ uzaktan kapak resimlerini görünce hangi romanı olduğunu hemen anlarım: Kızıl Tuğ, Türk Korsanları, Sencivanoğlu, Atlı Han vb. Şimdi okusam muhtemelen gülünç bulacağım bu romanlar, 1960’larda hayal dünyamı ateşlemişti.
Beyoğlu Belediyesi’nin ilkini 2007 yılında Galata Kulesi’nin dibinde açtığı sahaf festivalleri için sonraki yıllarda Gezi Parkı ve Tepebaşı mekân olarak tahsis edilmişti. Sahaf dostlarımız, bu yıl Taksim’de çok geniş bir mekânda düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali’nin son derece sönük geçtiğini söylüyorlar. Sahaf Festivallerinin hamisi ve bir kitapsever olan Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan Bey’in bunun sebeplerini araştıracağından eminim. Üsküdar Sahaf Festivali ise, önceki yıllarda olduğu gibi çok canlı, cıvıl cıvıl...
Son zamanlarda Sahaf Festivalleri epeyi yaygınlaştı. Bu yıl Beylikdüzü Belediyesi’nin düzenlendiği festival de çok canlıydı. Konuştuğum bütün sahaflar memnuniyetlerini ifade ettiler. Piyalepaşa’da düzenlenen festivali seyahatte olduğum için ziyaret imkânı bulamadım.
***
Gerçek kitapseverler, kitap kurtları, eskilerin tabiriyle “mecânin-i kütüb” bir yana; Sahaf Festivalleri, kitaplarla başı hiç hoş olmayanların bile gönüllerini çelebilecek güzellikler sunuyor. Okumamak için kitapların pahalı olduğu mazeretine sığınanlar, buyurunuz, gözleriniz fal taşı gibi açılsın! Bir liraya, üç liraya, beş liraya ne kitaplar bulacaksınız!
NOT. “Sahaf” kelimesinin doğrusu “sahhaf”tır, fakat son zamanlarda “sahaf” imlası yaygınlaştı. Kelime festivallerin isimlerinde de artık “sahaf” şeklinde kullanılıyor. Yapacak bir şey yok.
FEYZİ HALICI DA GÖÇTÜ
Hayatını Konya’ya ve Mevlânâ’ya adamış seçkin bir kültür adamı ve değerli bir şair olan Feyzi Halıcı’nın önceki gün İstanbul’da tedavi gördüğü hastahanede vefat ettiğini bugünkü yazımla uğraşırken öğrendim. Mevlânâ İhtifalleri ve Aşıklar Bayramı onun eserleridir. Konya’da yıllarca Çağrı adında bir kültür ve edebiyat dergisi çıkarmış, yemek kongreleri, gül festivalleri vb. düzenlemişti. Bu kongre ve sempozyumlarda sunulan bildirilerin bir araya getirildiği kitaplardan hala sık sık faydalanıyorum. Bir ara parlamentoda senatör olarak Konya’yı temsil eden Halıcı şair olarak da kendine has bir sese sahipti. Kültürümüze sayılamayacak kadar çok hizmetlerde bulunan aziz şairi rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum.