Müslümanlar, kitaplar ve kütüphaneler

Beşir Ayvazoğlu

İsmini hatırlamadığım bir kitapta, Kardinal Ximenes’in 15. yüzyıl sonlarında İslâm’ın İspanya’daki bütün izlerini silmek amacıyla Gırnata’nın Babürremle meydanında bir milyona yakın nadide kitabı yaktırarak inanılmaz zenginlikte bir bilgi birikimini yok ettiğini okumuş ve bu bilgiyi bir yazımda kullanmıştım. O devrin şartlarında bu kadar kitabı bir araya getirmenin mümkün olmadığını düşünen bazı dostlarımın bir milyon rakamını çok mübalağalı bulduklarını hatırlıyorum.

Birkaç gün önce Prof. Dr. İsmail E. Erünsal’ın Orta Çağ İslâm Dünyasında Kitap ve Kütüphane isimli yeni kitabını okurken aynı bilgiyle karşılaştım:

“Kurtuba ve Gırnata başta olmak üzere yüzlerce kitap koleksiyonuna sahip olan Endülüs şehirleri, İspanyol istilasına uğradıklarında kütüphanelerde mevcut kitapların bir kısmı dâhilî karışıklıklar neticesi yağmalanıp satılmış ve bunların önemli bir bölümü Kuzey Afrika’ya götürülmüştü. Kalanların çoğu da Katoliklerin taassubundan kurtulamamıştır. Girnata’da binlerce kitap İsabella ve Ferdinand’ın emirleriyle şehrin büyük meydanlarında yakıldı. Rivayet edildiğine göre Kardinal Ximenes de Cisneros, İslam kültürünün izlerini silmek için olanca gayreti ile çalıştı ve Biberrambla meydanında düzenlenen bir kutlamada bir milyonun üzerinde kitap yaktırdı.”

Aziz hocamızın bu bilgiyle ilgili dipnotuna baktım; gösterdiği kaynaklardan biri, Stephan Roman isminde bir tarihçinin The Development of Islamic Library Collections in Western Europe and North America (London 1999) isimli eseri. İnanmayanlar bu esere ve kaynaklarına baksınlar.

***

Osmanlılarda kütüphaneler, kütüphanecilik, sahaflık ve sahaflar hakkında iki muhteşem kitaba imza atmış olan İsmail E. Erünsal hocamızın TİMAŞ tarafından yayımlanan söz konusu kitabını bütün kitapseverlere hararetle tavsiye ederim.

İslam medeniyetinin kitap ve kütüphane tarihi alanında belki de tek uzmanımız olan Erünsal Hoca, altı yüz elli küsur sayfalık kitabında, İslâm dünyasında sözlü kitaptan yazılı kitaba geçiş sürecini, yazılı kitabın nasıl ortaya çıktığını, fizikî olarak nasıl bir gelişme ve değişme seyri takip ettiğini büyük bir vukufla anlatıyor. Kitap üretiminde kullanılan papirüs, parşömen ve kâğıt gibi malzemeler hakkında da doyurucu bilgiler edindiğimiz kitapta ele alınan diğer önemli konu, Orta Asya’dan İspanya’ya, çok geniş bir coğrafyaya yayılan İslâm medeniyetinin önemli şehirlerindeki kütüphanelerdir. Türkçe, Arapça, İngilizce makale kitaplardan oluşan bibliyografyasının tam altmış dört sayfa tuttuğunu söylersem nasıl bir çalışmayla karşı karşıya bulunduğumuzu daha iyi anlatmış olurum. Bu bibliyografyada bin civarında da yazma eser bulunuyor.

***

Erünsal hocamızın her cümlesi bilgi yüklü kitabını aziz okuyucularıma duyurduktan sonra, yazımın başında bir örneğini zikrettiğim kitap düşmanlığından kısa söz etmek istiyorum.

Bazı Batılı tarihçiler İskenderiye Kütüphanesi’nin Hz. Ömer tarafından yaktırıldığını iddia etmişlerdir. Fakat daha sonra yapılan araştırmalar göstermiştir ki, Müslümanların İskenderiye’yi ele geçirdikleri tarihte bu şehirde böyle bir kütüphane mevcut değil; çünkü Hıristiyanlar tarafından 640 yılından çok önce imha edilmiştir.

Fanatik Hıristiyanlar, Bağdat’ı ele geçirdiklerinde ne kadar medeniyet eseri varsa yakıp yıkan ve binlerce nadide kitabı Dicle’nin sularına bırakan Moğollardan farklı değillerdi. Kilise, iktidarı elinde bulundurduğu sürece, bu iktidarı tehdit edebilecek her şeyi yok etmiştir. Bunlar arasında kitaplar başta geliyordu. 391 yılında Patrik Teophile, İmparator Theodosius’tan son büyük akademi olan Serapeion’u kapatmasını ve büyük kütüphanesini yakmasını istemişti. Roma’da Augustus tarafından kurulan kütüphane de 600 yılında yakıldı.

Kısacası kitap, fanatizmin her çeşidi tarafından bir numaralı düşman olarak görülmüştür. Naziler, ünlü Reichstag yangınından sonra, kitle propagandası gayesiyle binlerce kitabı bir tören havası içinde yakmışlardı. Yakılan kitaplar arasında sadece sol düşünceyi yansıtanlar değil, her düşünceden kitap vardı. Komünist ülkelerde ise Parti’nin zararsız gördükleri dışında her türlü kitabın basılması, dağıtılması ve okunması yasaktı. Bizim tarihimizin de kitap düşmanlığı meselesinde pek masum olmadığını, bunun ayrıca ele alınması gerektiğini belirterek geçiyorum.

***

Kitap düşmanlığı, kitapla kurulan ilişki biçimlerinden sadece biridir. Kitapları bir zamanlar sadece fal bakmak için kullananlar bile vardı. Mehmed Âkif, bir manzumesinde Kur’an-ı Kerim’i ya mezarlıkta okumak yahut fal bakmak için eline alanlara kızar. Hafız Divanı, Gülistan, Mesnevi ve Divan-ı Kebir de fal bakmak için kullanılmıştır. Özellikle Hafız Divanı... Faldan önce, “Ey Şîrazlı Hâfız! Bize bakıyorsun. Ben bir sır istiyorum, sen ise bütün sırları açıklıyorsun” anlamına gelen şu Farsça beyit okunurmuş “Ey Hâfız-ı Şirâzi ber mâ nazar endâzî /Men tâlib-i yek fâlem tü kâşif-i her râzî.”

Gaybın bütün sırlarını açıklayan bir kitap var mıdır, bilmiyorum. Ama hiç şüphesiz her iyi kitap ufkumuzu biraz daha aydınlatır ve hayatımıza zenginlik katar. Medeniyet biraz da kitap ve kütüphane demektir. Artık İslâm medeniyetinin kitap ve kütüphane macerasını öğrenebileceğimiz muhalled bir kitabı sahibiz.

NOT: İsmail E. Erünsal hocamızın kitabı bana ulaşmadan önce masamda Alfa Yayınları’ndan çıkmış yeni bir kitap duruyordu: Antikçağda Kitap. Horst Blanck isimli bir Alman tarihçinin Zehra Aksu Yılmazer tarafından tercüme edilen bu önemli kitabı, Orta Çağ İslâm Dünyasında Kitap ve Kütüphane’yle birlikte okunabilir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.