Geçen cumartesi günü Ürdünlü genç ressam Fadi Haddadin’in Koşuyolu’ndaki Kelimat Sanat Galerisi’nde açılışı yapılan “Kırmızı Yaz” isimli sergisini gezdim. “Ne anlatıyor?” sorusunu bütünüyle anlamsız kılarak duygularınızı ve hayal gücünüzü harekete geçirmeye davet eden bir sergi... O andaki ruh halinize göre, bu soyut suluboya ve yağlıboya tablolarda Fadi’nin yaşadığı coğrafyadaki kaosu ve sanatçının isyanını da hissedebiliyorsunuz, kaotik renkler ve şekiller arasından sızan yaşama sevincini ve geleceğe dair yeşeren ümitleri de... Başka bir ruh haliyle baktığınızda, aşkın bin bir halinin anlatıldığını bile düşünebilirsiniz. İlk bakışta birbirinin tekrar gibi görünen, fakat bence geleneğin tenevvü (çeşitleme) anlayışını yansıtan tablolarda ben eşyanın arka planına nüfuz etme çabasını da hissettim.
***
“Kırmızı Yaz” sergisinin açıldığı Kelimat, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak gibi Ortadoğu ülkelerinden sanatçılarla Türk sanatçılarının buluşmasını ve iletişime geçmesini sağlayan bir sanat galerisi... Aslında hazin bir macerası var Kelimat’ın. Çok önemli bir koleksiyoncu ve yayıncı olan Adnan Al-Ahmad tarafından 2000 yılında, Halep’te, tarihî bir bölge olan Bağdat İstasyonu mahallesinde kurulmuş. Kısa sürede Halep’te, ressam, şair, yazarların devam ettikleri bir kültür ve sanat merkezine dönüşen Kelimat, yüz elliden fazla sergi, seminer ve resital düzenlediği gibi, Adonis ve Nizar Kabbani gibi çok önemli Arap şair ve yazarlarının eserlerini de yayımlamış.
Bir manifesto niteliği taşıyan “Sanatın Evrenselliği” başlıklı kısa yazısında dikkate değer görüşler serdeden, mesela geleneksel kültürün dünyayı bugünkü gerçekliğiyle görmemize engel olduğunu söyledikten sonra, “Atalarımızın sanatını pekiştirmek için hevesli olmamızda bir sakınca yoktur. Fakat öte yandan kendi hikâyelerimizi, yaşadığımız yerleri, hafızamızı ve şiirlerimizin resmini modern yaratıcılık yöntemi ve çağın kültür ve özgürlüğü ile yapmalıyız,” diyen Al-Ahmad, mesleğini hiç icra etmemiş bir hukukçu, Arap ülkelerinin yanı sıra Paris ve Londra gibi Avrupa başkentlerinde açtığı sergilerle çok sayıda Arap ve Arap olmayan sanatçıyı dünyaya tanıtmış, dünya sanat çevrelerinde tanınan ve saygı gören bir koleksiyoner ve galericidir.
***
Kelimat, bir aile projesi olarak doğar ve gelişir. Ne var ki çok geçmeden Suriye’de iç savaş patlak verecek ve muhteşem Halep’in neredeyse bütünüyle yok olmasına yol açan bu korkunç savaş, Al-Ahmad’ın faaliyetlerine devam etmesini de imkânsız hale getirecektir. Bu yüzden 2014 yılında galerisini İstanbul’a taşıyan ve önce bir süre Şişli’de, ardından Ümraniye Canpark alışveriş merkezinde, daha sonra Kuzguncuk’ta faaliyet gösteren Kelimat, kısa bir süre önce, Koşuyolu’nda, Kâtip Salih Sokağı’nda beş katlı bir binaya taşındı. Türkiye geldikten sonra değerli bir sanat ve kültür adamı olan Hüseyin Emiroğlu’yla ortaklık kuran ve sadece Ortadoğulu sanatçılarla değil, Türkiye’den sanatçılarla da sergiler düzenleyen Al-Ahmad, 2016 ve 2017 yıllarında “Contemprorary İstanbul” sanat fuarına katıldı.
Kelimat’ın Koşuyolu’ndaki merkezinde açılan ilk sergi “Kavşak 3” ismini taşıyordu ve Ortadoğulu sanatçılarla Türkiye’den genç sanatçılar bir araya getirilmişti. Aynı mekânda Türkiye’den Ertuğrul Berberbeoğlu isimli genç sanatçı da Kâbe’yi ve tavafı çağdaş sanatın diliyle anlattığı çarpıcı resimlerden oluşan “Tavaf” isimli sergisiyle sanatseverlerin karşısına çıktı.
Gençlere özel bir önem veren Adnan Al-Ahmad, Türkiye’nin en büyük zenginliğinin gençler olduğunu ve kendisinin öteden beri gençler için çalıştığını söylüyor.
Hüseyin Emiroğlu ve Adnan Al-Ahmad... Önde yere yayılmış olan tablo, Adnan Bey’in kızı Zeyn’in imzasını taşıyor. Picasso’nun Guernica’sına göndermede bulunulan tabloda harabeye dönmüş Halep’e bir çeşit ağıttır.
***
Fadi Haddadin’in sergisini gezerken Kelimat ve Adnan Al-Ahmad hakkında bilgi veren Hüseyin Emiroğlu, ileride daha büyük bir mekâna geçmek istediklerini ve içinde bulunduğumuz kültür merkezinde küçük de olsa bir art brut (ham sanat) müzesi açacaklarını söyledi. Hiç sanat eğitimi almamış amatörler ve ruh hastaları tarafından yapılan tabii, zorlamasız eserlere İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra art brut ismi verilmiş ve ilk art brüt müzesi Lozan’da açılmıştı. Dünyada halen dokuz art brüt müzesi varmış. Kelimat’ın koleksiyonunda çok önemsedikleri art brüt sanatçısı Esma Ekiz’in eserlerinin yanı sıra, Irak, Suriye ve Türkiye’den pek çok art brüt eseri bulunuyor.
Emiroğlu, Arapça konuşan dünyada çok önemli ve itibarlı bir kültür ve sanat adamı olan Adnan Al-Ahmad’ın yerleşmek için Türkiye’yi tercih etmesinin çok önemli olduğunu, bir an önce Türkiye vatandaşlığına kabul edilmesi gerektiğini söyledikten sonra, “Biliyor musunuz,” dedi, “şu anda Adnan Bey’in yasal olarak seyahat hakkı yok. İstanbul dışına çıkamıyor ve izin almadan Ankara’ya bile gidemiyor. Bu çok büyük bir problem bizim için. Hâlbuki yurt dışında çok önemli bağlantıları var, oralara gidip temas kurabilse birçok projeyi hayata geçirebileceğiz. Türk sanatçıları için mesela Ürdün, Katar, Bahreyn ve Tunus’tan teklifler alıyoruz. Türk sanatçılarının dünya sanat pazarına arz edilebilmesi için Adnan Bey’in yurt dışına gidip gelebilmesi lâzım.”
Kurslara devam ederek Türkçe öğrenen ve rahatça konuşabilen Adnan Bey ise İstanbul’un benzersiz bir kavşak noktası olduğunu ve Kelimat’ı Türkiye taşıyarak bir kültür köprüsü inşası inşa etmek istediğini söyledi: “Siz Türkler ve biz Araplar beş yüz yıl bir arada yaşadık. Araya sınırlar girdiği için kopukluklar yaşanmış olsa da ortak noktalarımız çok. Ben Türkiye’yi, özellikle İstanbul’u bir kavşak olarak görüyorum. Ortadoğu’yla dünyanın, Doğu’yla Batı’nın buluştuğu bir kavşak... Bu kültür tekerini çok acil bir şekilde Türkiye’den dünyaya döndürmemiz gerekir. Hiçbir Türk bir sanatçısı, hiçbir Türk yazarı yerel kalmamalıdır.”
***
Evet, İstanbul’da, Türkiye ile Arap dünyası arasında bir köprü kurmak ve İstanbul’dan bütün dünyaya açılmak isteyen Kelimat adında bir sanat galerisi var. Sanatçılara ve sanatseverlere duyururum.
NOT 1. Yarın 15 Temmuz darbe teşebbüsünün üçüncü yıldönümü. Bu darbeye herhangi bir şekilde katılan hainleri bir defa daha lanetliyor, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Cenab-ı Hak, aziz milletimize bir daha böyle bir felaket yaşatmasın.
NOT 2. Mehmed Şevket Eygi ağabeyin önceki gece vefat ettiğini dün sabah öğrendim ve çok üzüldüm. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve dostlarına başsağlığı diliyorum. Merhumla ilgili düşüncelerimi gelecek pazar günü anlatmaya çalışacağım.